Köyceğiz'de çalışmalar ne durumda: Sahada neler yaşanıyor, yangınlar neden sönmüyor?

Köyceğiz’in yanan noktalarından Çayırhisar’dayız. Bir yangın nasıl söndürülüyor ya da söndürülmeye çalışılıyor, tüm yükün omuzlarına yüklendiği gönüllülerle birlikte bunun izini sürmeye çalıştık

Ali Ufuk Arikan - Çayhisar

İki gün önce ‘tedbir amacıyla’ boşaltılan Köyceğiz’in Çayırhisar köyüne gitmek için yola çıkıyoruz, bölgeden bir gün önce gelen haberler hiç iyi değil. Milas, Bodrum, Marmaris ve Antalya’daki yangın bölgelerine nazaran haber almanın biraz daha zor olduğu bu bölgedeki durumu aktarmak için ilk olarak önceki gün boşaltılan Sazak’a sonra Sazak yolundan dönerken Çayırhisar girişine vardık. Bölgeye giriş jandarma tarafından kapatılırken, sivil araçların geçişine izin verilmiyor. Ancak görevli askerler, gönüllülerin kullandığı servislerle yangın bölgesine çıkabileceğimiz bilgisini iletti. Biz de bu yönlendirmenin ardından gönüllülerle birlikte servis aracıyla yangın bölgesine doğru hareket ettik.

‘Söndürdüğümüz yangın, biz gittikten sonra yeniden başlıyor’

Ağırlıklı olarak bölgede yaşayan yurttaşların oluşturduğu gönüllü ekibinde başka ilçelerden ve kentlerden gelen gönüllüler de yer alırken, soL Haber’den olduğumuzu duyan bir gönüllü, okurumuz da olduğunu belirterek tanık olduğu durumları aktardı.

Öğretmen olan ve tatilini yarıda bırakarak yangın söndürme çalışmalarına katılan yurttaş, “Önceki gün Yuvarlakçay tarafında yanan bölgedeki soğutma çalışmalarına katıldım. Ancak bölgede hiçbir yetkili yok. Kendi elimizden geleni yaptık ancak bu iş böyle değil, daha profesyonel olmalı, yetkililer olmalı. Onlar olmayınca söndürülen yangın biz oradan ayrıldıktan sonra en ufak rüzgarda yeniden harlanıyor ve bir anda büyüyor. Yani söndürdüğümüz yangın, biz gittikten sonra yeniden başlıyor” diyor.

Servis yola devam ederken gönüllüler nelere dikkat edilmesi gerektiğini aktarıyor, bizlere de alana girmeden bol bol su içme tavsiyesinde bulunuluyor. Derken yanan bölgeler sağlı sollu yol boyu uzanmaya başlıyor. Devrilen koca ağaçların köklerinde parlayan alevleri görüyoruz. Servisteki gönüllüler yine soğutma çalışmalarının doğru yapılmadığını belirterek durum değerlendirmesi yapıyor.

Derken ilk yangın bölgesine geliyoruz, servis şoförü “burası büyük oranda kontrol altına alındı, isterseniz daha sıkıntılı bir bölge var, oraya geçelim” diyor, araçtaki gönüllülerden, “oraya gidelim” yanıtı geliyor. Biz de birlikte yola devam ediyoruz.

Ulaştığımız nokta Çayhisar’a bağlı Kavacık bölgesi…

İlk anda ormanlık alanın koca iki tepesindeki neredeyse tüm ağaçların kül olduğunu görüyoruz.

Yangın sonraki tepeye doğru devam ederken müdahale için ekipler de bu noktaya doğru hareket ediyordu.

‘İki TOMA iki tanker, asıl iş gönüllülerde’

Alana çıktığımızda iki TOMA, iki de tanker gördük. Tankerler İzmir Karşıyaka ve Muğla Büyükşehir Belediyesi'nden gönderilen araçlardı.

Tüm müdahale bu dört araç eliyle yapılıyor. Yangının diğer bölgede söndürülmesi sırasında uçakların kullanıldığını dile getiriyor bir köylü. Sırtın bir bölümü sönünce uçaklar gitmiş, sırayı “soğutma” için TOMA ve tankerler almıştı. Ancak alanda bulunduğumuz kısa süre içinde alanın çok geniş bir yangın bölgesi haline geldiğini gördük.

İçten içe harlanan ateşin yoğunlaştığı noktalara TOMA ve tankerler eliyle su dökülürken, yangın harını kaybettiği anda devreye gönüllüler giriyor; ellerindeki tırmık ve küreklerle…

Ancak bu müdahale sürerken tepeden başka bir noktada ateşin yükseldiğini görüyoruz. Derken araçlarla gelen gönüllüler artıyor, müdahale ise aynı ritimle sürüyor.

‘Yangın o kadar şiddetleniyor ki, attığı su yere inmeden yok oluyor’

Çayhisar’dan bir köylüyle konuşuyoruz, “İnsanlar ellerinden geleni yapıyor ama hava rüzgar bir anda sertleşiyor ve ateş yayılıyor. Öyle olmasaydı engellenirdi” diyor, “Şu gördüğün dağ komple yandı, ardı da öyle. İlk günden beri müdahale ediliyor ama tekrar tekrar çıkıyor, rüzgar çok şiddetli” ifadesini ekliyor.

Peki, uçaklar zamanında geldi mi sorumuza “evet” diyen ilk bölge sakini ise, “zamanında gelse ne olur ki, yangın o kadar şiddetleniyor ki, attığı su yere inmeden yok oluyor” diyor.

‘Söndürdüğümüz yeri yeniden söndürüyoruz’

Karşıyaka Belediyesi’nden gelen ve tankerde görevli olan emekçiyle konuşuyoruz. “Söndürdüğümüz yeri yeniden söndürüyoruz” diyor ve şöyle devam ediyor:

“İlk başta termik santralin oradaydık, söndürmesini, soğutmasını her şeyini yaptık. Orası bitti, çıktık buraya geldik, arkamızdan orası tekrar yandı. Dün burada aşağıya müdahale ettik, yukarı çıktık, orada da yangının rüzgar sonrası yeniden çıktığı söylendi, çok noktada yangın çıkıyor ve diğer bölgelere geçmemiz gerekiyor sönünce. Büyük ağaçlar içten içe yanıyor, söndürüyorsun dumanı yok, gidiyorsun tekrar yanıyor.”

Bölgeye yeni gönüllü ekipleri gelmeye devam ederken, Milas’a doğru yola çıkmak üzere bölgeden ayrılıyoruz. Bu alana gönüllü ekiplerini getiren servislerden birine biniyoruz ve aşağıya doğru dönüş yoluna geçiyoruz.

Tam inecekken gönüllü bir yurttaş bize sesleniyor, üç tane 41 numara yanmaz ayakkabıya ihtiyaç olduğunu, aşağı indiğimizde oradaki destek ekiplerine bunu iletmemizi söylüyor.

'Sanki biz bağımsız bir devlet miyiz, başımızda kimse mi yok?' 

Çayhisar’dan dönüş yolundayız, servis emekçisi bölgedeki tabloyu anlatıyor, ek bir söze de yer bırakmıyor:

“Burada gördüğünüz insanların yüzde 95’i gönüllü. Kızılay’ı bile görmüyorsunuz neredeyse. Sanki biz bağımsız bir devlet miyiz, başımızda kimse mi yok? Diğer yerler de önemli tamam ama Köyceğiz’i niye görmüyorlar. Burada yerleşim yerlerine gelmedi diyorlardı, işte geldi. Bahaneleri de yok şimdi ama yine müdahale çok yetersiz. Nerede burada uçak, arazöz var bir tane devletten gelen, hepsi o. Diğerleri belediyelerin destekleri, ekipleri de gördünüz zaten, neredeyse hepsi gönüllü. Bir Azeri askerleri geldi bir ara, onlar da ülkücü hareketi pozu verip bir süre kalıp sonda da çıkıp gittiler…”