8 Temmuz 2018’de Tekirdağ’ın Çorlu ilçesinde meydana gelen ve 7’si çocuk 25 kişinin yaşamını yitirdiği Çorlu Tren Katliamı'nda bugün 7. duruşma görüldü.
Çorlu'da görülecek duruşma öncesi yakınlarını kaybedenler bir video hazırladı. Katliamda videoda konuşan ve oğlu Oğuz Arda'yı kaybeden Mısra Öz, "972 gündür gerçek sorumlular yargılanmadı. Bunun yerine olayı takip eden bizler, gazeteciler ceza aldı. Gerçekler sorgulanamaz hale geldi. Adalet rayların altında kalmasın" dedi.
Bihter Bilgin'in annesi Zeliha Bilgin ise "Göstermelik sorgulama son bulsun, gerçek sorumlular yargılansın" diye konuştu.
Aileler duruşma öncesi toplanarak bir yürüyüş ve basın açıklaması gerçekleştirdi. Açıklamada "İhmal cinayettir. 3 yıldır iki yanlı bilirkişi raporunun ardında adaletsizce süren bir adalet savaşımız var" denildi.
'Mahkeme üst düzey görevlileri duruşmaya getirsin'
Duruşmayı takip eden gazeteci Mustafa Hoş, "7.duruşmada tefrik davası bilirkişi raporu da dosyaya eklendi. Bu rapor TCDD’nin 25 insanın ölümünde sorumlu olduğunu delillerle ortaya koyuyor. Rapor dava dosyasına girdiğine göre şimdi yapılması gereken TCDD yönetiminin davaya sanık olarak eklenmesi" dedi.
Yakınlarını kaybeden ailelerden söz alan Erkan Duman da duruşmada, "Trende eşimi kaybettim oğlum ağır yaralı kurtuldu. Cumartesi oğlumun doğum günüydü. Biz doğum günü kutlamak yerine mezarlığa annesine gitti. Artık dayanacak gücümüz yok. Mahkemeniz üst düzey görevlileri artık bu duruşmaya getirsin" diye konuştu.
Duruşma 7 Eylül'e ertelendi.
Ne olmuştu?
8 Temmuz 2018’de, Tekirdağ’ın Çorlu ilçesinde gerçekleşen kazada 7’si çocuk 25 kişinin yaşamını yitirmiş, 300’den fazla kişinin de yaralanmıştı.
Çorlu tren faciası davasında en son TCDD ve Ulaştırma Bakanlığı yetkililerinin yargılanması beklenirken, mahkemeye sunulan ek bilirkişi raporunda 'altyapı yeterli' iddiasında bulunulmuştu.
Faciayı araştıran gazeteci Mustafa Hoş 'yargı otoritesini bilinçli bir şekilde hedef almak' iddiasıyla 40 bin TL tazminata mahkum edilmişti.
soL'a yaptığı açıklamada Hoş, bilirkişi heyetinin ana raporu ile ek raporu arasında çelişki olduğunu ve üslup ve dil açısından da farklılıklar olduğunu belirtmişti.
