Erdoğan'ın 'Kürtaj cinayettir' açıklaması ne anlama geliyor?

Başbakan Erdoğan bugün katıldığı bir toplantıda “Kürtajı cinayet olarak görüyorum” dedi. Erdoğan’ın bu açıklaması sınırı kanunlarla belirlenmiş devlet adamlığı sorumluluğu ile bağdaşmazken, ülkenin Başbakanı yasal hakkını kullanan binlerce insanı da “katil” olmakla itham etmiş oldu.

Başbakan Erdoğan Uluslararası Nüfus ve Kalkınma Konferansı Eylem Programı'nın uygulanmasına ilişkin 5. Uluslararası Parlamenterler Konferansı kapanış oturumunda yaptığı konuşmada kendisini yasalardan üstün gördüğünü ispat edercesine, ülkede yasal olan “kürtaj” uygulaması hakkında skandal ifadeler kullandı. Erdoğan kürtajı cinayet olarak tanımlarken, sezeryanla doğumu da yanlış bulduğunu söyledi. Başbakan bu açıklamasıyla yasal hakkını kullanan binlerce vatandaşa katil imasında bulunmuş oldu.

Ancak bu Erdoğan’ın hedef gösterici ilk açıklaması da değil. Peki Erdoğan’ın bu açıklamaları ne anlama geliyor?

Bıktıran 3 çocuk söylemine devam etti
Erdoğan konuşmasında çocuk yetiştirmenin gerektirdiği özen, sorumluluk, mali yeterlilik gibi konulara, yoksulluk sınırının 3000 TL olduğu bir Türkiye’de milyonlarca insanın zar zor yaşamaya çalışmasına hiç değinmeden bilindik “ülke büyüyor, genç dinamik nüfus lazım” diyerek artık bıkkınlık veren aynı hamasi söylemine devam etti. Muhafazakar bakış açısının kadına biçtiği “ev kadını-analık” rolünde ısrarcı olduğu görülen Başbakan şunları kaydetti: "Türkiye olarak, çocuklar konusunda da büyük bir hassasiyet içindeyiz. Çocukları çok seviyorum. Ben ülkemde en az 3 çocuk istiyorum. Çünkü genç dinamik bir nüfusa ihtiyacımız olduğunu biliyorum ve bu çalışmayı sürdürüyoruz.”

Genelde “Ülke büyüyor” açıklamalarıyla beraber gelen Erdoğan “3 çocuk” söylemi, çocukların Başbakan için yetişecek iş gücü anlamına geldiğini açıkça gösteriyor.

“Kürtaj cinayettir”

Erdoğan konuşmasının devamında kürtaj uygulamasını cinayet olarak gördüğünü söyledi ve “kimsenin müsaade etme hakkı olmamalı” diyerek yasal hakkın kullanımının engellenmesini teşvik etti:

“Şunu da açıkça söylüyorum, sezaryenle ilgili doğumlara karşı olan bir başbakanım. Kürtajı bir cinayet olarak görüyorum. Buna kimsenin müsaade etme hakkı olmamalı. Ha anne karnında bir çocuğu öldürürsünüz ha doğduktan sonra öldürürsünüz. Hiçbir farkı yok. Buna karşı çok daha duyarlı olmaya mecburuz. Buna karşı el birliği içinde olmak zorundayız.”

Bu açıklamalar ne anlama geliyor?
Başbakan Erdoğan’ın bu açıklamalarını birkaç noktadan ele almak gerektiği görülüyor.

Birincisi bu açıklamaya göre Erdoğan’ın, bir devlet adamı olarak yasal sınırlar içinde hareket etmesi gerekirken aksine, yasaların serbest bıraktığı bir tıbbi uygulamayı kamu önünde kendi değer yargıları içerisinde değerlendirdiği, makamının sorumluluğunu hiçe sayarak adeta bir sultan gibi özel hayata tecavüz hakkını kendinde gördüğü, kişilerin özgür tercihlerine müdahalenin yolunu açacak “kimsenin müsaade etme hakkı olmamalı” diyerek adeta suç işlediği görülüyor.

Diğer bir nokta ise Erdoğan’ın daha önce de benzer açıklamalarda da yaptığı gibi kendisi gibi düşünmeyen kesimleri halkın gözünde, üstelik bir Başbakan olarak hedef haline getirmesi, üzerlerinde toplumsal baskı oluşturmaya çalışması. Erdoğan daha önce de alkol yasaklarının tartışıldığı günlerde “aksırıncaya tıksırıncaya kadar içmiyorlar mı?” diyerek saldırgan bir üslup kullanmıştı. Yaptığı son kürtaj açıklaması ile de yasal hakkını kullanan binlerce vatandaş, ülkenin Başbakan’ı tarafından “katil” olarak damgalanmış oldu.

Erdoğan'ın "Kürtajı bir cinayet olarak görüyorum. Buna kimsenin müsaade etme hakkı olmamalı." söylemi dikkatli okunduğunda ise bir sonraki adımın hükümet tarafından "kürtaj ile cinayet işlenmesinin" önüne geçileceğinin mi olduğu sorusu da akıllara geliyor.

(soL -Haber Merkezi)