Devlet işçilerin tazminatına çöktü: İşçilerin 60-70 bin lirası kesildi

Önce ‘emekliliğe teşvik’ adı altında işçileri emekliliğe zorladılar, sonra da emekliliğe teşvik tazminatlarından büyük kesinti yaptılar. Mahkemeler işçileri haklı buldu ancak devreye Danıştay girdi.

Ali Ufuk Arikan

Türkiye Petrolleri uzun yıllar kuruma emek veren işçileri "emekliliğe teşvik" adı altında emekli olmaya zorladı, söz konusu talebi kabul eden işçilerse önce vergi dairesi sonra da Gelir İdaresi Başkanlığı'nın darbesine maruz kaldı.

İşçilerin aldığı emekliliğe teşvik tazminatından "gelir vergisi" adı altında 60-70 bin liraya varan kesintiler yapıldı. Verilen hukuk mücadelesi sonrası mahkeme işçilerin haklı olduğuna karar verdi ancak tam da bu noktada hukuka siyasi bir müdahale geldi.

Bu müdahale sonrası işler daha da karıştı. İşçilerin devletten alması gereken 20 bin lirayı bulan alacakları ödenmezken, Danıştay'ın siyasi müdahalesi sonrası ödemeleri gereken 10 bin lira civarındaki para ise faiziyle isteniyor. İşçiler önce kendi alacaklarının ödenmesini isteyince verilen cevap ise oldukça dikkat çekici: Devlet alacağını alır, vereceğini ne zaman verir belli olmaz!

Emeklilik tazminatlarından 70 bin liralık kesinti

Yıllarca bu kurumlarda çalışan emekçiler, aldıkları emekliliğe teşvik tazminatlarından yapılan yüklü gelir vergisi kesintileriyle şok oldular. Kimi işçilere yapılan emekliliğe teşvik tazminat ödemelerinden yapılan kesinti miktarı 60-70 bin liralara kadar yükseldi.

Bu kararla hem söz konusu kurumlar kıdemli birçok kadroyu emekliliğe zorladı hem devlet emekliliğe zorlanan emekçilerin tazminatlarının önemli bir bölümüne el koymuş oldu.

Bu durum sonrası Türkiye Petrolleri’nde çalışan emekçiler bir hukuk mücadelesi başlattı.

'Davaya adeta siyasi bir müdahale gerçekleştirildi'

İşçilerin hukuk mücadelesini ve gelinen noktayı soL’a değerlendiren, Avukat Çisel Demirkan, “Türkiye Petrolleri bünyesinde çalışan kapsam dışı personelin büyük bir bölümüne kıdem ve ihbar sürelerinin yüksek olması nedeniyle emekliliğe teşvik adı altında bir tazminat sunarak işten ayrılmaları için baskı yapıldı. Bir bakıma buraya kadar her şey “seyrinde” ancak daha sonra işçilerin emekliliğe teşvik tazminatlarından ciddi gelir vergisi kesintileri yapıldı. Devlet, yaptığı hukuksuz kesintilerin iadesini yapmamak için işçinin emekliliğe teşvik tazminatlarının ihbar tazminatı niteliğinde olduğunu, bu gerekçe ile ücret niteliği taşıdığı gerekçesi ile iade taleplerimizi reddetti. Bu süreçte hukuk mücadelesi başlattık ve yapılan ödemenin ihbar tazminatı olmadığı, emekliliğe teşvik tazminatı olduğu dolayısıyla da ücret niteliği taşımadığı için vergi kesintisine tabi olmadığına karar verildi. Bizim bu hukuki süreci başarıyla noktalamamıza ve mahkemelerden haklılığımızı tescil etmemize rağmen davaya adeta siyasi bir müdahale gerçekleştirildi. Elde ettiğimiz bu karara dayanarak birçok benzer şartlarda işten ayrılmak zorunda kalan işçi yasal yollara başvurdu. Yapılan hukuki hatanın düzeltilmesi nedeniyle devlet elde ettiği geliri iade etmek zorunda kaldı. Tabii ki bu duruma müdahale etmeleri gecikmedi ve Danıştay'ın konuya ilişkin sonradan verdiği karar ile “58 haftalık emekliliğe teşvik tazminatın 18 haftalık kısmı ihbar süresi olduğu için ücret niteliğindedir ve vergi kesintisine tabidir” dendi.”

İşçinin cebinden devletin kasasına kaynak sağlanmış oldu

“Gelir vergisi kesintisi, ihbar tazminatı ücret niteliğindeki ödemelerden kesilir, kıdem tazminatı, dil tazminatı, emekliliğe teşvik tazminatı gibi ücret niteliği olmayanlardan bu kesinti yapılamaz, burada haksız ve hukuksuz bir kesinti yapıldı” diyen Demirkan, yaşanan bu kesintinin ardından işçilerin Türkiye Petrolleri’yle görüştüğünü ancak kurumun vergi dairesini muhattap olarak gösterdiğini ifade etti.

'Burada bu yönüyle bir ihbar tazminatından söz etmek mümkün değil'

Vergi dairelerinin ise topu Gelir İdaresi Başkanlığı’na attığına işaret eden Demirkan, sonrasında yaşanan süreci şöyle özetledi:

“Sadece benim görüştüğüm, bu süreçte hukuksuz ve haksız kesintiye maruz kalan 400 işçi var. Bu işçiler Ankara, Edirne ve Batman’da, bunun dışında başka yerlerde de benzer kapsamda olan işçiler var. Bu kurumlar dışında da buna benzer kesintilere maruz kalan emekçiler var. Burada işçi başına 60-70 bin liralık kesintilerden söz ediyoruz. 58 ve 34 hafta arasında kesinti yapılan işçi de var, farklı haftalarda kesintilerin yaşandığı işçiler de var.

Türkiye Petrolleri’nin toplu iş sözleşmesindeki, ihbar düzenlemesi nedeniyle TPAO çalışanlarına 18 hafta ihbar süresi veriliyor.

Ancak ihbar süresi iş akdine son verilen işçinin süreçte mağdur olmaması, yeni bir iş araması için verilen süre diyebiliriz. Bu sürede de işçiye yaşamını sürdürmesi için bir tazminat ödemesi yapılır. Ancak burada TPAO çalışanlarına emekliliğe teşvik adı altında işten çıkardılar. Burada bu yönüyle bir ihbar tazminatından söz etmek mümkün değil.

Onlarca işçi haklarını kazandı ama...

Biz buna dayanarak Gelir İdaresi Başkanlığı’na vergi kesintilerinin iptali için başvuruda bulunduk ama taleplerimiz reddedildi. Bunun üzerine vergi mahkemelerine dava açarak yargı süreci başlatmak zorunda kaldık.

Dosyalarımız incelendi, ilk derece mahkemesi ve bölge idare mahkemesi de, bu 58 haftanın, 18 hafta da dahil olmak üzere tamamının emekliliğe teşvik tazminatı olduğunu, buradan gelir vergisi kesintisi yapılamayacağını söyledi.

Bu sonuç bölge idare mahkemesinin kararı sonrası kesinleşti. Biz de elde ettiğimiz bu karar ile yeni davalar açtık ve bizim bu kararımıza dayanarak, farklı kurumlarda benzer kesintilere maruz kalan işçiler de bu kararı emsal göstererek davalar açtı.

Bu süreçte onlarca dosyada işçiler haklarını kazandı.

Ancak tam da bu sırada Danıştay çok siyasi bir karar aldı, “bunlar ihbar tazminatıdır, kesintiye açıktır” dedi.

Bu süreçte söz konusu emekliliğe teşvik tazminatının hukuki uyuşmazlığının netlik kazanması adına kamu denetçiliği kurumuna bir başvuruda bulunduk. Bunun üzerine Kamu Denetçiliği, 58 haftanın 40 haftasının kesin olarak emekliliğe teşvik tazminatı olduğu, 18 haftanın ise mahkemenin takdiri olduğu yönünde bir karar verdi. Bu karar nedeniyle 40 haftaya dokunamadılar ancak 18 hafta için “ihbar tazminatı ve kesinti yapılabilir” kararı çıkardılar.

Bölge idare mahkemesi çok doğru bir tespit yaparak “burada ihbar niteliği yok, ödeme şekli ve niteliği itibariyle tazminattır, buradan kesinti yapılamaz” demişti.

Danıştay siyasi bir kararla bunu aksi bir yöne çevirmiş oldu.”

'Bu gerçekten siyasi bir karar'

Davanın 2019’da açıldığını, 2021’e geldiklerinde kapanan birçok dosya olduğunu belirten Demirkan, şimdi temmuz ayı itibariyle Danıştay kararının gerekçe gösterilerek 18 hafta ret kararlarının gelmeye başladığını dile getirdi.

Demirkan, “Danıştay’ın burada işçilerin ikale sözleşmelerinden kesinti yapılabilmesi için direttiği madde tamamen işçinin hakkına saldırı içeren bir madde. TPAO Kapsam Dışı olarak adlandırılan işçilerin, zaten memur kapsamında değerlendirmeyip, haklarında ciddi kısıtlamaları gidiyorlar ve ‘memur değil’ diyorlar, güç bela belirli bir işçi kanununa dahil etmek zorunda kaldılar. O da uzun ve zor bir hukuk mücadelenin sonucunda elde edilmiş bir hak. Şimdi bu insanları emekliliğe teşvik diye emekli ediyorsun, bu sefer de diyorsun ki ‘bu ihbar tazminatı, ben gelir vergisi kesintisi yaparım.’ Bu gerçekten siyasi bir karar” dedi.

'18 hafta iadesi 10-20 bin arasında kesinti anlamına geliyor, bir de faiziyle istiyorlar'

“Burada şöyle bir durum var, eğer 18 hafta ihbar tazminatıysa işçinin, ihbar süresi içinde günde 2 saat iş arama izni vadır. Oysa ki TPAO'dan ayrılan bu işçiler 18 haftalık ihbar süresinde çalıştırılmadılar. İkale sözleşmeleri ile hızlıca işten çıkarıldılar. 18 hafta ihbar süresi ise işçilere iş arama izinleri verilmeli verilmez ise bunun hukuki karşılığı olan hak işçiye teslim edilmelidir” diyen Demirkan, işçilerin yaşadığı bir diğer soruna işaret etti.

“Bu 18 hafta iadesi 10-20 bin arasında kesinti anlamına geliyor, bu yeniden bir hak kaybı anlamına geliyor. İşçinin cebinden devletin kasasına bir ödenek sağlanıyor.” diyen Demirkan, şöyle konuştu:

“Bir de faiziyle istiyorlar. Burada dikkat çekici bir şey daha var, işçilerin kazanılan davalardan kaynaklı olarak teslim almadıkları alacakları mevcut. Dosya kapsamındaki mahkemece takdir edilen ana parayı ödediler, ancak bir kısım faiz alacakları hâlâ yapılmadı. Nedeni olarak da ödenek kesintilerini gösterdiler. Bir senedir faiz ödemesi beklenmekte. 18 haftalık ödemenin iadesi istenen dosyalarda, faiz alacaklarını teslim alınmayan dosyalar var. Bu insanlardan Danıştay kararı sonrası 15-20 bin lira arası bir rakam geri isteniyor ama iade alınacak miktar bundan daha fazla. Kısacası işçinin devletten alacağı var ama devlet borcunu istiyor. Bu süreçte vergi dairesi ve ilgili birçok kurum ile görüştük, işçilerin alacaklarının bir senedir tam olarak ödenmediğini söyledik.

'Devlet alacağını alır, vereceğini ne zaman verir belli olmaz'

Şimdi bir de 15-20 bin istiyorsunuz, bu insanlar emekli, bu paranın iadesi zora sokar, çözüm için usul, yöntem var mı diye uzlaşmaya ve işçilerin daha fazla mağdur olmaması için ortak bir çözüm talebinde bulunduk. Maalesef ki yapılan görüşmelerden, hep aynı cevapla döndük. Kiminle görüşsek ya da görüş alsak ‘devlet alacağını alır, vereceğini ne zaman verir belli olmaz.’ dedi.

İnsanlar doğal olarak bu parayı vergi borcu olarak taksitlendirdi, bir de vade farkı ödeyecekler şimdi.

Danıştay kararına karşı üst kurula ve AYM’ye başvuru yaptık. Kısacası devlet zamanında yaptığı kesintilerin iadesini yapmamak için işçinin tazminatını “ihbar” diyerek kesmeye çalışıyor, kesilen rakamlar düşük değil, yüzde 35’lerde vergi kesintisi yapıldı bu insanlardan. Bu karar işçilerin karşısında, açık bir siyasi karar olarak kayıtlara geçmiş durumda.