Türkiye’nin silah sanayi alanındaki iddialı pozisyonunun arkasındaki temel faktörler arasında AKP’nin yayılmacı misyonu, patronlara devlet eliyle doğrudan veya dolaylı ciddi kaynak aktarımı ve nitelikli iş gücü için alanın diğer sektörlerden daha cazip kılınması yer alıyor.
Ancak nitelikli iş gücü için sektör büyük oranda cazibesini yitirmiş durumda. Özellikle son yıllardaki alım gücündeki erime ve sektör içerisindeki bazı gelişmeler ile birlikte çalışanların hakları ve kurumlar içerisindeki iş barışı ciddi erozyona uğradı. Birkaç yıl öncesine kadar yurt dışına gitmeye oldukça soğuk yaklaşan sektör çalışanlarının bile ciddi bir bölümü ülkeyi terk etti, geriye kalanlar henüz gidememiş olsa bile planlarını büyük oranda gitmek üzere güncellediğini belirtmek gerek.
Bu haberde sektör çalışanlarının çalışma koşullarına ilişkin bazı konuları derledik.
Yurtiçi ve yurtdışı iş değiştirme yasağı
Son dönemde sektör çalışanları arasında tartışılan konuların başında 7. Yargı Paketi kapsamında yasalaşması beklenen ve ‘savunma sanayi çalışanlarına dönük yurtiçi ve yurtdışında iş değiştirme kısıtlaması’ getiren düzenleme geliyor.
Hali hazırda sektör devleri arasındaki “centilmenlik anlaşması” sektör çalışanlarının başka kurumlara geçmesini büyük oranda engelliyor ve sektörde bu anlaşma nedeniyle mağduriyet yaşamış pek çok çalışan mevcut. Yargı Paketi’nin yasalaşması ile birlikte bu anlaşma yasal bir zemine kavuşacak ve çalışanların yurtdışında da benzer bir işte çalışması büyük oranda kısıtlanmış olacak.
Türkiye için beyin göçü çözülmesi gereken önemli bir problem olmakla birlikte yargı paketinin önerisi işçi sınıfının kapitalizm içerisinde belki de tek hakkı olan ‘emeğini istediği yere satma özgürlüğü’ de resmi olarak elinden almış oluyor. Alternatifsiz kalan çalışanların ömür boyu baskı ve mobbinge mahkum edilmeye çalışıldığını söylemek yanlış olmayacaktır.
İşten çıkarmalar ve kadrolaşma
Silah sanayi çalışanları bir yandan ömür boyu çalıştıkları kurumlara hapsedilmeye çalışılırken bir yandan da işten çıkarmalarla tehdit ediliyor. Özellikle TAI’nin bu konuda sicili oldukça kabarık. AKP tarafından atanan Genel Müdür Temel Kotil, “Üzülerek belirtmeliyim ki son zamanlarda birçok çalışanımız kendini iyi hissetmiyor. Mobbing diye nitelendirdiğimiz psikolojik bezdirme taktikleri bütün şirketlerin sonunu getirir” diyerek kendi yönetimi altındaki uygulamaları itiraf etmek zorunda kalmıştı. İşe alım sonrası ciddi bir soruşturma sürecinden geçen sektör çalışanlarının, soruşturmayı geçse bile sonrasında açıklama yapılmaksızın iş akitleri feshedilebiliyor.
Kurum içerisinden gelen yönetici kadroların tasfiye haberleri de her sene medyada yer buluyor. Genellikle yüzlerle ifade edilen sayılarda yöneticilerin tasfiyesi ve yerine kurum dışından AKP’ye yakın isimlerin atanması sektör rutinine dönüşmüş durumda. Son dönemde AKP gençlik kolları üyesi Mert Gökduman’ın ve Temel Kotil’in kardeşi Yusuf Kotil’in ROKETSAN’da yönetici olarak atanması sektör içerisinde tartışma yaratan konular oldu.
İş kazaları
Sektörden gelen iş kazası haberlerinin sayısında da ciddi artış var. 2018 yılında MKE’de gerçekleşen kazada 1 işçi hayatını kaybetmiş 4 işçi ise yaralanmıştı. 2020 yılında ise ROKETSAN patlayıcı malzeme üretim alt yapılarında meydana gelen ciddi patlama sonrası Ankara Valiliği can kaybının olmadığını ancak 3 çalışanın yaralandığını açıklamıştı. Sektörün stratejik önemi gereği pek çok iş kazasının kurumlar içerisinde kapatıldığını ve medyaya yansımadığını belirtmek gerek. Özellikle patlayıcı malzemeler ve insanlı-insansız saha testleri sektör içerisinde iş güvenliği riskinin öne çıktığı alanlar. Bu operasyonlarda çalışan işçiler cüzi miktarlarda tazminat ödeneği alsa da alınan risk karşısında söz konusu ödemelerin bir anlamının bulunmadığı belirtmek gerekiyor.
Bununla birlikte sektörün büyükleri ile birlikte ciddi sayıda firmayı içeren bir KOBİ havuzu mevcut. Büyüklerden savunma sanayine çalışan KOBİ’lere doğru ilerledikçe çalışma koşullarının çok daha kötüleştiğini ve denetimden uzaklaştığını not etmek gerek.
Yaklaşan seçimler ve baskı ortamı
AKP 2023 içerisinde gerçekleştirilecek seçimler öncesinde kritik projelerde ilerleme kaydedilmesini ve seçim sürecinde reklam aracı olarak kullanılmasını istiyor. Büyük projelerde takvimlerin kısaltılmasının çalışanlar üzerinde ciddi bir baskı ortamını tetiklediği belirtiliyor. Sektörde işin niteliğinden kaynaklı tehlikeler düşünüldüğünde iş güvenliği kurallarının öneminin çok yüksek olmasına karşın, artan mobbing ve baskı ikliminde iş kazası riski de ciddi oranda artmış durumda.
Enflasyon karşısında eriyen ücretler
Toplumun geneliyle birlikte sektörde istihdam edilen nitelikli iş gücünün de alım gücü ciddi oranda aşındığını belirtmek gerek. Beyin göçü dalgasını engellemek amacıyla yapıldığı iddia edilen resmi enflasyonun biraz üzerindeki zamlar gerçek enflasyon karşısında hızlı bir şekilde eridi. Sektör içerisindeki büyük firmalardan küçüklere doğru ilerledikçe enflasyon altında kalan zamlarla karşılaşmak olağan bir durum. Yargı paketinin yasalaşması durumunda daha iyi ücretli bir iş ihtimali de alternatif listesinden düşecek.