Salgında da öncesinde de hep daha çok sömürülenler outsource çalışanlar

Outsource yani Türkçeleşmiş hali ile “Dış Kaynak” kavramı 1990'lı yıllarla birlikte piyasada bir iş modeli olarak yerini aldı. Amaç tabii ki daha ucuz iş gücü oluşturmaktı. Her sektörde farklılık gösterebilen dış kaynak kullanımı, yazılım sektöründeki sömürüsünü “danışmanlık firmaları” adı ile yapmaya başladı.

Müslüm Akyürek

Yazılım sektöründe dış kaynak kullanımı genelde bankalar, e-ticaret firmaları ve otomotiv sektöründe bulunan firmalar üzerinden ilerlemektedir. Bu firmalar yazılım ekiplerini inhouse ve outsource olarak iki sınıfa ayırıyorlar. Inhouse çalışanlar firmanın kendi bordrosuna bağlı yani kendi bünyesinde barındırdıkları çalışanları, Outsource çalışanlar ise girişte belirttiğimiz danışmanlık firmalarından gelen dış kaynak çalışanlardan oluşmaktadır.

Yazılım sektöründe çalışan dış kaynak çalışanların gittikleri firmalara ve bağlı bulundukları danışmanlık firmalarına göre çalışma şartları ve hakları değişmektedir. Bir firma dış kaynak kullanımına karar verdiğinde bunu tek bir danışmanlık firmasından değil birden fazla firmadan sağlıyor. Her danışmanlık firmasının da kendine has kuralları ve hakları oluyor. A firması sadece fazla mesai ücretlerini veriyor, B firması sadece yemek kartı ücretlerinde iyi, C firması ise A ve B ye göre biraz daha fazla ücret veriyor ama diğer hakları kötü gibi.  İş o kadar garipleşiyor ki aynı masada çalıştığın takım arkadaşınla hiçbir hakkın aynı olamıyor. Oysa dönüp baktığında 8 saatlik mesaisinin (genelde daha fazla çalışılıyor) ortalama 1.5 saatini yazılımcı kendisi için çalışıyor geriye kalan 6.5 saatini danışmanlık firması için çalışıyor. Üretimde aracı olan bu taşeron firmalarına yani danışmanlık firmalarına günde 6.5 saat çalışırken, asıl emeği sermayeye dönüştüren ve bizi dış kaynak olarak kullanan firmalar için ne kadar çalıştığımızı siz hayal edin.

Sadece maddi haklar veya yan haklar değil çoğu zaman çalışma koşullarında da farklılıklar olabiliyor. Bazı firmalarda dış kaynaklar ile kadrodaki çalışanlar aynı çalışma ortamında bile çalışamıyorlar. Dış kaynaklara ofisin veya binanın en ücra köşesinde bir yer ayarlanıyor. Bazılarında ise giyim kuralları farklı. Ofise girdiğiniz zaman kimin dış kaynak kimin kadrolu çalışan olduğunu anlamak için herhalde. Firmalar, kurallar, şartlar değişse de “bizde outsource(dış kaynak), inhouse(kadrolu çalışan) ayrımı yoktur” yalanı söylenir. İş pratiğe döküldüğünde B firmasındaki dış kaynak çalışan arkadaşlar mesai ücreti almıyorlarmış onlar mesaiye kalsın deniliyor. Yazılım emekçisi bu durumdan rahatsız olduğunu belirtir ise bu kez de başka bir yalan geliyor. Şimdilik seni burada biraz daha fazla sömürelim sonrasında kadroya alır, haklarını iyileştirir daha az sömürürüz deniliyor, tabi bunu daha tatlı bir dille söylüyorlar. Firmalar genelde bu yalanı kullanarak sömürüyü daha da artırıyor. Bu rekabeti o kadar “güzel” ayarlıyorlar ki bunun sonucunda yazılı olmayan bir kural bile oluşmuş. Dış kaynak çalışanlar dış kaynak çalışanlarla, kadrolu çalışanlar ise kadrolu çalışanlarla molaya ve yemeğe çıkabilir.

Genel olarak yazılım sektöründeki outsource sorunu üzerinde durduk ama bu sorunların bir yenisi de pandemi gündeminde ortaya çıktı. Uzaktan çalışma modeline geçilen bu süreçte artan mesaiye ve mobbinge rağmen “yeni projeler başlamayacak, var olan projeleri şimdilik durduruyoruz” denilerek birçok dış kaynak çalışanı kapının önüne konuluyor. Bazen sabahladığımız, stresten uyuyamadığımız projelerin teşekkürü için bizleri kapı önüne koyan bu düzene dur deme zamanı geldi. Bütün yazılım emekçilerini bu süreçte Patronların Ensesindeyiz Yazılım Emekçileri Dayanışma Ağı’nda örgütlenmeye mücadele etmeye ve bu düzeni değiştirmeye davet ediyoruz.