İyileşen bir Covid hastası anlatıyor: 15 gün sonra test, üç ayrı tedavi, iyileştikten sonra test sonucu

Berna Ersoy, 15 Mart’tan 1 Nisan’a kadar üç ayrı tedavi geçirdi. Bu süre boyunca dış temas olmadığı için test yapılmadı. 9 Nisan’da kendi çabasıyla sonucunu öğrendiği test pozitif çıktı.

soL - Çanakkale


Berna Ersoy, iki çocuk annesi 39 yaşında bir kadın. 15 Mart’ta ateşinin çıkmasıyla başlayan hastalığı için ilk konulan teşhis zatürre olmuş. 5 günlük zatürre tedavisinin ardından evine yollanmış. Artan göğüs ağrılarıyla tekrar hastaneye başvurduğunda 3 gün daha antibiyotik tedavisi verilmiş ve “iyileşmezsen göğüs hastalıklarına başvur” denilmiş. Sonunda 1 Nisan günü Covid-19 şüphelisi olarak karantinaya alınmış. 

15 gün boyunca “yabancı ülke teması olmadığı” için test yapılmayan Ersoy’dan 1 Nisan’da alınan örnek için 3 Nisan’da negatif sonucu gelmiş. 4 Nisan’da alınan örnek için yapılan test sonucu ise... Ersoy’a bildirilmemiş.  9 Nisan günü TKP’li sağlıkçı yoldaşlarının yol göstermesiyle Halk Sağlığı’na kendisi ulaşmış ve pozitif test sonucunu öğrenmiş! 

Ersoy, 2 çocuğu ve eşiyle birlikte kendilerini karantinaya aldıklarını söylüyor ve 1 Nisan’da şüpheli olarak karantinaya alınmasından önceki dönem boyunca kendisini muayene eden, tedavisi sırasında çevresinde bulunan sağlık çalışanlarına virüsü bulaştırmış olabileceğini düşünüyor.

Berna Ersoy’un anlattıkları, ülkemizin bir ayı doldurmuş Covid-19 macerasının tomografisi olarak okunabilir.

Berna Ersoy’la yazılı olarak gerçekleştirdiğimiz söyleşi, bunun ötesinde bir yoruma ihtiyaç duymuyor.

Merhaba, kendiniz hakkında bilgi verir misiniz?

Merhaba, öncelikle gerçekten teşekkür ediyorum. 5 aydır işsizim, iki çocuk annesiyim. 39 yaşındayım. TKP üyesiyim. Hastalığımın riskli olan kısmını atlatmış olduğumu düşünüyorum. Hastalığımın tanı ve tedavi aşamasında salgınla mücadele yönetiminden kaynaklanan sıkıntıları paylaşmam gerektiğini düşünüyordum, bu söyleşi için teşekkür ederim.

Hastalık semptomları nasıl başladı, gündemdeki salgın hastalıkla ilgili olduğunu, Covid-19’a yakalandığınızı düşünmüş müydünüz?

Mart’ın 15’inde ateşim çıktı. Eklem ve kas ağrıları vardı ve tüm bunların yarattığı bir bitkinlik... Bu halde ilk başvurumu Tıp Fakültesi acil servisine yaptım. Ateş düşürücü verildi ve antibiyotik tedavisine başlandı. Ayın 18’inde göğüs ağrılarım başlayınca enfeksiyon hastalıkları polikliniğine yönlendirildim. Kan ve röntgen sonuçlarıyla zatürre teşhisi konuldu ve hastaneye yatışım yapıldı. Salgının konuşulmaya başlandığı ilk haftaydı ve yurtdışı temas öyküsü olmadığı için Covid-19 testi yapılmamasına karar verildi. Hastanede 5 günlük zatürre tedavisinin ardından taburcu edildim. Bu süreç içinde aklımda hep soru işareti olarak virüs bulaşıp bulaşmadığı kaldı.

Yurtdışı öyküsü olmadığı için test yapılmadı

Test yapılması konusunda neden ısrar etmediniz ya da neden başka bir hastanede test yaptırmayı düşünmediniz?

Yaygın test henüz yapılmaya başlanmamıştı. Hastada yalnızca yurtdışı öyküsü arandığı için test yapılamayacağı söylenmişti. Kendi imkânlarımla test yaptırabilecek olanaklara sahip değildim. Ayrıca Türkiye’ de test bulmak ve yaptırmak bizim gibi emekçi insanlar için pek mümkün değil. Üstelik burada test yapabilecek tek hastanede tedavi görüyordum.

Paniğe kapıldığınız oldu mu?

Salgınla ilgili bir sürü haber okuyordum. Farklı kaynaklardan akan bilgiler. Bu sırada bir panik havasının da oluştuğunu hissettim. Söylediğim gibi, TKP üyesiyim ve yanı başımda panik halini aşmama olanak sağlayan sağlıkçı uzman yoldaşlarımdan sürekli destek gördüm. Ayrıca, partinin üye ve gönüllülerine ilettiği bültenler aracılığıyla salgınla ilgili güvenli bilgiye ulaşma şansım oluyordu. Bu sayede hastalık belirtileri devam ederken hem kendimi hem çevremi izole etmeye çalıştım.

Sonrasındaki süreci anlatır mısınız?

Taburcu olduğum gün tedavi gördüğüm hastane pandemi hastanesi ilan edildi. 28 Mart'ta göğsümdeki baskının artması sonucu tekrar aynı hastaneye gittim. Ancak pandemi hastanesi olduğu ve zatürre teşhisi konulmuş olduğu için Devlet Hastanesi’ne yönlendirildim. Devlet Hastanesi acilinde tomografi sonucunda üç günlük antibiyotik tedavisi başlandı, iyileşmeme halinde göğüs hastalıkları polikliniğine gitmem söylendi. İyileşemedim.

Sonunda tomografi görüntüsüyle karantinaya alındı

Göğüs hastalıkları polikliniğine 1 Nisan'da başvurdum. Acilde çekilen tomografi görüntüsünden şüphelenen doktor, pandemi hastanesine yönlendirdi. Pandemi acilinde çekilen tomografi ve kan tahlili sonucunda Covid-19 şüphelisi olarak karantinaya alındım. Hastaneye yatırıldım.

İlk yattığımda odamın kapısı her açıldığında refleks olarak ben maskemi takıyordum. Çünkü odaya girenler maske dahil son derece korumasız çalışıyordu. Bugün düşününce ilgilenen sağlık personeline benden virüs bulaşmamış olması imkânsız gibi görünüyor. Çok büyük risk altında ve zor şartlarda çalıştıklarına şahit oldum.

Nihayet ilk belirtilerimden 15 gün sonra 1 Nisan’da sürüntü yoluyla test için örnek alındı ve 3 Nisan'da test sonucumun negatif çıktığını e-nabız uygulamasıyla öğrendim. 4 Nisanda ikinci test örneği alındı. Sonucunu öğrenmeden hastaneden 5 günlük standart tedavi uygulamam sona erdi. 6 Nisan'da izolasyon şartıyla, 14 gün evden takip edileceğim söylenerek taburcu edildim. 

Arada geçen sürede salgının ciddiye alınmasıyla birlikte aynı hastanede çok ciddi değişiklikler olduğunu fark ettim. İlk tedavim sırasında neredeyse tamamen korumasız çalışan sağlık personeli, ikinci yatışımda nihayet tedbir alınarak, sıfır temasla tedavimi gerçekleştirdi. İlk yattığımda odamın kapısı her açıldığında refleks olarak ben maskemi takıyordum. Çünkü odaya girenler maske dahil son derece korumasız çalışıyordu. Bugün düşününce ilgilenen sağlık personeline benden virüs bulaşmamış olması imkânsız gibi görünüyor. Çok büyük risk altında ve zor şartlarda çalıştıklarına şahit oldum.

Ailecek karantinadalar ama aileye test yok!

Taburcu edildikten sonra izolasyon konusunda takibiniz yapıldı mı?

İkinci testin sonucunu evde takip prosedürünü merak ederek bekledim. Beş gün boyunca hiçbir dönüş olmayınca TKP’li sağlıkçıların yönlendirmesiyle Halk Sağlığı Labaratuvarı'nı arayarak test sonucumun pozitif olduğunu öğrendim. Sonrasında hastaneye ve aile hekimime ulaşarak ne yapmam gerektiğini sordum. Acı olan şu ki test sonucum 5 Nisan'da belliymiş, ancak 9 Nisan'da hâlâ sisteme kaydımın yapılmadığını anladım. Kendi çabamla halk sağlığı sistemine kaydım yapıldı ve akşam saatlerinde Toplum Sağlığı Merkezi'nden arandım. Bana testimin pozitif çıktığı ve 14 gün boyunca evden çıkmamam söylendi. Eşime ve 6 yaşındaki iki oğluma test yapılmayacağı ancak ailecek karantina şartlarına uymamız gerektiği belirtildi. Benim ısrarla hastaneye gidip takip edip yaptırabildiğim testin bu süreçte benzer şikâyetlerle giden birçok hastaya yapılmadığını biliyoruz. Yaygın test yapılmasının salgınla mücadelede çok önemli olduğunu yaşadıklarım sonucunda net olarak gördüm.

Test sonucumu da iyileşmeye başladıktan sonra öğrendim. Diğer yandan ben uğraşmasaydım pozitif vaka olarak kaydım ne zaman sisteme girilecekti ve takibim nasıl yapılacaktı bilmiyorum.

Hastalığımın ilk gününden bugüne kadar yaşadığım her yeni gelişme sağlık sisteminin halk açısından ne kadar zor ulaşılabilir olduğunu gösterdi. Çünkü bir tarafta bir ay boyunca süren koşturmaca sonucunda edinilen test sonucu, diğer tarafta masa başında eğlence olsun diye yapılan test görüntüleri vardı. Zengin sınıfın istediğinde anında ulaşabildiği test olanağına bir ayın sonunda kendi ısrarımla ulaşabildim. Test sonucumu da iyileşmeye başladıktan sonra öğrendim. Diğer yandan ben uğraşmasaydım pozitif vaka olarak kaydım ne zaman sisteme girilecekti ve takibim nasıl yapılacaktı bilmiyorum.

Evde kal çağrıları sizin için ne ifade ediyor?

Vakaların açıklandığı ve evde kal çağrılarının başladığı ilk günden beri hastane dışında hiçbir yere gitmedim. Sonucu bilmediğim halde çevremdeki insanlara zarar vermemek adına hep çok dikkatli davrandım, evimde ailem dışında kimseyle görüşmedim. 

Ancak bu süreçte dikkatli davranmama rağmen benim tedavimle ilgilenen sağlık personeline, eşime, çocuklarıma virüs bulaştırmış olabileceğimi düşünüyorum. Kendi izolasyonumu sağlama şansına sahibim. Aç kalmamak için işe gitmek zorunda kalan milyonlarca insanın bu imkânlara sahip olmadığını görüyoruz. 

9 Nisan'da aile hekimimizle  yaptığımız görüşmenin ardından toplum sağlığı merkezinden arandım ve testimin pozitif çıktığını haber verdiler. Eşim ve çocuklarımla birlikte karantinada olduğumuzu 14 gün boyunca evden çıkmamamızı söylediler. 10 Nisan'da da il sağlık müdürlüğünden gelip karantina şartlarını anlattıkları bir kağıda imzalarımızı aldılar. Sonuç olarak bireysel çabalarımız sonucu evde takip sistemine kendimizi kaydettirdik. Karantinayla ilgili koşulları yerine getirmezsek bir de para cezası var 3150 Lira.

Bu koşullarda ‘evde kal’ çağrılarının altı boş

Bu salgından kurtulabilmenin tek yolu hayati sektörler dışında tüm üretimin durdurulması. İnsanların yaşamlarını devam ettirebileceği şartlar devlet tarafından sağlanırsa, evde kalmanın mümkün olacağının farkındayım. Bana 14 gün izolasyon altında kal diyeceksin, bu arada benzer şikayetlerle başvuran bir çok insana test yapmayacaksın, belki de pozitif ama hastalık belirtisi göstermeyen yurttaşları işe göndererek salgının yayılmasına göz yumacaksın. Evde kal çağrıları burada anlamını yitiriyor.

Eklemek istediğiniz bir şey var mı?

Bütün yasal prosedür engeline rağmen, bir şekilde tedavi olmamı sağlayan doktorlara ayrı bir teşekkür borçluyum. Belki test yapamadılar tanıyı koyamadılar ancak bu süreci en sağlıklı şekilde atlatmam için ellerinden geleni yaptılar. 

Elbette, ilk belirtileri göstermeye başladığım günden itibaren benim sağlık durumumla çok yakından ilgilenen, dayanışmasını eksik etmeyen, ailemin her türlü ihtiyacını gidermeye çalışan, örgütlülüğün verdiği gücü her an hissettiren, “Bu virüse de bu düzene de boyun eğmeyeceğim” dedirten tüm partililere de tekrar teşekkür etmek istiyorum.

4 Nisan'da örneği alınıp 5 Nisan'da sonuçlandırılan, 9 Nisan'da telefonla bildirilip, 11 Nisan'da e-Nabız sistemine girilen Covid-19 Testi.