ABD'nin en büyük LNG müşterisi Türkiye oldu: İthalat katlanmaya devam ediyor

EPDK tarafından yayımlanan 'Aylık Doğalgaz Sektör Raporu’na göre Türkiye’nin doğalgaz ithalatında Şubat ayında bir önceki yıla göre yüzde 23 artış gözlendi. Bir diğer dikkat çeken veri ise ABD’den sıvılaştırılmış doğalgaz (LNG) ithalatının 5 katına çıkması oldu. ABD ve Türkiye arasındaki LNG ticaretine soL okurları için mercek tuttuk.

Turgut Yıldız

Şubat ayında doğalgaz ithalatı 4,28 milyar metreküpten 5,26 milyar metreküpe yükseldi. İthalatın 2,74 milyar metreküpü boru hatlarıyla, 2,52 milyar metreküpü ise sıvılaştırılmış doğalgaz (LNG) olarak gerçekleştirildi. Doğalgaz ithalatında en büyük satıcı hâlâ Rusya iken ABD’den yapılan LNG ithalatı geçen yılın 5 katına çıktı ve ABD ikinci büyük satıcı haline geldi.

Türkiye’de yıllık yaklaşık olarak 50 milyar m3 doğalgaz tüketiliyor. Tüketilen doğalgazın neredeyse tamamı ithal. Uzun dönemli kontratlar ile yaklaşık 45 milyar m3 doğalgaz temin ediliyor. Geri kalan ihtiyaç ise spot sıvılaştırılmış doğalgaz (LNG) piyasasından alınıyor. 2021 yılında bitecek uzun dönemli kontratların doğalgaz hacmi yaklaşık yıllık 15 milyar m3. Oluşacak bu açığın bir bölümünün LNG piyasasından karşılanacağını tahmin etmek zor değil.

Türkiye’nin doğalgaz ithalatında LNG’nin payının artmasının iki temel sebebi var. Bunlardan ilki doğalgaz arzında Rusya ve Rusya eksenindeki ülkelere olan bağımlılığın azaltılması hedefi ve spot LNG piyasasında mevcut uzun dönemli kontratlara oranla daha ucuza doğalgaz bulunabilmesi. LNG fiyatlarının düşmesinde geçtiğimiz yıllar içerisinde gelişen ve yaygınlaşan LNG teknolojisinin de payı bulunuyor.

Ukrayna iç savaşı ve 2015 yılında doğalgazda yaşanan arz sorunu nedeniyle Türkiye’nin LNG terminallerini artırma ve LNG giriş kapasitesini yükseltme programı devam ediyor. Hâlihazırda Marmara Ereğlisi ve İzmir Aliağa’da iki LNG terminali ve İzmir ve Hatay’da iki adet yüzer LNG depolama ve yeniden gazlaştırma terminali (FSRU) bulunuyor.

ABD ile ticaret

Salgını nedeniyle ABD’de doğalgaz üretimi talebin ötesine geçmiş durumda. ABD Başkanı Trump Ocak ayında Davos’ta yaptığı konuşmada Avrupa ülkelerini enerji arz güvenliğini sağlamak ve “düşman” ülkelere olan bağımlılıklarını azaltmak için Amerikan gaz kaynaklarını kullanmaya çağırmıştı. Buna rağmen pek çok Avrupa ve Asya ülkesi ABD ile LNG ticaretini kısıtlarken Türkiye tersine bir eğilim gösteriyor.

Bunun en önemli nedenlerinden biri ise ABD LNG’sinin düşük fiyatlı olması. Avrupa ülkelerinin aksine uzun dönemli kontratlar ile doğalgazı nispeten pahalıya alan Türkiye, LNG piyasasında fiyatların düşük olmasından faydalanmaya çalışıyor.

Türkiye ile ABD arasında ilk LNG ticareti 2016 yılında gerçekleşti ve 4 yıldır düzenli olarak arttı. İki ülke arasında 2019 yılında yıllık %300’den fazla artış gösteren LNG ticaretinde 2020 yılında da benzer bir artış olması bekleniyordu.

Öte yandan AKP’nin uzun yıllardır Rusya, Hazar ve Ortadoğu bölgelerinden gelecek gazın Avrupa’ya taşınmasında rol almaya çabaladığı biliniyor. Benzer şekilde LNG girişlerinin artırılarak ABD’nin LNG’sinin Avrupa’ya taşınmasında benzer şekilde bir rol kapmayı hedeflemesi olası.

Açıklanan Şubat verileri ile birlikte ABD doğalgazda Türkiye’nin en büyük ikinci tedarikçisi olurken Türkiye de ABD’nin en büyük LNG müşterisi haline geldi. Elbette aylık verilerin mevsimsel ve dönemsel etkiler nedeniyle temsil niteliği düşük olsa da yine de bir eğilime işaret ettiği söylenebilir.

Enerjide dışa bağımlılık sorunu karmaşıklaşıyor

Ülkemizin uzun yıllardır iki büyük enerji girdisi olan petrol ve doğalgazda Rusya ve eksenindeki ülkelere olan yüksek bağımlılığı tartışılırken doğalgazda uzun vadede yeni bir emperyalist odağa bağlanması yeni tartışmaları mutlaka gündeme getirecektir. Yerli kaynak olarak sunulan yenilenebilir enerjide teknoloji, ekipman ve finansman açısından Almanya başta olmak üzere AB emperyalizmine olan bağımlılıkla birlikte düşünüldüğünde enerji alanında uzun vadede Rusya’ya olan bağımlılığı azalsa da Türkiye’nin emperyalist odaklar arası bir kıskaca düşeceği aşikar. Türkiye’nin bağımız ve egemen bir enerji programına ve altyapısına kavuşması ancak iktidarın emperyalizmle bir kopuş yaşaması ile mümkün görünüyor.