Dayanışma Meclisi Eğitim Komisyonu'nun "20. Milli Eğitim Şurası" ile ilgili bildirisinde eğitimde piyasacılık ve gericiliği teşvik eden kararlar ele alındı.
Bildiride AKP iktidarı döneminde toplanan her şuradan önce, 1995'te çıkarılmış olan "Milli Eğitim Şurası Yönetmeliği"nin değiştirildiği, her yönetmelik değişikliğinde şura üyelerinin daha çok AKP’lilerden ya da yandaşlardan oluşturulduğu hatırlatıldı.
"Milli Eğitim Şûraları, eğitim ve öğretim alanında önemli dönüşümlerin önünü açan 'bir üst toplantı' ve 'tavsiye karar yeri' olmaktan çıkarılarak, siyasi iktidarın ve taraftarlarının eğitime bakış açılarının meşruiyetini oluşturdukları bir alt kurula dönüştürüldü" denilirken daha önceki milli eğitim şuralarında alınan kararlara örnek verildi:
"18. Milli Eğitim Şurası’dan önce toplanan İmam Hatip Lisesi Mezunları Derneği Kızılcahamam çalıştayında 4+4+4 sistemi ile ilgili birtakım tespit ve önerilerde bulunulmuş ve sonrasında bu öneriler 18. Milli Eğitim Şurası kararına dönüştürülmüştür.
19. Milli Eğitim Şurası, 5. Din Şurası’yla neredeyse eş zamanlı toplanmıştır. Bu şurada 5. Din şurasına nazire yapılırcasına ‘din içerikli seçmeli derslerin artırılması ve bir kısmının zorunlu yapılması’ ile ‘Din ve Ahlak Bilgisi Dersinin ilkokul birinci sınıftan itibaren verilmesi’ gibi tavsiye kararları alınmıştır.
20. Milli Eğitim Şurası da bu iki şuranın alışkanlıklarıyla toplanmış ve AKP’nin on dokuz yılık iktidarı boyunca sürdürdüğü politikalara uygun tavsiye kararları almıştır. Zaten AKP’nin düzenlediği önceki şuralara bakınca bu şuradan da piyasacı ve gerici önerilerin çıkacağı tahmin edilmekteydi. Üstelik ‘sarayda’ toplanacak olması da bu durumu açıkça gösteriyordu."
'Performansa dayalı ücret ve kademe ilerlemesi yaklaşımı farklı sözcüklerle sunulmuş'
Bildiride ayrıca Şura kararlarının AKP’nin 19 yıldır sürdürdüğü iktidar politikalarıyla bağlantılı üç yönelimi olan "özelleştirme -kamusallıktan uzaklaşma", "dinselleştirme – gericileştirme", "statü ayrımı-hiyeraşileştirme"nin eğitime yansımış bir özeti olduğu belirtildi. Dayanışma Meclisi Eğitim Komisyonu'nun açıklamasında Şura'da yer verilen öneriler sıralanarak şu değerlendirme yapıldı:
"20. Milli Eğitim Şurası’nın bilişsel, duyuşsal ve devinişsel gelişimi birlikte ele almadığı/alamadığı gibi, eğitimin amaçsallığını da meslek liseleri bağlamında çocuk emeğinin sömürüsü olarak kabul etmiş ve bu amacı meşrulaştırma yolunu açacak öneriler oluşturmuştur.
Ayrıca cemaat ve tarikatların, meslek lisesi öğrencilerine daha kolay ulaşmalarını sağlamak için bir öneri sunmuştur: ‘Mesleki eğitim öğrencilerinin ahilik ve fütüvvet geleneğine ilişkin farkındalığını artıracak faaliyetler yapılmalıdır.’
‘20 Milli Eğitim Şûrası tavsiye kararlarında, öğretmenler arasında eşitliği ve mesleki dayanışmayı yok edecek olan ve kariyer kavramı adı altında 'statü ayrımı-hiyeraşileştirme'ye neden olacak öneriler yer almaktadır. Öğretmenlerin ‘aday’, ‘normal’, ‘uzman’, ‘başöğretmen’ olarak sınıflandırılması önerilmiştir. Bu dört statüye bir de ‘idarecilik statüsü’ eklenince öğretmenler statüleri itibarıyla beş kategoriye ayrılmış olacaktır. Bu öneri, eğitimde özelleştirme politikalarının hız kazandığı 1990’lı yılların sonuyla 2000’li yılların başında tartışılan, ama yeterince kabul görmeyen ‘performansa dayalı ücret ve kademe ilerlemesi’ yaklaşımının, farklı sözcüklerle yeniden ısıtılarak sunulmasıdır."
'Eşitlik kavramıyla taban tabana zıt bir anlayış'
Komisyonun bildirisinin bir bölümü şöyle: