Banka ve Finans Emekçileri Halk Komiteleri yola çıktı

'Her akşam stresli çalışma koşulları ve mobbing uygulamalarından dolayı yumruklarımızı sıkarak eve geliyoruz. Şimdi, o sıktığımız yumrukları masaya vurarak buna bir son verebilmek için buradayız.'

Haber Merkezi

Banka ve finans emekçileri, dün İstanbul’da yaptıkları toplantıyla, Halk Komiteleri’nin kuruluşunu ilan etti. Kapitalizmin kalesi olan çok sayıda banka ve finans kuruluşundan emekçinin katıldığı toplantıda, her bir işyerinde halk komitesi örgütlenmesinin yaygınlaştırılacağının altı çizildi.

Açılış konuşmasının ardından pek çok bankayı temsilen banka emekçileri söz aldı.

DENİZBANK ÇALIŞANI: BU ZİNCİRLERİ KIRACAĞIZ!

DenizBank: Ben Hakan Ateş isimli bir diktatörün yönettiği bir bankadan, Denizbank’tan geliyorum. Çaresizce bekliyor ve “ne yapacağız” diyorduk. Bankacılar ve finansçılar halk komitesi bankamızın önünde çalışma yapınca, “işte” dedik, “kapımıza geldi”. Denizbank emekçileri olarak bu zincirleri kırmak için kendimize söz verdik. Denizbank Halk Komitesi adına hepinize hoş geldiniz diyorum.

YapıKredi: Ağır stresli koşullar altında, yoğun fazla mesaiyle çalışıyoruz. Bugüne kadar bunu dile getirecek ortam bulamadık. Halk komitelerinin kurulması sesimizi çıkarabileceğimiz, adım atabileceğimiz bir ortam oluşturacak diye düşünüyoruz. Bu nedenle katılmaya karar verdik.

EY: Bizlerin çalışma koşulları da banka emekçilerinden farklı değil. Sürekli mesailer, ağır mobbing ve bununla birlikte gelen bir seçeneksizlik hali mevcut. Bu koşullar altında, bunun değişmeyeceğini söylüyorlar sürekli. Halk komiteleriyle birlikte bunu aşabileceğimizi düşünüyorum.

‘BİR ARAYA GELMEMİZDEN KORKUYORLAR EN ÇOK VE BİZLER BURADAYIZ’

Odeabank: İki ay öncesine dek Odeabank’ta çalışıyordum. Bizler işe girerken dört ayrı mülakattan geçtik, birebir görüşmeler oldu ve çok titiz bir süreç gibi görülüyordu. İşten çıkarılma sürecinde ise, en fazla iki gün önceden söylenti düzeyinde öğrendik. Ertesi gün söylentiler gerçekleşti ve son ana kadar çalıştırıldık. Bu yolla, insanların bir araya gelmesinin, tepki oluşmasının önüne geçtiler. Tek tek çağırdılar, işten çıkarıldığımız söylendi, yalnızlaştırdılar, güçsüz olduğunuzu hissettirmeye çalıştılar. Bizleri bir araya getirmekten olabildiğince kaçınıyorlar. Bu nedenle, sahici bir çözüm arıyorsak, burada olduğunu düşünüyorum.

GARANTİ ÇALIŞANI: SÖMÜRÜYE VE MOBBİNGE KARŞI BURADAYIZ

Garanti Bankası: Banka ve finans emekçileri olarak benzer koşullarda çalışıyoruz. Az kişiyle çok iş yapma politikaları yüzünden bizler de daha fazla çalışmaya başladık. Hem işsizlikle tehdit ediyorlar hem de daha fazla çalıştırıyorlar. Performansla satış baskısıyla şube değişikliğiyle tehdit ediliyoruz. Bu satış baskısıyla, bizler arasında bir rekabet de yaratmış oluyorlar ve yanımızdaki arkadaşımıza bile düşman olabiliyoruz. Oysa hepimiz aynı sömürü içindeyiz ve bunun içinde insan kalmaya, yaşamaya çalışıyoruz. Bunun da koşulu aslında aynı koşulları yaşadığımız insanlarla bir araya gelmek. Bu tam da patronların istemediği… Bizim birbirimizden haberdar olmaya, birbirimizle iletişim içinde olmaya ihtiyacımız var. Bu bizim dayanışma içinde olmamızı da sağlayacaktır. Yaşadığımız bu sömürüye, mobbinge karşı birlikte hareket edebilmek için halk komitesine dahil oldum. Son sözü bizler söyleyeceğiz.

İş Bankası: İş Bankası son dönemde kazanılmış haklarımızı mevzuattan çıkarma konusunda somut adımlar atıyor. Her toplu sözleşme döneminde sosyal haklarımız, üzerimizde bir baskı malzemesi olarak kullanılıyor. Bankanın laiklik gibi söylemlerle öne çıkan yöneticileri, AKP'nin her siyasi açılımında yanında olduğunu dile getiriyor. Baskı ve mobbing ise gün geçtikçe daha fazla hissediliyor. Basisen isimli, sendika olduğunu iddia eden kuruluşa üyeyiz, işe girerken üyelik formu da imzalanıyor. Bankanın hisselerinin yüzde 40’ından fazlasını kapsayan ve çalışanların paylarından oluşan hissesi de Basisen tarafından yönetiliyor. Dolayısıyla toplu sözleşme sürecinde aslında “işverenle işveren” masaya oturuyor. Basisen gibi pespaye oluşumları artık yok edecek bir mücadelenin burada olduğuna inanıyorum, İş Bankası’nın 25 bin çalışanının biriktirdiği tepkileri örgütlemek için buradayım.

AKBANK ÇALIŞANI: SÖMÜRÜ DÜZENİNE KARŞI MÜCADELE ETMEK İÇİN…

Akbank: Çalışanların sendikal haklarının gasp edildiği, sendikanın aldığı grev hakkının hükümet aracılığıyla ertelendiği, her yıl onlarca şubenin kapatılıp, yüzlerce çalışanın işsiz bırakıldığı bir bankadan bahsediyoruz. Bu sömürü düzenine karşı tek başına mücadele edemeyeceğimin farkındayım, bunu ancak hep birlikte yıkabiliriz, bu nedenle halk komitesindeyim.

Finansbank: Çok güzel bir oluşumun içinde olduğumu düşünüyorum o nedenle bu toplantı için Bursa’dan İstanbul’a geldim. Bu oluşumun bize iyi bir yol çizeceğini düşünüyorum. Sömürüldüğümüzün farkındayız. Her akşam stresli çalışma koşulları ve mobbing uygulamalarından dolayı yumruklarımızı sıkarak eve geliyoruz. Şimdi, o sıktığımız yumrukları masaya vurarak buna bir son verebilmek için buradayım.

TKP EMEK MERKEZİ, BANKA EMEKÇİLERİNİN YANINDA

Banka ve finans merkezi emekçilerinin ardından, Türkiye Komünist Partisi Emek Merkezi adına konuşan Yıldız Koç, Banka ve Finans Emekçileri Halk Komitelerinin bundan sonra yürüteceği mücadelede, Emek Merkezi’nin destek vermeye hazır olduğunu belirterek, “eğitim, araştırma, broşür gibi örgütlenmeyi güçlendirecek her türlü araçla, Emek Merkezi banka ve finans emekçilerinin çalışması için elinden geleni yapacaktır” dedi.

OKUYAN: BANKA EMEKÇİLERİNİN ÜZERİNE BÜYÜK BİR GÖREV DÜŞÜYOR

Toplantıda son olarak söz alan soL portal yazarı ve TKP Genel Sekreteri Kemal Okuyan, konuşmasına, banka emekçileri tarafından yapılan konuşmaların çok vurucu olduğuna dikkat çekerek, “Konuşmaları dinlerken, keşke burada yapılan konuşmaları, banka reklamlarını takip edenlere izletebilsek diye düşündüm. Bambaşka bir yüzüyle karşılaşırlardı bankaların” sözleriyle başladı. Bankacılık ve finans sektörünün hem çalışanlarına hem de müşteriye karşı çok acımasız olduğunun altını çizen Okuyan, sözlerine şöyle devam etti: “Bankacılık doğası gereği prestijli görülüyor ve çalışma koşullarının ağırlığına rağmen, işçiler çoğunlukla kendini işçi gibi görmüyordu. Aksine, şirketlerinin yarattığı imajla işçi sınıfından kopartılıyordu. Şimdi ise acı gerçek ortaya çıkmış durumda. Artık eskisi kadar geniş bir orta sınıfa ihtiyaçları yok. Eğitilmiş işgücünü tepe tepe kullanıyorlar.” Bu değişimin üzerine, banka emekçilerinin bunu kabul ederek mücadeleyi seçmek ya da halen “biz imtiyazlıyız” algısını sürdürmek gibi iki seçeneği olduğuna vurgu yapan Okuyan, bu nedenle burada toplanan ve aynı kaygılara sahip emekçilerin üzerine “emekçilerin üzerini saran orta sınıf ideolojisini kırmak” gibi büyük bir görev düştüğünün altını çizdi. 

‘YA BU YAŞAMI YENİDEN KURACAĞIZ…’

Okuyan sözlerine şöyle devam etti:

“Eğitilmiş işgücü iki ucu kesen bıçak gibi. İşçi olmayı zor kabul eden bir kesim, ama haksızlık ve adaletsizliğe uğradığında da aynı ölçüde kolay isyan ediyor. Belki tam da ilk nedenle. İkincisi, bireyciliğin biraz daha yaygın olduğu ama organizasyon, kolektif hareket etme yeteneğinin çok gelişkin olduğu bir kesimden söz ediyoruz. Bunu Gezi’de de gördük. Kapitalizmin en süratli, en gelişkin organizasyonlarının içinde olan, dolayısıyla bu yetileri yüksek bir kesimdensiniz.” Eğitilmiş işgücünün emek sermaye arası kavgada önümüzdeki dönem çok kritik bir rol oynayacağına dikkat çeken Okuyan, sözlerini şöyle tamamladı: “‘Okumuş insan emekçi halka borçludur’ derdik. Şimdi, ‘okumuş emekçiler tüm emekçilere karşı borçludur’ dememiz gerekiyor. Küçük kazanımlar devri bitti. Ya biz bu yaşamı yeniden kuracağız bu gezegende ya da bu karanlığın içinde yok olup gideceğiz. Bu mücadelenin devamını hep birlikte getireceğimizden eminim.”  

İŞYERİ KOMİTELERİ KURULDU

18 banka ve finans kurumundan temsilcilerin yer aldığı toplantı alınan kararların okunmasıyla sona erdi.

Kararlar şöyle:

- Banka ve finans patronlarına karşı emekçilerin işyerlerinde ve ülkede daha etkili bir örgütlülüğe ulaşabilmesi için Banka ve Finans Emekçileri Halk Komiteleri’nin kuruluşunun ilan edildiği toplantıda Denizbank, İş Bankası, Garanti Bankası ve Yapı Kredi Bankası'nda işyeri komiteleri kurulmuştur. En kısa sürede diğer bankalarda da komitelerin kurulması kararlaştırılmıştır.

- Halk Komiteleri işyerlerinde emekçiler arasında dayanışmacı bir kültürün yaygınlaştırılması, emeğe dönük saldırılarda ortak hareket etme becerisinin geliştirilmesi, patronların işyerlerinde emekçilere karşı işlediği suçların teşhir edilmesi ve kamuoyu yaratılması, emekçilerin örgütlenmesinin önündeki engellerin kaldırılması için mücadele edeceğini ilan eder.

- Her bir bankada kurulan Halk Komitesi o banka emekçilerinin işyerlerindeki emek düşmanı uygulamalara, hak gaspları ve hukuksuzluklara karşı yürütülen mücadelenin merkezi olmak için koordine olacaktır. Her bir komite banka emekçileri arasında yaygınlığını ve emekçilerin kazanımlarını arttıracak bir ağırlığa ulaşmayı hedef olarak önüne koyar.

- TKP Emek Merkezi banka ve finans emekçilerinin haklı mücadelesini selamlamakta ve bu mücadelede her türlü desteği vereceğini ilan etmektedir. Bu kapsamda, ilk olarak haklarımız konusunda bir eğitim çalışması başlatılacaktır.

- Banka ve finans emekçilerinin işyerlerinde sesi olacak bir işçi gazetesinin üç aylık periyotlarla çıkarılması karar altına alınmıştır.