Grev dalgası raporu: Yılın ilk 2 ayında 108 grev...

Son dönemdeki işçi direnişleri ve grevler 'Grev Dalgası' adıyla raporlaştırıldı. Emek Çalışmaları Topluluğu gönüllüsü, akademisyen Alpkan Birelma raporu soL’a değerlendirdi.

Sancak Yıldız

Ocak ayından beri ülke gündeminde, her gün etkisini artırarak daha yoğun yer tutan işçi direnişleri, çeşitli iş yerlerinde farklı biçimlerde devam ediyor.

Özellikle son iki aydır hepimizi heyecanlandıran, birçok insanın umutlarını daha da artıran grevler hakkında Emek Çalışmaları Topluluğu, hazırladığı araştırma raporunu “Grev Dalgası” ismiyle kamuoyuyla paylaştı.

Grev Dalgası adlı araştırma raporunda çok yönlü olarak ele alınan grevlere dair bütünlüklü bir fotoğraf sunuluyor. Emek Çalışmaları Topluluğu’nun raporunda, işçi direnişlerinin seyri, mücadele yöntemleri ve yeni tip hak arama biçimlerinin emek mücadelelerine etkileri verilerle birlikte aktarılıyor.

Raporda öne çıkan başlıkları sizin için derledik.

'Yeni yılın ilk iki ayında 108 grev'

Grev dalgası raporundaki bilgilere göre, ocak ve şubat aylarında ülkemizde 108 grev gerçekleşti. 2015 yılında ‘metal fırtına’ olarak akıllarda kalan metal işçileri direnişlerinden sonraki en büyük eylem dalgası olduğu da altı çizilenler arasında.

'En çok ücret artışı ve güvence talepleri öne çıkıyor'

Son iki ayı kapsayan rapordaki 108 grevin 96’sı ücret zammı talebiyle gerçekleşti. Ekonomik kriz ve hayat pahalılığına karşı yükselen tepkinin emekçi havzalarındaki yansıması olarak okuyabileceğimiz bu oranlar, yoksullaşma ve borç yükünün her gün daha da fazla arttığı emekçilerin koşullarına dair birçok mesaj da veriyor.

'İşçilerin çoğunluğu büyük konfederasyonlara yönelmedi'

Grevlerin öne çıkan diğer yanı ise, yoğunluğunun bağımsız sendikalar ve emek örgütleri öncülüğünde gerçekleşmesi oldu. Bu yanıyla, raporda ortaya çıkan veriler, emek mücadelelerinde yeni tip direniş ve hak arama yöntemlerinin de karşılık bulduğunu kanıtlar nitelikte.

Rapora göre; grevlerin yüzde 80’i bağımsız sendikalar ve emek örgütleri ile ya da kendiliğinden hareketler olarak gelişti. Bu da toplam grev sayısının yüzde 75’ine denk düşüyor .

'Yaygın bir coğrafyaya yayıldı'

Araştırma raporu aynı zamanda son iki aydaki işçi direnişleri ve grevlerin yaygınlığı açısından da sadeleştirici bir olanak sunuyor.

İstanbul, İzmir ve Antep şehirleri ise yaşanan grevlerde ilk sırayı alıyor.

İstanbul’da çorap sektöründe yoğunlaşan grevlerin, Antep’te de tekstil sektöründe yaşandığı görülüyor. İzmir’de ise gemi söküm işçilerinin yoğun tepkileri, 21 şirkete karşı hızlıca fiili greve dönüşmüştü.

'Ücretlerde müthiş bir düşüş yaşanıyor'

‘Grev dalgası’ araştırma raporunda öne çıkan detayları ve bu raporun bağlamını Emek Çalışmaları Topluluğu gönüllüsü/akademisyen Alpkan Birelma, soL’a değerlendirdi:

İşçi direnişleri ve sonucunda gelen grevlerin son iki ayda adeta bir anda hızlanması bize neyi anlatıyor? 

Çok özetle, iki şeyi anlatıyor. Birincisi, ülkemizde ücretlerde müthiş bir düşüş yaşanıyor ve bıçak kemiğe dayandı. İkincisi emek hareketinde bir birikim, bir hareketlilik olduğu zaten gözlemliyorduk, o da gün yüzüne çıkmış oldu.

Kazanımlar gibi yenilgiler ya da kazanımsız biten grevler de var. Bu elbette sınıf mücadelesinin doğasında olan bir şey. Son duruma ilişkin ve bütünü sağlıklı ve gerçekliğiyle anlamak için neler söyleyebilirsiniz?

Kazanımsız bitenler de var elbette ama mevcut tabloda kazanım oranı çok yüksek. Neo-liberal otoriterlik altında işçi eylemlerinin büyük bölümü kazanımsız sonlanmak durumunda kalıyor zaten. Bugünkü dalganın farkı kazanım oranındaki yükseklik.

Alpkan Birelma

'Bu yılın başka direniş dalgalarına gebe olduğunu söyleyebiliriz'

Grevlerde sayısal olarak da görece bir düşme eğilimi olduğunu görüyoruz. Bunu nasıl değerlendirmeliyiz, tepkiler bitti mi yoksa başka bir anlamı mı var?

"Her sosyal hareket doğar, gelişir ve geri çekilir. Şu anki geri çekilme çok normal, durmaksızın böyle bir dalganın sürmesi mümkün değil zaten devrimci durum gibi çok ekstrem koşullar hariç. O yüzden bu dalga evet bitmiş görünüyor, ama bu yılın başka dalgalara gebe olduğunu söyleyebiliriz.’’