İstanbul 1 Mayıs Platformu adına yapılan basın açıklamasında, salgın koşullarına rağmen 1 Mayıs’ta mücadelenin yükseltileceği ifade edildi. Koronavirüs nedeniyle yaşamını yitiren sağlık emekçileri ve 1 Mayıs 1977'de yaşamını yitirenler anılarak saygı duruşu yapıldı.
KESK ve Sağlık Emekçileri Sendikası'nın da aralarında bulunduğu birçok sendika ve örgüt tarafından gerçekleştiren basın açıklamasında, "1 Mayıs’ı her yerde fabrikalarda, evlerde, hastanelerde kutlayacağız” denildi.
İstanbul 1 Mayıs Platformunun yaptığı açıklama şöyle:
Tüm dünyaya yayılan koronavirüs salgını kapitalist sömürü ve yağma düzenini tüm çıplaklığı ile gözler önüne serdi.
Tüm dünyada, işçi-emekçilerin, halkların sömürü, yağma ve baskılara karşı büyük ve yaygın tepki ve protestoları ile sarsıldığı, kapitalizmin dünya çapında derin bir ekonomik kriz içinde olduğu, işçi-emekçilere, halklara, insanlığa hiçbir gelecek sunamadığı bir dönemde salgınla yüz yüze kaldık.
Birkaç istisna haricinde tüm kapitalist devletlerin, açık ya da gizli ‘sürü bağışıklığı’ diye tarif ettikleri, ‘ölen ölür, kalan sağlar çalışmaya devam eder’ mantığı ile insanlık dışı tutumlar aldığı gördük, görüyoruz.
İşçi sınıfının birlik, mücadele ve dayanışma günü’nde başta çalışmak zorunda bırakıldığımız işyerleri olmak üzere, bulunduğumuz her yerde, meydanda, mahallede, sokakta, balkonda, 1 Mayıs’ta taleplerimizi güçlü bir şekilde seslendirmeye çağırıyoruz.
- Tüm kaynaklar halk sağlığı için seferber edilmelidir.
- İşten çıkartmalar, ücretsiz izinler yasaklanmalı, tüm çalışanlar ücretli izine çıkarılmalıdır.
- Çalışmanın zorunlu olduğu sektörlerde, işçilerin salgına karşı korunması için hekimler ve işçilerin denetiminde önlemler alınmalıdır.
- Salgın süresince tüm faturalar devlet tarafında karşılanmalıdır.
- Kayıt dışı çalışan ve şu anda hiçbir geliri olmayan, ücretsiz izine ayrılan işçi-emekçiler, yoksul halka en az asgari ücret tutarında doğrudan gelir desteği sağlanmalıdır.
- Tüm hastaneler kamulaştırılmalıdır.
- Salgına karşı toplumun korunması için gerekli kaynak, sermaye sınıfı ve rantiyeye konacak servet vergisi ile karşılanmalıdır. Bu kaynağın kullanımı toplumun denetimine açık olarak organize edilmelidir.
- ‘İnfaz Yasası’ndaki ayrımcılık, devam eden kayyum politikaları ve belediyelerin çalışmalarının engellenmesi üzerinden sürdürülen siyasi baskılar son bulmalıdır.