Hasarlı evde kalan yurttaşları nankörlükle suçladılar: Çikolata verdik ya!

Türkiye'de sık sık deprem yaşanan noktalardan biri olan Karakoçan'da son deprem sonrası çok sayıda hasarlı ev bulunurken, depremzedeler yaşadıklarını soL'a anlattı.

soL - Karakoçan

Türkiye bir deprem bölgesi, aktif halde birçok fay hattı var. Ölümlü, büyük hasarlı birçok deprem yakın geçmişte de yaşanırken, ülkenin ortak hafızasında acıları hala taze. Uzmanlar özellikle ülke nüfusunun büyük bir kısmına ev sahipliği yapan Marmara Bölgesi için ciddi uyarılarda bulunuyor. Ancak tüm bunlara rağmen önlem adına kayda değer bir adım atılmıyor. Hep birlikte felaketi bekliyoruz.

Depremde yaşanan acıları fırsat bilip çıkarılan vergilerse depremzedeler için kullanılmıyor. Aslında deprem değil, plansızlık öldürüyor.

Türkiye'de sık sık deprem haberleriyle gündem olan kentlerden biri de Doğu Anadolu Fay hattının üzerinde bulunan Elazığ. 2018 yılında 35 kişinin yaşamını yitirdiği, birçok binanın yıkıldığı ve büyük hasar aldığı bölgede depremin yaraları hâlâ sarılamamışken yeni deprem haberleri de gelmeye devam ediyor. 25 Haziran 2021 tarihinde merkez üssü Elazığ-Karakoçan olan 5.3 büyüklüğündeki depremin ardından ilçede ve ilçeye bağlı köylerde birçok ev hasar aldı. 

Oyuncak, çikolata dağıtıp gidenler 'nankörlük etmeyin' diyor

Deprem sonrası bölgeye gelen 'yetkililer' kapıdan evin durumuna dair bilgileri sözlü olarak alıp hiçbir işlem ve inceleme yapmadan giderken, köylüler ağır hasarlı evlerin yanı sıra olası yeni depremde daha ciddi hasarlar alacak evlerde yaşamaya mahkum bırakılmış durumda. 

Sorunlarına anlatmak, çözüm bulmak için yetkili mercilere ulaşmaya çalışan köylüler, bir de AKP Gençlik Kolları tarafından nankörlükle suçlanıyor. Gençlik Kolları 'yetkilileri' deprem sonrası bölgeye gelip oyuncak çikolata dağıtmakla övünüyor, olası bir depremde hasarlı evlerin insanların başına yıkılacağı ihtimaliyle ise ilgilenmiyorlar.  

'Hasarlı evlere girmeyin' diyorlar ama ne yapacaklarını söylemiyorlar

En büyüğü 50 haneli çoğunluğu ise 25-30 haneli olan köylerde geçim daha çok hayvancılıkla sağlanıyor. Evleri ağır hasar gören ya da yıkılan insanların başka yerlere gitmesi ekmek kapılarından da olmaları anlamına geliyor. 

Bu tabloda hiçbir çözüm yolu önerilmeyen yurttaşlar, hasarlı evlerde yaşamaya ve ilk depremde göçük altında kalmaya mecbur bırakılıyor. Kimi evler için de yetkililer 'eve girmeyin' uyarısında bulunsa da insanların nerede kalacakları sorusuna yanıt veren kimse yok.

Mevsimin yaz olması yaşanan krizin boyutlarını bir nebze olsa da hafifletirken kış koşullarında bölgeyi çok daha zor günler bekliyor. Kışın sert geçtiği bölgede hasarlı evlerin yerine konteynırlar öneriliyor. 75 m2'lik konteynırların piyasa fiyatı 80-100 bin bandındayken depremzedelere 180 bin liralık fatura çıkartılıyor. 

'Deprem de çözümsüzlük de her yerde peşimizde'

soL'un Kocadayı, Kuşbayırı, Keklik köylerinden ulaştığı köylüler duruma tepkili.

"Kış koşullarında konteynırda yaşamak mümkün değil, ayrıca onca senedir alınan deprem vergilerini şimdi burada kullanmayacaklarsa ne zaman kullanacaklar, buraya gelip oyuncak dağıtıyorlar. Ama çocuklar o oyuncaklarla yine yıkılma tehlikesi altındaki o evlere giriyorlar" diyen köylüler, yaşadıklarına dair şunları söylüyor:

"Sık sık yaşanan depremlerin sadece ilk günleri yetkilileri sahada görebiliyoruz daha sonrasında hiçbir şekilde ulaşamıyoruz. Geçmiş yıllarda yaşanan Bingöl ve Kovancılar depremlerinde evleri yıkılan köylülerin evleri 2-3 yıl sonra yapıldı bu süreçte köylüler hem maddi hem de manevi olarak yıprandı. Bu depremden kaçıp bizim buralara gelen köylüler var, şimdi yine mağdurlar. Deprem de çözümsüzlük de her yerde peşimizde. Çadır verildikten sonra hiçbir şekilde depremzede aileler ile iletişime geçilmedi dertler, sorunlar çözülmedi."