Erken seçim krizi: Erdoğan'ın 'zor' kararı neler getirir?

'Bir kimsenin en fazla iki defa Cumhurbaşkanı seçilebilmesi sınırının tek istisnası, bir Cumhurbaşkanının ikinci döneminde seçimlerin yenilenmesine Meclis tarafından karar verilmesi.' 

Ali Ufuk Arikan

Erken seçim başlığı aylardır ülke gündeminin üst sıralarında yer almaya devam ederken bu konuda AKP ve CHP cephesinden dikkat çeken açıklamalar geldi.

AKP seçim için ağırlıklı olarak Mayıs ayını, zaman zaman ise Nisan sonunu işaret ederken, CHP ise bu konudaki net tavrını açıkladı.

CHP'den 6 Nisan'dan sonra yapılacak bir seçime yeşil ışık yanmazken, yeni seçim yasasının uygulanacağı bu tarihten sonrasında yapılacak bir "erken seçim" çağrısının siyasi bir hesapla atılacağı vurgusunda bulunuluyor.

Peki, Meclis çoğunluğu erken seçime "evet" demezse AKP ülkeyi Nisan sonu ya da Mayıs ayında nasıl seçime götürecek? 

AKP-MHP ittifakının Meclis'teki sandalye sayısı 334, 360'ı bulması oldukça zor görünüyor. Bu durumda seçimlerin Nisan sonu ya da Mayıs ayında yapılmasının tek koşulu Erdoğan'ın seçim kararı alması. Ancak Erdoğan bu kararı aldığı anda, yeniden adaylığı otomatik olarak büyük bir tartışma konusu olacak gibi görünüyor.

Meclis ya da Erdoğan... Peki nasıl?

Konuya ilişkin soL'a değerlendirmelerde bulunan Anayasa mahkemesi eski raportörü, yazarımız Ali Rıza Aydın, "Alışkanlık haline getirildi ama 'erken seçim' diye bir dil anayasada yok. 2017’den sonraki süreçte TBMM seçimi ile cumhurbaşkanlığı seçimi her durumda bir arada, aynı gün yapılıyor ve önceki seçimlerle yapılacak seçimler arasındaki süre, yani seçim dönemi beş yıl" dedi.

Bu beş yıllık olağan sürenin çeşitli neden ve gerekçelerle sürdürülememesi durumunda nasıl bir süreç işleyeceğini açıklayan Aydın, "Anayasaya göre seçimlerin yenilenmesi kararını TBMM veya Cumhurbaşkanı verebilir. TBMM kararı için üye tam sayısının (600 üye) beşte üç (360 üye) çoğunluğu gerekir. İster TBMM, ister Cumhurbaşkanı kararı, hangisi olursa olsun seçimlerin yenilenmesin durumunda TBMM seçimi ile Cumhurbaşkanı seçimi aynı gün, birlikte yapılır" ifadesini kullandı.

Erdoğan için krizli tablo

"Bir kimsenin en fazla iki defa Cumhurbaşkanı seçilebilmesi sınırının tek istisnası, bir Cumhurbaşkanının ikinci döneminde (Mevcut örnekte Recep Tayyip Erdoğan) seçimlerin yenilenmesine Meclis tarafından karar verilmesi. Seçimlerin yenilenmesine Meclis karar verirse iki dönem Cumhurbaşkanlığı yapan bir kimse bir defa daha aday olabilir" vurgusunda bulunan Aydın, sözlerine şöyle devam etti:

"Seçimlerin yenilenmesi konusunda vurgulanması gereken husus, genel oy hakkı sahiplerinin, seçme hakkı olanların söz ve karar sahibi olamaması. Ancak son seçimlerde seçilenler (TBMM üyeleri ve Cumhurbaşkanı) söz ve karar sahibi ki bu genel oy hakkının gasbedilmesi anlamına gelir. Bunun karşılığı seçmenin seçtiğini geri çağırma hakkıdır. Türkiye bu hakkın yanından bile geçmiyor.

Erken seçim sözcükleri ile seçimlerin yenilenmesi arasında ilk bakışta ayrım olmadığı söylenebilir. Ancak içerik, yansıtma, etki yönünden birincisi mevcut Meclis içi siyasi partilerin, onların yönetim ve denetiminde oluşacak önceki ya da değişecek adayların devamı için seçimin erken yapılmasını çağrıştırırken, ikincisi hem Meclis içi siyasi patiler hem de TBMM üyeleri yönünden ve de Cumhurbaşkanı yönünden farklı siyasi partiler ve adayları, Mecliste olmayanları çağrıştırır. Birincisi sorgulamadan devamı, ikincisi sorgulamayı, çözüm arayışlarını, değişimi işaret eder. Birincisi seçme hakkını, genel oy hakkını gölgelerken ikincisi düşündürür, ayağa kaldırır. Birincisi farklı siyasi düşünceleri, düzen içini analizi baskılayarak “aman kurtulalım” yüzeyselliğiyle kabulcülüğü dayatırken  ikincisi gerçekçi analiz ve siyasetin önünü açar."

Kritik tarih 6 Nisan

Seçimlerin yenilenmesi tartışmalarında güncel bir konunun da 6 Nisan 2023 tarihi olduğuna değinen Aydın, tabloya dair şunları dile getirdi:

"Bilindiği gibi AKP’nin 'Milletvekili Seçimi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi' 31 Mart 2022’de kabul edilerek yasalaştı. Bu yasa 6 Nisan 2022 günü Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe girdi, 6 Nisan 2023’de uygulanacak.  Bu tarihten önce yenileme kararıyla seçim yapılması durumunda 2018 seçimlerinde uygulanan kurallar geçerli olacak.

Anayasaya göre seçim kanunlarında yapılan değişiklikler, yürürlüğe girdiği tarihten itibaren bir yıl içinde yapılacak seçimlerde uygulanmaz. Bunun anlamı seçim sürecine girildiğinde kural değiştirilmemesi. Seçme ve seçilme hakkı olanların belirsiz, öngöremedikleri bir süreç ve kurallar oyununa getirilmemesi.

Kritik iki değişiklik önemli. Biri %10 seçim barajının %7’ye düşürülmesi. İkincisi de ittifak oylarında, ittifakın aldığı oy toplamı ülke barajını geçtiği takdirde, seçim çevrelerindeki milletvekili hesabı ve dağılımı, ittifak içinde yer alan her bir partinin o seçim çevresinde almış olduğu oy sayısı dikkate alınarak yapılacak. Özetle 2018’de uygulanan “artık oy” konusu kapatılıyor, “artık oy”un ittifak içi partilere dağılımından vazgeçiliyor. Bu durum büyük siyasi partilere yarayacak. Bir yandan da ittifak hesabı yapan küçük partiler büyük partilerin listelerinde adaylık için yer arayacak, pazarlıklara girişilecek.

'CHP AKP’ye karşı bir koz kullanma amacında'

İttifak oylarını AKP getirmişti, şimdi geri alıyor. AKP nasıl Meclis çoğunluğunu alabilirim, karşımdaki ittifakları nasıl alt edebilirim hesabında. HDP’yi kapatma ya da kapatmama da bu hesabın bir parçası. Hukukla çıkara göre sıklıkla oynamak hukuk değil hukuksuzluk aslında.

CHP 6 Nisandan önce seçimlerin yenilenmesine sıcak bakarız, sonrasına bakmayız yaklaşımıyla AKP’ye karşı bir koz kullanma amacında. Bir taşla iki kuş örneği, seçimlerin yenilenmesi kararı 6 Nisandan önce TBMM’ye aldırılırsa, RTE’nin üçüncü kez adaylık tartışması kapatılacak ama eski yasa, ittifak yasası uygulanacak. 6 Nisandan sonra karar alınırsa RTE adaylığı tartışmalı duruma gelecek ama yeni yasa uygulanacak. RTE adaylık tartışması Anayasaya göre abes. Düzen içi siyasetin hukukla ilişkisinin çıkar hesaplarıyla nasıl yürütüldüğünü bir kez daha görüyoruz.

'Sandığa hapsetme kurnazlığı siyasetsizliği halka dayatıyor'

Bu tür tartışmaların, atışmaların, polemiklerin, kayıkçı kavgalarının ne emekçilerle, ne halkın kendi kendisini yönetmesiyle ne de genel oy hakkıyla ilgisi var. Egemen sermaye sınıfının ve siyasal temsilcilerinin, yanlarına milliyetçiliği, dinselliği, tarikat ve cemaatleri alarak, hukuku ve yargıyı, devlet gücünü istedikleri gibi kullanarak ortaklıkları sürüyor. Bir yandan pazarlık içindeler diğer yandan düzen içi muhalefet aracılığıyla emekçileri  kandırma, sömürü gerçeğini, yoksulluğu unutturma peşindeler. Siyaseti seçimden seçime anımsatma, sandığa hapsetme kurnazlığı hem siyasetsizliği halka dayatıyor hem de direnişi ve sınıfsal savaşımı kırmayı amaçlıyor.

Kendi deyişlerini emekçiler için kullanırsak “bu seçimler son kavşak”. Bu kavşakta emekçiler genel oy hakkının gerçek anlamını, hak savaşımlarının özünü, sınıfsız ve sömürüsüz yaşam için nasıl örgütlenip savaşım verileceğini gösterecekler. “Biz varız, işçi sınıfı var, kirli pazarlıklara ve yağma düzenine tutsak değiliz” diyecekler.