Bu yönünü kimse konuşmadı: Torba yasayla basına sansür, islama hukuk

'Görüldüğü üzere teklifle yalnızca basın özgürlüğüne yeni bir kısıt getirilmiyor aynı zamanda İslami hukukun temellerine bir taş daha konulmuş oluyor.'

Kadir Sev

Meclis Başkanlığına 23 Mart 2022 Çarşamba günü AKP’li 85 milletvekilinin imzasıyla 39 maddelik torba yasa teklifi verildi. Teklifin 34’üncü maddesi “basına sansür” manşetleriyle haberleştirildi. Bu yorum doğru ama eksik! İslami finans sektörünün gelişmesine zarar verecek her türlü bilginin yayılmasını önlemek için çaba harcıyorlar. Önlemenin en etkili yollarından biri ise sansüre başvurmak.

Soyut kavramlardan yola çıkarak suç üretmeye çalışmışlar. Maddede şunlar yazıyor; “bir şirketin itibarını kırabilecek, şöhretine ya da servetine zarar verebilecek, bir davranışa kasten sebep olunamaz… isimleri belirtilmese bile şirketlerin güvenilirliği konusunda kamuoyunda tereddüde yol açacak veya şirketlere duyulan güveni sarsacak mali bünyelerinin olumsuz etkilenmesine neden olabilecek, asılsız haberler yayılamaz.” Maddede bu suçu işleyenlerin 3 yıla kadar hapisle yargılanması öngörülüyor.

“İsimleri belirtilmese bile” ne demek? Suçun sınırlarını kim nasıl çizecek? Ne yapılırsa şirketin itibarı, şöhreti, serveti, kasıtlı olarak zarara uğratılmış olur? AKP kadrolarından ya da yandaşlardan biri “asılsız haber yayıyor” diye sizi işaret edip suç duyurusunda bulunsa yandınız. Yargının durumunu hepimiz biliyoruz. Şirketin bilançosunu bir önceki yıl ile karşılaştırır, bu yıl işleri iyi gitmemiş diye bir yorum yapsanız, suç çıkaracak biri bulunur.

Diyelim ki bir finans şirketi, şöhretini, itibarını haksız yollarla edinmiş. Gazeteci, bunu doğrulayacak bilgiler edinmiş.  Yazmayacak mı? Haber yapmak için mahkeme kararları mı bekleyecek? Mahkemeye de başvuramaz: konunun tarafı olmadığı için reddedilir.

Aslına bakarsanız Teklifin 34’üncü maddesiyle getirilen bu suç yeni değil: 2005 yılında yürürlüğe giren 5411 sayılı Bankalar Yasasında da bankaların itibarını kırabilecek haberler yasaklanıyor. Yani şirketin itibar ve şöhretine zarar verme suçunun yaklaşık 17 yıllık bir geçmişi var.

İşin sansür kısmı kabaca böyle. Şimdi de kısaca İslami finans boyutuna değinelim:

Torba yasayla suçun kapsamını, “İslami finans sektörünü” koruyacak bir anlayışla genişletiyorlar.

Madde Ticaret Yasasında sayılan şirketlerin hepsini kapsamıyor. İslami finans sektöründe iş yapmak üzere 6361 sayılı Yasaya göre kurulan “Finansal kiralama”, “faktöring”, “Finansman ve Tasarruf Finansman” gibi adlarla kurulan şirketler korunuyor.

AKP, adım adım İslam hukukunu yerleştiriyor. Torba teklifin 34.maddesiyle İslami finans sektörünün geliştirilmesinin önündeki bir engel kaldırılmaya çalışılıyor. Finansal Kurumlar Birliğinin 2021 Üçüncü Çeyrek Raporunda, Finansman Şirketlerinin aktif büyüklüğünün 45 milyar lira; Finansal kiralama şirketlerinin aktif büyüklüğünün 64 milyar lira olduğu belirtiliyor. Bu kadarla yetinmek istemiyorlar. İslam’a uygunluk sözlerine aldanmayın, bu söylem işin fantezi yanı; Banka mevduatları, konut-taşıt gibi harcamaların finansmanına elverişli değil. Bankalar topladıkları kısa vadeli mevduatlarla, uzun vadeli krediler veremiyorlar. Sigorta sektörünü de bu nedenle geliştirmeye çalışıyorlar.

Finans sektörü, ister İslami gerek laik olsun, kapitalizmin / Emperyalizmin kalbi sayılıyor. Ancak bir o kadar da kırılgan bir yapısı var. Kelebeğin kanadının esintisi fırtınalara yol açabiliyor. İslami finans şirketlerinin geçmişlerinde lekeler var, pek temiz değiller. Faizsiz finans diye on binlerce vatandaş parasını birilerine kaptırdı. Tosuncuk vak’asını anımsayalım.

Sistemin gelişmesi için geçmişin unutturulması; aklanması; kurallara bağlanarak yeni olumsuzluklara yol açılmasının önlenmesi gerekiyor.

Bunu sağlamak üzere geçtiğimiz yıl Mart ayında 6361 sayılı Finans Yasası değiştirildi ve şirketlere ödenmiş sermayelerinin en az 100 milyon lira olması koşulu getirildi. O tarihte finans sektöründe 35 şirket vardı, ancak bu koşullara yalnızca bir tanesi uyabiliyordu. Yasayla 6 ay geçiş süreci tanındı, bu süre sonunda koşullara uyamayan 21 şirketin tasfiye çalışmaları sürüyor.

Torba Yasa teklifinin 33’üncü maddesinde parasını alamayanlar için de bir düzenleme getirdiler. Bu şirketlerin hemen hepsi “evim” takısı olan adlar taşıyor. Getirilen düzenlemenin ne denli etkili olabileceği bugünden kestirilemez. Ama beis yok, önceki örneklerde gördüğümüz üzere Devlet bir biçimde devreye girip alacaklıları kurtaracaktır.

Görüldüğü üzere teklifle yalnızca basın özgürlüğüne yeni bir kısıt getirilmiyor aynı zamanda İslami hukukun temellerine bir taş daha konulmuş oluyor.