Muhalif basın ayrı, AA ayrı saçmaladı: 'Zincirli Ördek' Erdoğan'ı övdü mü?

Fransa’da yayımlanan bir yazı ülkemiz basınını karıştırdı. Bu yazıda 'Erdoğan Libya’da tek dürüst oynayan kişi. Niyetini gizlemiyor' deniliyordu ve yandaşlar bunu övgü olarak görüyordu! Muhalif basınsa ayrı bir alemdi: Esasen Fransız hariciyesini eleştiren bu politik analiz yazısının ‘Zaytung gibi bişi’ olduğunu ve Erdoğan'la alay ettiğini iddia ettiler.

Mehmet Kuzulugil

İlk adım Anadolu Ajansı’ndan geldi. AA’nın haberine göre Fransa’da bir yayın Erdoğan’ı Libya politikaları nedeniyle övmüş, “Libya’da dürüst oyun oynayan tek kişi” olduğunu söylemişti. 

Le Canard Enchaine, (doğru yazımı Le canard enchaîné, okunuşu lö kanar anşene, anlamı zincirli ördek)  "Libya'da sadece Türkiye dürüst oyun oynuyor" başlıklı haberinde, Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron'un "Türkiye'nin Libya'da tehlikeli oyun oynadığı" sözlerine karşılık bazı Fransız diplomatların "Erdoğan jeopolitik, askeri, petrol ve doğal gaz hedeflerini gizlemeden dürüst oyun oynayan tek kişi. Bu Akdeniz, Libya ve Kıbrıs için de geçerli" görüşünde olduğunu yazmıştı.

Merd-i Kıpti?

Ülkenin resmi devlet ajansı, Cumhurbaşkanı hakkında bir başka ülke yayınında çıkan ve özeti “kötü niyetini gizlemiyor” olan bir görüşü övgü olarak sunuyordu.

Oysa haftalık yayımlanan politik hiciv gazetesinde çıkan yazı Libya ve Akdeniz’deki güç çekişmeleri hakkında oldukça ince değerlendirmeler içeriyordu ve Fransa devlet başkanı Macron’u sert bir şekilde eleştirirken Erdoğan hakkında yazdıklarının “övgü” olarak tanımlanması oldukça zordu.

Muhaliflik bu mudur?

Anadolu Ajansı’nın “kavrayış” skandalının pek gerisinde kalmayan ve gerçeklerden uzaklık konusunda ondan ileri giden haberlerse muhalif basınımızdan geldi.

Anadolu Ajansı alaya alınıyordu ama “adam petrol, doğal gaz vs. yağması için sahip olduğu niyetleri gizlemiyor” değerlendirilmesini övgü olarak gördüğü için değil.

Muhalif basınımıza göre LCE, Zaytung gibi bir “hiciv/mizah” yayınıydı ve AA’nın haber olarak sunduğu bölüm tamamen bir şakaydı. Bu haberde görüşlerine yer verildiği söylenen diplomatik kişiler ise zaten yoktu!

Muhalif basın, ne yazık ki, bir kez daha yandaşlara göre daha namuslu ama gerçeklere onlardan daha uzak bir yol seçiyordu.

Birincisi LCE’nin yaptığı yayıncılık için genel olarak benimsenen tanım “politik hiciv” olsa da dergi bir haber dergisi. “Zaytung” benzetmesiyse bütünüyle anlamsız. Bizdeki Marko Paşa deneyimine benzeyen bir şekilde bölüm başlıkları, bazı anlatım ögeleri, 100 yılı aşan tarihi içinde zaman zaman değişmiş olan adı, güçlü mizah unsurları barındırsa da, özellikle Fransa’daki devlet kurumları ve bazı şirketler hakkında yaptığı haberler ve araştırmacı gazeteciliği ile ünlü.

Evet, diplomatlardan bilgi alıyorlar!

Zincirli Ördek adlandırılmasının Fransızcada birden çok kelime oyununu barındırdığını, bu şekilde ima edilen anlamlardan birisinin “içerden bilgi” (insiders info) olduğunu söylememiz yeterli olacaktır.

Erdoğan ve Macron’un Libya üzerinden konu edildiği yazının yazarı da “ciddiye” alınması gereken birisi. 1931 doğumlu Claude Angeli, dergide özellikle dış politika alanında analiz yazıları yazan komünist parti kökenli bir aydın.

Angeli’nin haber/değerlendirme yazısında gerçekten bazı diplomatların görüşlerine başvurmamış olduğunu, bu yöndeki cümlelerin “alaycı” olduğunu düşünmek için hiçbir neden yok. 

Bu arada dergi, daha 1973 yılında Fransız hükümeti ve onun örtülü politikaları hakkında yaptığı habercilik yüzünden hedef alınmış, bilgi kaynaklarını öğrenmek gibi bir amacı da olan bir operasyonla dergiye tesisatçı kılığında giren polislerce yerleştirilen dinleyiciler o dönemde İçişleri Bakanı’nın istifasına neden olmuş, daha sonra bu dinlemelerde elde edilen Angeli’ye ait telefon görüşmelerinin bazıları dergide yayımlanmıştı!

LCE’de yayımlanan haberin tam çevirisini yayınlıyoruz.

Bununla birlikte “gerçeğin devrimci olması” için gerçek olması gerektiğini hatırlatmak durumundayız.

Bir de şunu söylemek durumundayız: Libya sözkonusu olduğunda Fransız sermayesinin ve onun yöneticilerinin taşıdıkları kir bizimkileri gerçekten de geride bırakıyor. Erdoğan’ın Libya’daki “temiz oyuncu” olduğunu söylemek ancak bir ironi olacaktır, bu doğru. 

Öte yandan Fransa’da bir aydının Macron’u bırakıp Erdoğan’la dalga geçmesini beklemek yanlış oluyor. 

Bu açıdan hiç şaka değil, her ikisi de insan hakları, demokrasi gibi şeylerin arkasına saklanarak iş yürütüyor olsa da Erdoğan’ın Macron’a göre daha dürüst (!) sayılabilecek bir yanı var: Biraz da hamlığından olsa gerek, gerçek niyetini de gizlemiyor.

İlgili Haber
Claude Angeli (Le canard enchaîné)