KİTAP | Hayatımın rolü

'Hayatımın Rolü' herkesin başına gelebilecek bir olaydan gerçek dostluklarla, dayanışmayla çıkışın, umudun yüceltilişinin hikâyesi. 

Nişan Mesut Oyardı

12 yaşında bir çocuksanız yasaları sorgulamanız gerekmez. Uymanız gereken bazı kurallar vardır ve uymasanız bile en fazla küçük bir azar işitirsiniz. Yasalarla işiniz ancak başınıza gelen kötü olaylar yüzünden olur. Tıpkı annesi işsiz kaldığı için taksitlerini ödeyemedikleri evlerinden atılan Olivia gibi:

“Ülkemizde pek çok adaletsizlik var. En kötüsü de; yasaların, her şeyimizi ödediğimiz, zengin bankalara arka çıkarken, tam aksine, bizim gibi parasız pulsuz ve hiçbir şeysiz vatandaşlara sırt çevirmesi.”

Olivia’nın ünlü bir oyuncu olan annesinin işleri bir anda yolunda gitmemeye başlar ve işsiz kalır. Önce gösterişli reklamlarla pazarlanan evin taksitleri ödenemez hale gelir. Ardından özel okul taksitleri ile faturalar karşılanamaz ve son olarak gıda alışverişi yapılamaz olur. 2008 ekonomik krizi günleridir ve Olivia’nın ailesi yalnız değildir. Milyonlarca aile gösterişli reklamlara kanıp bankalara borçlanmış, ardından evsiz kalmışlardır.

Gösterişli dünyanın yaldızları dökülürken hiç beklenmedik bir anda farklı bir ses yükselmeye başlar. Dayanışmanın sesidir bu. Olivia ve ailesinin evlerinden atılacağını öğrenen başka “evlerinden atılmışlar” soluğu ailenin kapısının önünde alırlar. Ailenin yaşadığı trajedi onlar için fazlasıyla tanıdıktır, ne yapacaklarını bilirler.

Direnirler ellerinden geldiğince, karşılık beklemeden. Düzen ve bankalar ne kadar saldırganlaşırsa dayanışma o kadar güçlenir.

Kitapta annenin bunalıma girmesi sonucu Olivia’nın aldığı sorumluluklara, bu sorumluluklar nedeniyle erkenden büyümesine, tüm ailenin hayatına çekidüzen vermeye çalışmasına tanık oluruz. Küçük kardeşinin olan bitenlerden etkilenmemesi için bütün yaşananların gizlice çekilen bir film olduğuna, kendilerinin de özel seçilmiş oyuncular olduklarına inandırır kardeşini. Hayatın ona oynadığı oyunun içinde senaryosunu kendisi yazmaya kalkar.

Tanımadıkları “dostlarının” desteğiyle başka evden atılmışların doldurduğu “işgal evinde” kalacakları bir yer onlara da açılır. Olivia, internet yazışma grupları ya da sosyal medya fotoğrafları olmadan gerçek dostluklara kavuşacaktır burada. Tozla kaplı eve ilk girdiklerinde kapılarını içi yemek dolu bir tencereyle çalan Fatou Anne ve çocukları bu dostların başında gelir. Çünkü orada her bir insanın bir diğerine ihtiyacı vardır. Üstelik “sevginin” bir sınırı yoktur. Gambiya’dan göçüp gelmiş Fatou Anne, yanıtını beraberinde taşıyan basit bir soru sorar kendine:

“Neden sevgimi sadece kendi dört çocuğumla sınırlayayım ki? Sevgi hava gibidir, asla bitmez.”

Kitap, Doğu-Batı kültürlerini ve zengin-yoksul çevre karşılaştırmalarını hikâyenin içine bencillik, dayanışma, duygudaşlık, dostluk gibi kavramları sorgulatarak yerleştiriyor. Ailenin yaşadığı sıkıntılı süreci Olivia dışında yan karakterlerin; “Bana dokunmayan yılan bin yaşasın” diyen Komşu’nun, yakın arkadaşları ve dostları Judith’in, işgal evine yerleştiklerinde sevgisini sınırsızca sunan ve çocukların ikinci annesi olan Fatou Anne’nin ve annenin eski sevgilisi Santi’nin ağzından onların kendi değerlendirmeleri olarak aktarıyor ve okura derinlikli, alabildiğine gerçek bir atmosfer soluma şansı tanıyor.

Seçilen karakterler hayatlarımızda bir şekliyle varlar ve onların değerlendirmelerini okurken kime ne kadar değer verdiğimizi sorgulamadan durmak imkânsız.

Hayatımızın senaryosu öyle ya da böyle kendi ellerimizden geçiyor. İster yazılanı oynarız ister yazdığımızı. 

“Hayatımın Rolü” herkesin başına gelebilecek bir olaydan gerçek dostluklarla, dayanışmayla çıkışın, umudun yüceltilişinin hikâyesi.