Şirket kurtarma operasyonunda Varlık Fonu'na acil görev

'Para bulmakta şimdi daha da zorlanacaklar. Ama krizi bahane ederek diledikleri her türlü olumsuzluğa haklılık kazandırabileceklerini unutmayalım.'

Kadir Sev

Önceki gün Plan ve Bütçe Komisyonunda kabul edilen torba yasa teklifinin 13’üncü maddesiyle öngörülen düzenleme, Varlık Fonunun şirket kurtarma operasyonunda aktif olarak görevlendirilmesi anlamı taşıyor.

Ancak şunu hemen vurgulayalım: teklifte Varlık Fonu şirketlere ortak olur diye bir kural getirilmiyor; buna gerek de yok. Portföyündeki şirketlerin çoğu Anonim Şirket statüsündeki KİT ya da İDT’lerden oluşuyor. Bunlar istedikleri şirketlere zaten ortak olabiliyor.

Getirilmek istenen düzenlemede iki amaç dikkat çekiyor. Varlık Fonu yöneticileri, yanlış kararlarından ötürü ortak olunan şirketlere zarar verirlerse sorumlu tutulamayacaklar; ortak olunan şirketler Varlık Fonundakilerin yararlandığı haklardan yararlandırılacak.

Yasa teklifinde, Varlık fonunun 6102 sayılı Türk Ticaret Yasasının 202’nci maddesi ile 6362 sayılı Sermaye Piyasası Yasasının 23 ve 27’nci maddelerinden bağışık tutulması öngörülüyor.

Türk Ticaret Yasasının 202’nci maddesinde hâkim şirketin hâkimiyetini kötüye kullanmasının sonuçlarına ilişkin kurallar yer alıyor.

6362 sayılı yasanın 23’üncü maddesinde ortaklıkların önemli nitelikte sayılan, birleşme; bölünme; yatırım kararlarının değişmesine yol açacak ortaklık yapısına ilişkin önemli işlemlerinde Sermaye Piyasası Kurulunun ilke ve kural belirleme yetkisi ve itirazların sonuçlandırılmasının kuralları düzenleniyor. 27’nci maddesinde ise Kurulun, azınlıkta kalan ortakların çıkarılmasına ilişkin kurallar yer alıyor. Bunları şöyle Türkçeleştirebiliriz; Varlık Fonu ve şirketleri SPK denetiminden bağışık tutulacak. 

Kimler yararlandırılacak?

Ekonomik kriz bütün sektörlerde yıkıma yol açtı. Ancak AKP’nin bugüne kadarki tavırlarını dikkate alırsak enerji, telekomünikasyon ve altyapı sektörüne ağırlık verileceği düşünülebilir.

Şirketlere yıllardır ortak olma yöntemiyle kaynak aktarılıyor

Şirketleri kurtarmak için kaynak aktarma konusu koronavirüs kriziyle kamuoyunun gündemine girdi ama bu yöntem yıllardır uygulanıyor. Devlet, istediği şirkete, yönetimlerinde söz sahibi olamayacak oranlarda ortak olup kaynak aktarıyor.

İki örnek vereyim:

TCDD, Hyundai Eurotem; Sivas Travers İmalat Sanayi ve Ticaret A.Ş (SİTAŞ) ile Voestalpine Kardemir Demiryolu Sistemleri Sanayi ve Ticaret A.Ş. (VADEMSAŞ) şirketlerinin herbirinde %15 payı var. İZBAN ve Raylı Sistemler Mühendislik Müşavirlik A.Ş’deki payı (RAYSİMAŞ) %50.

EÜAŞ, Kiler grubunun bir şirketi olan NUR-TEK Elektrik Üretim A.Ş’nin ve Birecik Baraj ve Hidroelektrik Santralı Tesis ve İşletme A.Ş.’nin %30 ortağı. SOY-TEK Elektrik Santralı Tesis İşletme ve Ticaret A.Ş’de %15; Soma Organize Sanayi Bölgesinde ise %20 payı var.

Geçtiğimiz yıl işin içine Hazineyi de katmışlardı

7 Ağustos 2019 tarihinde, salgın yoktu ama 43 sayılı CBK ile Hazineyi de böyle bir operasyonun içine katacak bir düzenleme getirdiler. 1 Sayılı Cumhurbaşkanlığı Teşkilatı Hakkındaki Kararnamenin 217’nci maddesine; “ve Hazinenin Cumhurbaşkanı kararı ile yurtiçindeki ya da yurtdışındaki şirketlere iştirak etmesini sağlamak” biçiminde bir kural eklediler.

14 Ağustos’da soL Haber’de; “ortak olacak parayı nereden bulacaklar?” başlıklı bir yazı yazmıştım. Yazımda; bütçede para yok, taşınmaz vereceklerdir diye bir kestirimde bulunmuştum.

Para bulmakta şimdi daha da zorlanacaklar. Ama krizi bahane ederek diledikleri her türlü olumsuzluğa haklılık kazandırabileceklerini unutmayalım.