Bir esnaf neler yaşadıklarını anlatıyor: 'Temiz ve güvenilir ekmek tarihe karışabilir...'

Antalya'da bir esnaf iş yerine gelen faturaları yurttaşlarla paylaşıp zamlara tepki gösterdi: 'Ekmek fiyatlarını görüp fırıncıya değil faturalara tepki göstermeliyiz.'

sol - Antalya

Antalya'da bir esnaf Ocak ayından bu yana işletmesine gelen faturaları kara tahtaya yazarak tepkisini dile getirdi. Artan fiyatlar ve maliyetler karşısında fırıncıların direnme şansının giderek azaldığını ifade eden Vural Durmuş, "Bu maliyetler bu şekilde artarak giderse, fırıncıların temiz, içimize sinen ekmek üretmesi de hayal olur" diyor. 

'Tüm bunları sorgulamak önemli'

Yaşadığımız hayat pahalılığını ve her geçen gün artan maliyetlerin sorgulanması gerektiğini ifade eden Durmuş iş yerinde ekmek dışında çeşitli hamur işleri ve tatlı türleri de üretiyor. Ancak her geçen gün bir çeşit ürünü raflardan kaldırmak zorunda kaldıklarını ifade ediyor. 

Her kalem ürünün maliyetinin geçmiş aylara göre katlanarak arttığını ifade eden Durmuş, "Bizim burada tükettiğimiz elektriğin kilovat cinsinden miktarında bir artış yok. Daha önce ne kullanıyorsam üç aşağı beş yukarı yine aynı elektriği tüketiyorum. Yeni bir cihaz alınmadı, mevcut cihazlar değişmedi, yeni dolaplar ya da soğutucular da yok. Ocak ayında ne varsa şimdi de o var. Ekmek üretimimiz de artmadı üstelik. 

Ancak bize geçen ay gelen fatura Ocak ayıda gelen faturanın 5 katından fazla. Buraya ekmek almaya gelen insanların bunu düşünmesi, ölçmesi tartması, tepki göstermesi lazım. Konu bir esnafın artan maliyeti değil ki. Böyle giderse fırıncılar ayakta kalmak için temiz ekmek üretme şansını yitirecek. Bu halk sağlığının konusu aynı zamanda" diyor. 

'Unun çuvalı geçen sene 220 liraydı şimdi 550 lira'

Piyasada görece daha ucuz unların da olduğunu ifade eden Vural Durmuş, "Her çeşit undan güzel ekmek çıkmıyor. Unun cinsinden tutun nasıl öğütüldüğüne kadar birçok belirleyeni var. Bunlar doğal olarak ekmeğin kalitesini ve lezzetini de belirliyor haliyle. Ancak bugün bizim tercih ettiğimiz ve kaliteli olması için emek verdiğim ekmek için bir çuval unun maliyeti 550 lira. Nasıl olacak bu iş? Aynı miktarda satış yaparak bu zamların üzerinden nasıl geleceğiz?

İnsanlar unutmasın ki fırıncılar bu ekonomide zurnanın son deliğidir. Yani ekonomi iyiyse de ekmek fiyatı ile ölçülüyor kötüyse de. Şimdi kalkıp insanlarında ekmeğe zam gelince bize kızması doğru değil. Bunca tabloya bakıp ekmek fiyatında tepki göstermek çaresizlik olur. Oysa faturalara, elektrik zamlarına, artan maliyetlere, hayat pahalılığına tepki göstermek lazım. Emin olun ben de ekmeği geçen sene gibi 2 liraya satmayı çok isterim. Ancak mümkün değil" diyerek düşüncelerini ifade ediyor. 

'Nasıl sürdürebiliriz? Bir tane simit 10 Lira mı olacak yani?'

Her şeye zam geldiğin ifade eden Durmuş, "Alışveriş yaptığımız yerler bize kalkıp zam geldi ürünlerin yeni fiyatı bu diyor. E biz ne yapacağız? Her şeye sürekli zam yapma şansımız yok ki. Simit 4 liraydı 5 lira oldu şimdi mesela. Ne yapacağım? Bir simidi 10 liraya satacağız bu işi sürdürmek için. Aklınız alabiliyor mu böyle bir şeyi" diyor. 

'Baklava üretimini bıraktık'

Artan maliyetlerin yurttaşların tüketimine de yansıdığını ifade eden Durmuş, sözlerine şöyle devam ediyor:

"Baklava üretimini bıraktık artık. Ben dışarıdan alıp tezgaha koyuyorum. 1000-1100 Liraya şeker alıp baklavayı kaça satabileceğim? Fıstığın fiyatının 600 Lira olduğu bir dönemde bir kilo baklavanın maliyeti ne olacak? 

Eskiden insanlar bir poşet ürün alıyordu ve kabaca 20 Lira tutuyordu. Bugün üç çeşit ürün alsalar 70-80 Lira tutuyor. Mesela geçtiğimiz Ramazan ayında aldığım unları ve ürünleri hiç üretim yapmadan satsaydım 100 Bin Lira kazanmış olacaktık. Ancak böyle bir şansımız olmadığı için üretim yaptık. Peki ne oldu? Artan maliyetler yüzünden alın terimizi boşa harcamış olduk. Üretim yaparak kazanamadığımız bir dönemdeyiz. Hiç bir şey yapmadan satsam kazançlı çıkacağım bir dönemde üretici olduğumuz için üretip emek verdiğimiz için zarar ederek çıktım bu süreçten."

'Aynı gemide miyiz bilmiyorum ama biz filikaları gözden çıkardık gemiyi yüzdürmeye çalışıyoruz'

Vural Durmuş yaşadığı evi filikaya benzeterek "Evi falan gözden çıkardık, burada gemiyi yüzdürmeye çalışıyoruz. Burası batarsa sadece ben değil benimle birlikte buadaki emeğini paylaşan işçiler de kaybedecek çünkü. Üreterek, emek vererek, her sabah saat 4'te  kalkarak ayakta tutmaya çalışıyoruz ekmek teknesini. 10 yıl oldu çocuklarımla birlikte pazar kahvaltısı yapmadan çalışıyoruz. Ama gerçekten artık sürdürmenin mümkün olmadığı bir yere geldik" şeklinde anlatıyor içinden geçtiği süreci.

'Yeni gelen zamla buranın aylık elektrik faturası en az 50 Bin Lira olacak'

Harcadığı elektrik miktarına bakarak yeni gelen zam hakkında yorum yapan Durmuş, "Şöyle bir hesap yapınca artık aylık elektrik giderimizin en az 50 Bin Lira olacağını tahmin ediyorum. Tabi bu da şimdilik yeni bir zam gelmezse. Böyle giderse bundan 2-3 yıl sonra burada çalışacak emekçi bulamayacağız. Çılgınlık olarak görülecek bu iş. Ne yapacağız?. Şimdi burada çalışan bir ustanın çocuğuna hadi gel birlikte çalışalım diyebilir miyim? Gitse otelde çalışsa daha çok kazakacak. Biz çalışacak emekçi bulamayacağız muhtemelen insanlar da artık böyle ekmekleri bulamayacak" ifadesini kullanıyor.

'Fırıncılar olarak çok dertliyiz'

Artan maliyetlerin sadece un, şeker ya da elektrik sınırlı olmadığını ifade eden Vural Durmuş, şöyle devam ediyor:

"Bugün bir simit alan kişi simidi kese kağıdına ve poşete koy dese sadece paketleme maliyeti 70 Kuruş oluyor. Fırıncılar olarak çok dertliyiz. Gerçekten bizi dinleyen eden yok. Fırıncılar sadece ekmeğe zam gelince gündeme geliyor. İyi ama biz ister miyiz ekmeğe zam yapmak? Ekmeğe zam yapılınca daha çok kazanmıyoruz ki. Bu mesleğin geleceğinde sıkıntılar var artık. Bunu tarihe not düşelim bundan 5-10 yıl sonra fırıncılık mesleğine bir daha bakıp konuşalım bakalım ne duruma geldi diye.

'53 yaşındayım hayatımda ilk kez şeker kıtlığı yaşıyorum'

Üreticinin artık piyasada şeker bulamadığını ifade eden Durmuş, "Ben 53 yaşındayım hayatımda ilk kez şeker kıtlığı yaşandığını görüyorum. Çiftçilerle konuşsak abi kota var ekemiyoruz diyor. Şimdi kalkıp senle yukarı çıksak göstermeye utanırım. Çuval şeker bulamadığımız için 5 kiloluk paketler halinde şeker alıyoruz marketlerden. Biraz vicdan. Şu şekilde dayanma gücü olabilir mi üreticilerin" diyor. 

Piyasanın mevcut şartlarda tekelleşmenin yolunu açtığını, zincir marketlere fabrikaların satış yaparken kendileri gibi üreticilerin piyasada şeker bulamadığını, bulunan ürünlerin de marketlere satış fiyatına nazaran daha pahalı olduğunu ifade eden Durmuş, tüm bu sürecin sonunda fırıncıların tarihe karışabileceğini düşünüyor.

'Temiz ve güvenilir ekmek tarihe karışabilir'

Mevcut şartlarda temiz ve güvenilir ekmeğin tarihe karışabileceğini ifade eden Vural Durmuş, "Şimdi bakıyorum zamlara, maliyetlere, benim buna direnebilmem için bir günde on binlerce ekmek satmam lazım. Ben sonuçta bir semtteki mahalle fırınıyım, günlük kapasitesi belli buranın. Yani mümkün değil on binlerce ekmek satmak. Ama bu iş nereye varacak. Kurulacak bir büyük fabrika, soğuk zincir ile donmuş hamur dağıtılacak ve piyasa tekellerin, zenginlerin eline geçecek. Ama daha temiz ve sağlıklı, her yere ekmeğin ulaşması için değil. Büyük balık küçük balığı yuttuğu ve birçok emekçinin de işsiz kaldığı için böyle olacak" diyor.