Doç. Dr. Nevzat Evrim Önal Cumhuriyeti anlattı: ‘1'incisi nasıl kurulduysa 3'üncüsü de öyle kurulacak’

Bağlar Semt Evi’nde Eskişehirlilerle bir araya gelen Doç. Dr. Nevzat Evrim Önal, Cumhuriyetin kuruluşunda ve yıkılışında sermayenin rolünü anlattı.

Haber Merkezi

Akademisyen, yazar Doç. Dr. Nevzat Evrim Önal, Bağlar Semt Evi’nde “Cumhuriyetin kuruluşunda ve yıkılışında sermayenin rolü” başlıklı söyleşide Eskişehirlilerle bir araya geldi. Bu konu, aynı zamanda Önal’ın Gelenek dergisinin son sayısında “Cumhuriyetin ölümü kimin çıkarınaydı?” başlıklı makalesinin de konusuydu.

Osmanlı İmparatorluğu’nun son yıllarından AKP’li yıllara kadar, 1923 Cumhuriyeti’nin ortadan kaldırılmasının ekonomi-politik arka planını işlediği kapsamlı söyleşide Önal’ın konuşmasında öne çıkan başlıklar şöyle:

‘Osmanlı’nın parçaları pazarlaştı’

Osmanlı’da iç pazarın gelişkin olmadığını ancak Osmanlı’nın parçalarının pazarlaşmış olduğunu vurgulayan Nevzat Evrim Önal,“İzmir’den içeri giren demir yolu çevresi İngiliz sömürgesi. Almanlar Bağdat demiryolunu inşa ediyorlar. Fransızlar Çukurova havzasındaki demiryolu hatlarını kontrol ediyorlar. Bu durum savaş bittikten sonra paylaşımın kimler arasında olacağını da gösteriyor” dedi.

Cumhuriyet Devrimi’nin en önemli kazanımlarından birinin TEKEL fabrikaları olduğunu belirten Önal, Duyun-u Umumiye’nin Osmanlı’daki rolüne de değindi. 

‘Taşra esnafı Anadolu’da kim mülksüzleştirilmişse onun malına çöktü’

Kemalistlerin Anadolu’daki Müslüman toprak sahibi eşrafla ilişkilendiğini söyleyen Önal, Kemalistlerin bir maddi zenginliğe yaslanmaları gerektiği için bu adımı attığını söyledi. Bu eşrafın Anadolu’da mülksüzleştirilenlerin malına çöktüğünü söyleyen Önal şunları kaydetti: “Taşra esnafı bütün bu süreçte Anadolu’da kim mülksüzleştirilmişse onun malına çöktü. Ermeniler tehcir edildi, Ermeni malına çöktüler. Rumlar mübadele edildi Rum malına çöktüler. Yıllar geçecek, 6-7 Eylül olacak, İstanbul Rum ve Yahudileri kaçacak onların malına çökecekler. Türkiye Müslüman burjuvazisinin tipik yöntemidir bu.”

Sözlerine Eskişehir’in Mihalıççık ilçesinde yetişen, bölgedeki Ermenilerin mallarına çökerek zenginleşen toprak ve un fabrikası sahibi Emin Sazak’ı örnek göstererek devam eden Önal, Sazak’ın toprak reformunun “Devletin 50 dönümü aşan topraklara el koyması” maddesinin tartışılması sırasında söylediği şu sözleri hatırlattı: “Ben köyde karısı öleni tekrar evlendiririm, öküzü ölene öküz alırım. Ama siz şimdi öyle bir prensip söylüyorsunuz ki bu toprak reformuyla ilgili, yarın öbür gün şehirdeki amele de sizin apartman dairenizin bir odasını ister.”

1950’lerin sonuna doğru gelinirken emperyalist sermayenin Türkiye’den ve Türkiye’deki kentli sanayi sermayesinin beklentilerinin üst üste düştüğünü ve Demokrat Parti’nin bu beklentilerin karşısında inatla “kır”ı kayırmaya devam ettiğini söyleyen Nevzat Evrim Önal, emperyalizmin Türkiye’den beklentisinin Arjantin benzeri bağımlı bir sanayi ülkesi olması olduğunu söyledi. 

Kamu teşebbüslerinin sermaye kâr etsin diye zarar ettirildiğini belirten Önal şunları söyledi: “Sümerbank zarar ediyordu ki Sümerbank’ın ucuza sattığı kumaşla Kiğılı, Halit Narin kâr etsin.” 

Nevzat Evrim Önal ayrıca Devlet Planlama Teşkilatı’nın burjuvaziye kaynak yaratma teşkilatı görevi gördüğünü vurguladı. 

‘NATO’ya girmekten ağır bağımsızlık kaybı var mı?’

Laiklik ve bağımsızlık gibi değerlerin Türkiye burjuvazisi açısından ayak bağı olduğunu ise şu sözlerle açıkladı Önal: “Laiklik denen şey Türkiye sermayesine daha 1970’lerde çoktan bir aya bağı olmuştu. Bağımsızlık Türkiye burjuvazisi açısından 1950’lerde ayak bağı haline geldi. NATO’ya girmekten ağır bağımsızlık kaybı var mı?”

24 Ocak kararlarını sonuna kadar uygulamak özelinde genel olarak Türkiye’de devletçiliğin sonunu getiren partinin AKP olduğunu belirten Önal, bağımsızlık ve laikliğin ortadan kaldıranın da AKP olduğunu söyledi ve devletçilik, laiklik ve bağımsızlık gibi değerlerin düzen partilerinde artık savunulmadığını belirtti. 

‘Birinci Cumhuriyet nasıl kurulduysa, üçüncüsü de öyle kurulacak’

Yeni bir cumhuriyet kurulması gerektiğini söyleyerek sunumunu sonlandıran Önal şunları kaydetti: “Birinci Cumhuriyet bütün çelişkileri ve bütün güzellikleriyle yıkıldı. Dolayısıyla gidip kurtaracağımız bir şey yok. Birinci nasıl kurulduysa, üçüncüsü de öyle kurulacak. Üçüncü diyorum çünkü ikincisi bir karşı-devrim süreciydi. Karşı-devrim için bir kitleye ihtiyaç yoktur ancak devrim için her zaman bir kitleye ihtiyaç vardır. Biz bunu peşindeyiz Türkiye Komünist Partisi olarak. Bunun peşinden gidebilmek için de Birinci Cumhuriyet’in değerlerini kıymetli bulan, bir yandan da olup biten konusunda aklı açık olan insanlarla bir araya gelmeye, yoldaş olmaya çalışıyoruz.”