Ancak Batı emperyalizminde eriyor “orta sınıflar”. Bunun doğrudan devrimci bir hamleye yol açacağını düşünecek kadar saf değiliz ama düzen çok önemli bir tamponunu yitiriyor.

Devrimimizi ararken: 'Orta sınıflar'ın çöküşü

Bu köşede “orta sınıf” kavramı ile çok uğraştık. Çünkü bir düzen emekçi sınıfların bir kısmını “orta sınıf” diye etiketleyebiliyor ve onların kendini sermaye sınıfının uzantısı olarak görmelerini sağlıyorsa devrime karşı oldukça dayanıklı hale gelmiş demektir.

“Orta sınıf” sahte bir kavramdır. Sınıfı mülkiyet ilişkilerine ve kimin kimi sömürdüğüne göre değil, gelire ve tüketim standartlarına göre tanımlar. Dolayısı ile işçi sınıfının üst katmanları ile sermaye sınıfının alt katmanlarını birbirine harmanlar, yapay bir sınıf üretir.

Üretim araçlarının mülkiyetini ve sermaye birikimini gizleyince, gelir dağılımı grafikleri kalır elinizde. Toplumu hane halkı gelirine göre %20’lik dilimlere bölen bu veriler de büyük bir toplumsal eşitsizliğe işaret eder. Ancak esas olarak sermaye sınıfının asalak varlığını ve yoksulluğun altındaki sömürüyü gözden kaçırır.

Fransa’da “orta sınıfın” İkinci Dünya Savaşı sonrası 1965 ile 1985 yılları arasında oluştuğu söyleniyor. O yıllarda Sovyet Sosyalist Cumhuriyetleri Birliği’nin ve her ülkede devrimini arayan bir komünist partisinin varlığı “orta sınıf”ı yaratmalarının temel nedeniydi. Sermaye sınıfı ülkede ve dünyada sömürdüğü emekçilerden elde ettiği artığın bir kısmını Fransız işçi sınıfı ile paylaşmak zorunda kaldı.

Düzeni güçlendirme konusunda başarılı olduklarını da biliyoruz, çünkü o yıllarda Fransız Komünist Partisi devrimden vaz geçti, hedeflerini sonsuza kadar erteledi, düzen içi bir aktöre dönüştü. İşçi sınıfı Fransız sermayesinin işbirlikçisi durumuna düştü. 

Oysa Fransız işçi sınıfının dolayımlar aracılığı ile elde ettiği refahın altında Sibirya sürgünlerinden dönen Bolşeviklerin, Kronstadt Bahriyelilerinin, Beyaz Ordu’ya göz açtırmayan Kazakların, İkinci Dünya Savaşında Nazilere karşı savaşırken can veren 3 milyon Sovyetler Birliği Komünist Partisi üyesinin ve en nihayet kendi ülkelerindeki partizanların emeği ve kanı vardı.

Şimdi Fransa’da “orta sınıf”ın erimesine karşı bir tepki olarak ortaya çıkan Sarı Yelekliler’in sağcılığına şaşırmamak gerekiyor. Düzenin bütün pisliklerine karşı sessiz kalmak üzere satın alınmış “ruhların” birden yükseleceğini düşünmek hata olur.

Ancak Batı emperyalizminde eriyor “orta sınıflar”. Bunun doğrudan devrimci bir hamleye yol açacağını düşünecek kadar saf değiliz ama düzen çok önemli bir tamponunu yitiriyor. Her türlü liberal ve gerici ideolojinin beslendiği vasat çözülüyor ve bu toplumsal kesimler işçi sınıfının öncü siyasetinin etkisine açık hale geliyor.

Önce bir kez “orta sınıf” cenneti olarak bilinen ABD’ye bakalım. Aşağıdaki şekil gelire göre tanımlanan “orta sınıfın” 1971’den bu yana nasıl gerilediğini ve artık ABD halkının üçte birinin yoksulluk içinde yaşadığını gösteriyor. Öte yandan bu veri bize zenginlerin daha zengin olduğunu ve yaşam biçimleri arasındaki uçurumun daha da açıldığını gösteriyor. 

Şekil 1: Grafik ABD’deki yetişkinlerin gelirlerine göre düşük, orta ve yüksek gelir gruplarındaki nüfus yüzdelerini 1971 ve 2021 için karşılaştırıyor. Orta gelir grupları erirken yüksek ve düşük gelir grupları arasındaki uçurum artıyor.

ABD’de evsizlerin oranı hızla artıyor. 600 bin kadar kişinin evsiz olduğu ABD’de asgari ücret alan bir kişinin bir odalı ev kiralayabilmesi için haftada 90 saat çalışması gerektiği söyleniyor.

Aşağıdaki grafik de çok çarpıcı ve bize çocukların anne-babasından daha iyi koşullara sahip olma oranını gösteriyor. İşçi sınıfının sömürü düzenine ve ABD’nin uluslararası düzeyde her türlü cinayet ve kalleşliğine ses çıkarmama karşılığında sağlanan refaha “Amerikan Kontratı” deniyor. Buna göre çocuklar anne-babalarından daha çok kazanacaklar ve daha iyi yaşayacaklar. 

Gerçekten 1940’lı yıllarda doğanların %90 kadarı bunu gerçekleştiriyor. 1985 doğumluların %50’si ise anne-babasından daha az kazanıyor ve daha kötü koşullarda yaşıyor. 

Şekil 2: Grafik ABD’de doğum yıllarına göre çocukların anne-babalarından daha fazla para kazanma oranını veriyor. ABD basınında “Sönen Amerikan Rüyası” olarak paylaşılan bu veri 1985 doğumluların yarısının yaşama atıldıklarında anne-babalarından daha az kazandığını ortaya koyuyor.

Neden Batı emperyalizminde “orta sınıflar” erime eğiliminde?

Öncelikle 1990 sonrası devrim tehlikesini uzun bir süre ötelediklerini düşündükleri için sosyal devleti yok etmekte ve sömürü oranını alabildiğine artırmakta sakınca görmüyorlar. Eğer bir ülkedeki işçi sınıfının devrimci bir ufku yoksa bırakın yeni kazanımları elindekilerden de oluyor.

İkincisi, kapitalizmin yapısal krizi yakalarında, bu ülkeler ya ekonomik durgunluk içindeler, ya durgunluğa girmek üzereler, dolayısıyla büyüme hızları çok zayıflamış durumda.

Üçüncüsü ise, emperyalist rekabette geriye itiliyorlar. Örneğin, Afrika’da Fransa’nın düştüğü duruma bakın bir kez. Ama genel olarak pazarları, ham madde kaynaklarını, kendilerine yönelmiş insan gücünü ve sermaye yatırım alanlarını kaybediyorlar. 

Öte yandan, “orta sınıfı” büyüten ülkeler de var.

Aşağıdaki tablo Çin’de büyük bir toplumsal eşitsizlik olduğunu ve ulusal gelirin yarısına yakınını en üst %20’lik grubun aldığı görülüyor. Buna karşılık 3. ve 4. %20’lik grupların aldığı pay korunuyor ve “orta sınıf”ın görece stabil olduğu fark ediliyor. Aslında Çin’de “orta sınıf”ı yükseltecek önlemler alınıyor. Örneğin, 2007 ile 2016 arasında Çinlilerin yurt içi turistik gezilerinin yüzlerce defa arttığı, Hong Kong, Macao gibi kentlere yaptıkları harcamaların 10 milyar Dolardan 260 milyar Dolara çıktığı belirtiliyor. 

Şekil 3: Çin’de 2013 ve 2021 yılları arası %20’lik gelir gruplarının ulusal zenginlikten aldıkları pay izleniyor. Toplumsal eşitsizliğe karşı “orta sınıfların” korunduğu görülüyor.

“Orta sınıf” yaratmaya dönük çabaları veya buradaki gerilemeleri bir de Rusya’da ele almakta yarar var.

Söz konusu çelişkiler tarihin motorunu hızlandırıyor.