Sağda boşluk yok. AKP, görevini başarıyla sürdürüyor. Sağa yönelen partilerin iktidara gelmeleri pek olası değil. Ama sola kırdım demeleri de yetmeyecek.
AKP’ye itirazımız var. Kurtulmak için mücadele etmek en doğal hakkımız. Bu hak, burjuva demokrasilerinde de yasaklanmamıştır. Siyasal partiler; seçimler; örgütlenme özgürlüğü; önceden izin almaksızın toplantı ve gösteri yapma serbestisi ve benzeri faaliyetler, iktidarları sınırlandırma- değiştirme - iktidar olma mücadelelerinin araçlarıdır. Başarının yolu, bu araçları ustalıkla kullanmaktan geçer.
Öncelikle, AKP’den kurtulacağız diye, muhalefet sıfatı taşımakla birlikte kapitalizme-emperyalizme itirazı olmayan siyasal partilerin cazibeli sözlerine kapılıp gitmeyeceğimiz gerçeğini herkese anlatabilmeliyiz. Önümüzde, düzen içi arayışların beyhudeliğini gösteren çok sayıda örnek var. Bunları her fırsatta sergilemek işimizi çok kolaylaştıracaktır.
Örgütlenmeliyiz! Biz güçlendikçe muhalefet partileri, taleplerimize duyarsız kalamayacaklardır.
CHP, sol bir parti değil. Sosyal demokrat sayılıyor. Bu sıfatı bile yıllarca kullanmaktan kaçındı. Neden sol olmadığını sorgulamak sosyalistlere düşmez. Ancak politik tavrımızı belirlerken “Sol” sanılması yüzünden sosyalizmin önünde bent oluşturduğu gerçeğini dikkate almalıyız.
Kapitalizme karşı olmayan siyasal partilerden, emperyalizmin yağmasına; emeği maliyet unsuru gören politikalara; laiklik ilkesini yok sayan uygulamalara karşı direnmesi beklenemez. Sol, CHP politikalarına mahkûm olmadığını örgütlü biçimde gösterebildiği ölçüde daha da güçlenecektir.
Son seçimlerde sosyalist partiler bekledikleri oyu alamasalar da söylemleriyle toplumun beklenti düzeyini yükselttiler. CHP içindeki hareketliliğin ve “sol” arayışların artmasını bu gelişmelere bağlayabiliriz. CHP, toplumda gelişen duyarlığa bir biçimde yanıt veremediğinde siyasal yaşamının tehlikeye gireceğini görüyordur.
CHP içindeki sol arayışların karşılığını görüp görmeyeceğini bugünden kestiremeyiz. Bu konuda yorum yapmak bize düşmez. Ancak taraflardan “sol” sözcüğünden ne anladıklarını, net ve somut olarak, açıklamalarını istemek en doğal hakkımızdır. Tartışmalar, polemik düzeyinde kalırsa sağ politikaların, sol patenti altında sunulmayacağına emin olamayız.
Şöyle somutlayalım:
Hemen her gün yüz milyonlarca lira tutarında Hazine ve belediye toprakları satılıyor. Milyarlarca lira değerindeki kamu işletmeleri ve taşınır-taşınmaz mallarının üzerine Türkiye Varlık Fonu adlı bir gizlilik örtüsü serildi. Yap-İşlet-Devret; Şehir Hastaneleri gibi projelerle milyarlarca lira tutarında kapitülasyon uygulamaları gerçekleştiriliyor. Topraklarımız, doğal ve tarihi zenginliklerimiz, maden; enerji; tesis; konut, gibi gerekçelerle rant avcılarının yağmasına sunuluyor. Her ay düzenlenen yatırım teşvik belgeleriyle patronların yatırımlarına milyarlarca lira tutarında kamu kaynağı aktarılıyor; vergilerden bağışık tutuluyorlar. İmam-hatip okulları için Milli Eğitim Bakanlığına; Kur’an kursu vb eğitimler için Diyanet İşleri Başkanlığına, yüzlerce milyar lira aktarılıyor. Devlet üniversitelerini mütevelli heyetlerine yönetmek için yasal düzenlemeler öngörülüyor.
Bu konulardaki düşüncelerini paylaşmazlarsa sol patenti altında sağ politikaların sürdürüleceğini anlarız.
Sağda boşluk yok. AKP, görevini başarıyla sürdürüyor. Sağa yönelen partilerin iktidara gelmeleri pek olası değil. Ama sola kırdım demeleri de yetmeyecek. Yukarıdaki sorulara somut yanıtlar vermeleri, örgütlerini bu amaçlar doğrultusunda tahkim etmeleri gerekiyor.