Şirketlere ortak olacak parayı nereden bulacaklar?

Cumhurbaşkanı, 7 Ağustos 2019 günlü Resmi Gazete'de yayımlanan 43 sayılı CBK ile kendisine Hazine’nin yurtiçinde ya da yurtdışındaki şirketlere ortak olmasına karar verme yetkisi verdi ve gereken işlemleri yapmak üzere Hazine ve Maliye Bakanlığını görevlendirdi.

Basında, şirket kurtarma operasyonuna hazırlık yapıldığı yorumları görüyoruz.

Sayın Oğuz Oyan’ın dünkü yazısını okumuşsunuzdur. Konuyu bütüncül bir yaklaşımla ele aldığı yazısında amacın bununla sınırlı kalmayacağını vurguluyor ve sermayeyi hizaya getirmek; yandaşlara ve KÖİ yatırımlarına örtülü kaynak transfer etmek; yabancı şirketlere yurt içinde yatırım yapmalarını özendirmek gibi daha geniş bir çerçevesi olabileceğine dikkat çekiyordu.

Ben de bu yazıda; “parayı nereden bulacaklar?” sorusuna yanıt arayacağım.

NAKİT VEREMEZLER

Bütçe, Merkez Bankası ve İşsizlik Fonundan aktarılan paralara rağmen ilk 6 ayda 80 milyar lira açık verdi. Düzelme emareleri de ufukta görülmüyor. Bundan sonra Merkez Bankası’na da başvuramazlar. İşsizlik Fonu ise zaten DİBS aracılığıyla bütçenin finansmanına tahsis edilmiş durumda.

Kısacası bütçede para yok.

Sorun yalnızca para da değil: bütçe sınıflandırmasında “özel şirketlerin sermayesine iştirak” ya da benzeri bir kod yer almıyor. Bütçe rahat bile olsa 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Yasası değiştirilip, Bütçe Yasalarına yansıtılmazsa bütçeden bir kuruş verilemez.

KAMU TAŞINMAZI VERECEKLERDİR

Nakit veremeyeceklerini bile bile böyle bir düzenleme yaptıklarına göre büyük bir olasılıkla kamu taşınmazı vermeyi düşünüyorlardır. Bilinçli bir tavır: Bu yöntem, tarafların çok işine gelir. Kamu taşınmazlarına doğru/yanlış bir rayiç belirlenip şirkete devredilir. Böylelikle hem ülkeyi yöneten kadrolar hem devletin sermayesine katıldığı şirketler, ihale gibi can sıkıcı işlerle uğraştırılmadan topraklar el değiştirmiş olur. Yeni sahipleri artık satar mı, kullanır mı? Kendileri bilir.

YILLARCA HAZIRLANDILAR

Kamu mali yönetiminin düzenlendiği 5018 sayılı yasada kamu mallarının rayiç değerlerinin belirlenmesi ve mali tablolarda yer alması öngörülmüş ve bunun için bir süre verilmişti. Maliye Bakanlığı süresinde bitiremedi. Gecikilmiş olması Sayıştay raporlarında yıllarca eleştirildi. Basın da AKP eleştiriliyor diye konunun üzerine atladı; “Devlet, malının fiyatını bilmiyor…” gibi başlıklar atıldı. Devletin böyle bir bilgiye neden gereksinme duyacağını sorgulayan olmadı.

Kimse farkında değildi ama kamu taşınmazlarını hızlı bir biçimde elden çıkarmak için üzerine dört koldan çullanacakları bir ortam oluşturmaya çalışıyorlardı.

Sayıştay raporlarında artık eleştirilmediğine göre “taşınmazların fiyatlandırılması” işi bitmiş olmalı. Hemen belirtelim; sistem, ürünlerini vermeye başladı bile. Kamu taşınmazları artık yalnızca satılarak değil, hizmet karşılığında para yerine verilerek de elden çıkarılıyor.

Okul yapılmasında epeyce yol adılar. Son 1,5 yıl içinde yaklaşık 1 milyar lira tutarındaki kamu taşınmazı bu yöntemle elden çıkarıldı.

Bir yere 20 milyon lira maliyetinde okul mu yapılacak? Hemen taşınmaz portföyünü açıyorlar, 20 milyon liranın az üzerinde birkaç arsadan oluşan bir demet hazırlayıp ihaleyi kazanana vereceklerini bildiriyorlar. Öylesine ilkesizler ki; diyelim Samsun’da okul yapılacak, arsalardan biri ya da birkaçı İstanbul’da olabiliyor. Kurguladıkları bu garip şeyi “takas” olarak adlandırıyorlar ve ihale bile sayılmayan pazarlık yöntemiyle işi istediklerine veriyorlar. Takas kapsamında değerlendirdikleri için de yapım işleri şartnamelerinde öngörülen kurallara uyulması koşulu aranamıyor ve iş denetlenemiyor.

Bu yöntemi çok sevdiler şimdi yaygınlaştırıyorlar. Devleti yöneten kadrolar, şirket sahiplerine beğendikleri arsaları verip sermayelerine ortak olacaklar.

ÖZEL ŞİRKETLERE DEVLET ZATEN ORTAK OLABİLİYOR

Anonim şirket statüsünde olan KİT’lerle İDT’ler, özel sektör şirketlerine ortak olabiliyorlar. Hangisine baksanız %15-30-50 arasında değişen paylarla uğraşı alanlarında faaliyet yürüten birden çok sayıda ortaklıkları olduğu görülüyor.

İki örnek verelim:

TCDD %15 oranındaki paylarla demiryolu araçlarının üretimi, pazarlaması ve satış sonrası hizmetler yürüten Hyundai Eurotem; Sivas Travers İmalat Sanayi ve Ticaret A.Ş. (SİTAŞ) ile Voestalpine Kardemir Demiryolu Sistemleri Sanayi ve Ticaret A.Ş. (VADEMSAŞ) ortağı. Bunun yanısıra İZBAN ve Raylı Sistemler Mühendislik Müşavirlik A.Ş’de (RAYSİMAŞ) %50 paya sahip.

EÜAŞ, Kiler grubunun bir şirketi olan NUR-TEK Elektrik Üretim A.Ş’nin ve Birecik Baraj ve Hidroelektrik Santralı Tesis ve İşletme A.Ş.’nin %30 ortağı. SOY-TEK Elektrik Santralı Tesis İşletme ve Ticaret A.Ş’de %15; Soma Organize Sanayi Bölgesinde ise %20 payı var.

KİT’lerin şirketlere ortak olmasını destekleyeceğiz deseler kendilerini daha kolay savunabilirlerdi. Hiç olmazsa KİT’lerin uğraşı alanındaki şirketlere ortak olacakları için yadırganmazdı.

Bunu yapmadılar çünkü onların da parası yok, taşınmazlarının çoğu da satıldı bitti.