"Sendikanın raporu, yandaş basın gibi: İçerik bol ama yükseköğretimde yaşanan olumsuzluklar hiç yok."

Eğitim Bir Sen’in üniversite izleme raporu!

Eğitim Bir Sen1 de, geçen hafta değinilen YÖK’ün izleme raporu konusunda olan, ‘Yükseköğretime Bakış: 2022 İzleme ve Değerlendirme Raporu’2 yayımlamış.

YÖK’ün izleme raporu ile bu rapor arasında benzerlikler ve benzemezlikler görülüyor. YÖK’ün raporunu, profesörlerden oluşan bir komisyonun öncülüğünde ikisi akademisyen unvanlı dört kişi hazırlamış. Sendikanın raporunu hazırlayanlar ise sadece üç kişi.

YÖK’ün raporunda izleme ve değerlendirme çalışması Eğitim ve Öğretim, Araştırma-Geliştirme, Proje ve Yayın, Uluslararasılaşma ile Topluma Hizmet ve Sosyal Sorumluluk gibi beş ana kategoriyi içeriyor.  Sendikanın raporu ise, Yükseköğretime Geçiş, Yükseköğretime Erişim ve Katılım, Eğitim Çıktıları, Öğretim Elemanları, Eğitim Ortamları, Yükseköğretimin Finansmanı ile Üniversitelerin Akademik ve Yenilik Performansı gibi altı bölümden oluşuyor.

Sendika raporunun ‘giriş’ kısmında raporun yazılma amacı ve nasıl hazırlandığına değiniliyor. Yönetici kısmında ise, önce yükseköğretimle ilgili genel sayısal veriler özetleniyor. Sonra da raporun ana bölümleriyle ilgili sayısal özetler veriliyor.

Örneğin yükseköğretime erişim kısmında, 2012’de öğretim programlarına yüz yüze eğitime kayıt yaptıranlar 660 bin ve açıköğretime kayıt yaptıranlar da 213 bin iken, 2021 yılında bu sayıların sırasıyla 862 bin ve 632 bine yükseldiği açıklanıyor. Dolayısıyla 10 yılda yüz yüze programlara kayıt yaptıranlar 3’te 1 oranında artarken, açıköğretime kayıt yaptıranlar ise 3 kat artmış oluyor. Bu arada ortaöğretim son sınıfta bir yükseköğretim programına başvurup kazananların oranının aynı dönemde %49,4’ten %31,8’e düştüğü görülüyor. Bu kısmında ortaöğretimden mezun olanlarla ilgili sayısal verilerde de yer veriliyor.

Yönetici bölümünün eğitim çıktıları kısmındaki özete göre, 25+ yaş grubunda 2017’de yükseköğretim mezunu olan erkeklerin oranı %21,2 ve kızların oranı da %16,2 iken, bu oranlar 2021’de sırasıyla 24,3 ve 20,1 oluyor.  2021 yılında, 25-34 yaş arası yükseköğretim mezunlarının OECD ortalaması %47 (erkeklerde 41, kızlarda 53) iken, Türkiye ortalaması %40’a (erkeklerde 38 ve kızlarda 42) ulaşıyor. 2011-2021 yılları arasında ön lisans programlarından mezun olanların sayısı 3 kat, lisans programlarından mezun olanların sayısı ise 2,3 kat artıyor. Yükseköğretim mezunlarının istihdam oranı 2017-2021 yılları arasında %70’ten %67’ye düşüyor.

Öğretim elemanları kısmındaki özete göre, 2012 ile 2021 yılları arasında, öğretim elemanı sayısı 127 binden 184 bine çıkıyor. Bu yıllar arasında öğretim üyeleri içindeki kadın oranı, devlet üniversitelerinde %33’ten %39’a çıkarken vakıf üniversitelerinde %37’den %46’ya yükseliyor.

Devlet üniversitelerinde bir öğretim elamanına düşen öğrenci sayısı, OECD ortalamasının çok üzerinde olup 22’yi buluyor. 2012-13 ile 2021-22 yılları arasında yurt sayısı 882’den 979’a çıkarken, yurt başına düşen öğrenci sayısı ise 345’ten 776’ya yükseliyor.

Yükseköğretimin finansı kısmındaki özete göre, yükseköğretim bütçesinin GSYH oranının 2013-2021 yılları arasında %0,89’dan %0,76’ya düştüğü görülüyor. 2021 yılında, yükseköğretimde öğrenci başına yapılan ortalama harcama OECD ülkelerinde 18 bin dolar ilken, Türkiye’de 10 bin doları geçmiyor. 2013’te 706.512 öğrenci öğrenim kredisi almışken, bu sayı 2017’de 1.163.467’ye çıksa da 2021’de 976.465’e düşüyor.

Üniversitelerin akademik ve yenilik performansı kısmındaki bilgiye göre, Türkiye kaynaklı yayın sayısı 2012-2021 yılları arasında 36.941’ten 67.150’ye yükseliyor. Times Higher Education’ın üniversite sıralamasına göre, ilk on üniversite içinde İngiltere’den iki ve ABD’den 8 üniversite bulunuyor (s.27). Bu sayfada, ilk 1000 içine giren Türk üniversitelerinin adları da veriliyor. Tabloda, 401-500 bandında ve daha sonraki sıralarda yer alan Türk üniversitelerinin adları da bulunuyor. Ancak bu sayfada 801-1000 bandında olduğu belirtilen Boğaziçi Üniversitesi, daha kapsamlı bilgi içeren ilgili bölümde yer alan Tablo G.3.1’de ise 601-800 bandında yer alıyor (s.61).

Yönetici bölümünde bu özetlerden sonra, özetlenen altı ana bölümde ortaya çıkan yetersizlikleri giderecek öneriler yer alıyor.

Yönetici bölümünden sonra gelen altı bölümün herbirinde, önce o bölümle ilgili göstergeler açıklanıyor. Örneğin Yükseköğretime Erişim bölümünde, A.1) Ortaöğretimden mezun olan öğrenci sayısı kaçtır? A.2) Yükseköğretime geçiş oranları nasıldır? ve A.3) Yükseköğretim kontenjan sayıları kaçtır? gibi üç gösterge kullanılıyor. Diğer bölümlerde de göstergeler sırasıyla B.1-B.7; C.1-C.3; D.1-D.3; E.1-E.5; F.1-F.4 ve G.1-G.6 başlığıyla açıklanıyor. Bu 25 göstergede toplam 85 şekil ve 49 tablo kullanılarak daha ayrıntılı bilgi veriliyor. Her bir göstergede, açıklamaların arkasından sonuç, öneriler ve kaynakça bulunuyor. Göstergelerde yer verilen bilgilerin bir kısmı aşağıda özetleniyor:

  • Bu bölümlerde ayrıntılı bilgi verilirken bazı önemli verilerin ise ele alınmadığı görülüyor. Örneğin 35. sayfadaki Şekil A.2.2’de, lise türlerine göre mezun olanların yükseköğretim programlarını kazanma oranlarına yer veriliyor. Ancak ve nedense 20 lise adının bulunduğu bu listede, açık liselerin adı bulunmuyor. Eğitim bakanlığı ve YÖK gibi, bu sendikanın da açık liseleri liseden saymadığı anlaşılıyor.
  • Raporun 53. sayfasında yer alan Tablo B.1.7’de, OECD ülkelerinde yükseköğretime yeni başlayanların öğretim gördükleri alanlara göre dağılımları yer alıyor. Bu tablodan Türkiye’nin, eğitim, sosyal bilimler ve gazetecilik, doğa bilimleri, bilişim ve iletişim ile mühendislik alanlarında OECD ortalamalarının altında kaldığı; sanat ve beşeri bilimler, iş yönetimi ve hukuk ile sağlık alanlarında ise OECD ortalamalarının üstünde olduğu görülüyor.
  • Tablo B. 6.1’den 2021’de yükseköğretim gören engelli sayısının 55 bin (36 bin erkek ve 19 bin kadın) olduğu ve bunların ancak 1000 kadarının vakıf öğrencisi olduğu anlaşılıyor (s.72). Tablo B.7.4’e göre en çok uluslararası öğrencisi olan ilk beş üniversite sırasıyla Anadolu, İstanbul, Kütahya Dumlupınar ve Atatürk üniversiteleri oluyor (s.75). Aynı sayfadaki Tablo B.7.5’e göre de uluslararası öğrencilerin genelde Müslüman ülkelerinden geldiği belli oluyor. Tablo B.7.6’dan da Türkiye’nin uluslararası öğrenci payı bakımından %2,9 ile 11. sırada olduğu görülüyor (s.76). Ancak Tablo B.7.5’de yer alan Türkiye’deki uluslararası öğrenci sayıları (toplam 260.289) ile Tablo B.7.6’daki sayılar (185.047) örtüşmüyor!
  • Tablo C.3.4’e göre, yükseköğretim mezunu kadın istihdamı ortalaması, 2011-2021 yılları arasında OECD ülkelerinde %79’dan %82’ye çıkarken, Türkiye’de %66’dan %59’a düşüyor (s.95)!

Raporda kullanılan kaynaklar, genelde resmi yayınlarla sendikanın birilerine yazdırdığı raporlardan oluşuyor. Kaynakçalarda, laik, bilimsel ve kamusal eğitime önem verenlerle YÖK karşıtlarına hiç yer verilmiyor.

Sendikanın raporunda, içerik olarak YÖK’ün raporundan çok daha dolu olsa da, anlamlı eleştirilere yer verilmiyor. Sendikanın raporu, yandaş basın gibi: İçerik bol ama yükseköğretimde yaşanan olumsuzluklar hiç yok.

[email protected]

  • 1. 1992’de kurulan bu sendikanın üye sayısı 18 binden 2022’de 429 bine çıkmış ve 2023’te ise 355 bine düşmüştür.
  • 2. file:///C:/Users/okcab/Desktop/Yuksekogretime_Bakis_2022EBS.pdf, erişim 4 Ağustos 2023.