"Eğitimde fırsat eşitliğini, öğretmenin çalışma koşullarının iyileştirilmesini, insan haklarını, barışı ve hoşgörüyü savunmak yerine, iktidarın bu anlayışlarla bağdaşmayan icraatlarını savunmaktadır."

Dünya Öğretmenler Günü

UNESCO1, öğretmenlerin statüsü konusunda1966 yılında Paris’te Hükümetlerarası Özel Konferans düzenlemiştir. Bu konferansta ILO1-UNESCO ortak uzmanlar toplantısında, devletlerin ve öğretmen örgütlerinin gözlem ve görüşleri göz önüne alınarak bir Tavsiye Tasarısı hazırlanmıştır. Türkiye’nin de temsil edildiği bu özel konferansta, Tavsiye Tasarı incelenip kimi değişiklikler sonunda 5 Ekim 1966 tarihinde ‘Öğretmenlerin Statüsü Tavsiyesi’ başlığını taşıyan bir belge kabul edilmiştir.

Bu arada eğitim emekçilerinin ve sendikalarının çalışmalarını yakından izlemesi için, 1966’da 12 üyeli ILO / UNESCO Ortak Komitesi kurulmuştur. UNESCO, 1994 yılında 5 Ekim gününü Dünya Öğretmenler Günü olarak ilan etmiştir.

Bu tavsiye belgesi1, temel ilkeler, eğitimin amaçları ve eğitim politikaları, öğretmenlik mesleğine hazırlama, istihdam ve kariyer, öğretmenlerin hakları ve ödevleri gibi 8 bölümde yer alan 146 maddeden oluşmaktadır.

Bu belgenin giriş kısmında statü tavsiyesinin, evrensel bildirgelerde yer verilen amaçları sağlamak üzere, eğitim hakkının insanın temel haklarından biri olduğu, öğretmenlerin çağdaş toplumun ve bireyin kişiliğinin gelişmesindeki katkısını göz önüne alınarak, … hazırlandığı belirtilmiştir.

Bu belgenin temel ilkeler kısmında, eğitimde, barışa, dinler ve ırklar arasında dostluğa, hoşgörüye ve karşılıklı anlayışa yapabileceği katkıya önem verilmelidir ve öğretimin ilerlemesinin büyük ölçüde öğretmen niteliğine bağlı olduğu kabul edilmelidir gibi 7 temel ilkeye yer verilmiştir.

Bu belgenin eğitimin amaçları ve eğitim politikası kısmında,

  • Her çocuğun cinsiyet, etnik, din, siyasal görüşü ya da ekonomik durumuna bakılmaksızın eşit eğitim hakkına sahip olduğu;
  • Eğitim hizmetinin devlet görevi olup parasız olması ve gereksinim duyan öğrenciye yardım yapılması;
  • Eğitimde niteliğe önem vermeden niceliğe önem verilmemesi;
  • Eğitim alanında, kısa ve uzun dönem programların planlanıp hazırlanması;
  • Öğretmenlerin yetiştirilmesi ve yetkinleştirilmesine önem verilmesi;
  • Eğitime gerekli mali kaynağın sağlanması

gibi konulara vurgu yapılmıştır.

Bu belgenin öğretmenlik mesleğine hazırlama kısmında,

  • Öğretmenlik yeterince çekici kılınmalı;
  • Öğretmen yetiştiren programlar, genel öğrenim; eğitim felsefesi, psikolojisi ve sosyolojisi ile eğitim kuramı ve eğitim tarihi, karşılaştırmalı eğitim, deneysel pedagoji, eğitim yönetimi ve disiplinlerde öğretim yöntemlerinin öğrenimi; alan bilgisi gibi konulara yer verilmelidir; 
  • Eğitim politikaları, ders kitapları ve disiplin kurallarının belirlenmesi ile eğitsel sorunların giderilmesinde öğretmen örgütlerine danışılmalıdır;
  • Öğretmenlik mesleğiyle ilgili ahlaki kuralları öğretmen örgütleri belirlemelidir;
  • Öğretmenler, tüm yurttaşlık haklarını kullanmakta özgür olmalıdır;
  • Mesleki koşullar ve öğretmenlerin aylıkları öğretmen örgütleriyle görüşerek belirlenmelidir;
  • Sınıflardaki öğrenci sayıları, her bir öğrenciye yeterli özen gösterilebilecek nicelikte olmalıdır

ve benzeri konulara yer verilmiştir.

Görüldüğü gibi bu belgedeki tavsiyeler, bugün de geçerliliğini korumaktadır. 100’den fazla ülkede 5 Ekim Öğretmenler Günü kutlansa da ve belgenin kabulünün üzerinden 55 yıl geçmiş olsa da, üye devletlerin bu tavsiyelere uygun davrandığını söylemek zordur. Bazı ülkelerde öğretmen açığı vardır ve bazı ülkelerde de öğretmen eğitimi almamış öğretmenler vardır. Birkaç gelişmiş ülke dışında öğretmenler zor koşullarda çalışmaktadır. Pek çok ülkede eğitim politikaları öğretmenlerin görüşü alınmadan oluşturulmaktadır. Belgedeki tavsiyelere en az uyan ülkelerden biri, 5 Ekim Öğretmenler Günü’nü tanımayan öğretmenlerin de olduğu Türkiye’dir.

Üstelik Türkiye’de öğretmenlerin önemli bir bölümü, giriş bölümünde yapılan vurgularla belgede yer verilen temel ilkelerle bağdaşmayan anlayış ve davranış içindedir. Eğitimde fırsat eşitliğini, öğretmenin çalışma koşullarının iyileştirilmesini, insan haklarını, barışı ve hoşgörüyü savunmak yerine, iktidarın bu anlayışlarla bağdaşmayan icraatlarını savunmaktadır.

[email protected]

  • 1. a. b. c. Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü’nün (United Nations Educational, Scientific and Cultural Organization)