Laiklikten, bilimsellikten ve haktan hukuktan söz edenlerin onun adaylığına sıcak bakmasını anlamak mümkün olmuyor.  

Abdullah Gül’ün adaylığı!

Cumhurbaşkanı adaylığı söz konusu olduğunda, birileri, ısıtıp ısıtıp Abdullah Gül’ün adaylığını gündeme getiriyor. Bu durum insanı hem şaşırtıyor hem de şaşırtmıyor.

Bilindiği gibi A. Gül, Milli Türk Talebe Birliği (MTTB) İcra Kurulu Başkanlığı yapmıştır. Bu görevdeyken 3 Temmuz 1969 tarihinde, sonradan Cumhuriyet karşıtlığının öncülerinden Necip Fazıl Kısakürek'e gönderdiği bir mektupta, “İslam davasının tavizsiz müdafi üstadı” diyerek “Kendisinin de 'yüzde 100 emrinde' olduğunu” belirtmiştir (Sol Portal, 15 Ağustos 2011). O yıllarda MTTB başkanı, son zamanlarda anayasadan laikliğin çıkarılmasını isteyen ve “İzmir falan kurtulmadı, Kurtuluş Savaşı olmadı” diyen İsmail Kahraman’dır. Bu kuruluş, 1969’da Amerikan 6. Filosuna defol diyen gençlerin üzerine saldırılıp Kanlı Pazar olayının yaratılmasına yol açan kuruluşlardan biridir. 1995 yılında yapılan bir röportajda A. Gül, “İslam’a aykırı kanunlar kalkacak” demiştir ( Milliyet, 10 Aralık 1995). A. Gül, Kasım 2002- Şubat 2003 tarihleri arasında AKP genel başkanı ve başbakan, 2003-2007 yılları arasında da dışişleri bakanı, 28 Ağustos 2007-2014 yılları arasında da Cumhurbaşkanı olmuştur. 

Cumhurbaşkanı A. Gül, Anadolu’yu işgale kalkan Yunan generalinin gelini ve dünyanın iliğini sömüren kişilerden biri olan İngiliz Kraliçesi II. Elizabeth tarafından, 2008 ve 2010’da ‘Ruhani Safiyet Derecesinden Şövalye Büyük Haç Nişanı’ ile ödüllendirilmiştir.

Cumhurbaşkanı olarak yükseköğretime atadığı kişilerin öne çıkan icraatları özetle şöyledir1

  • 10 Aralık 2007 tarihinde, öğrencilerin gerici, piyasacı ve Fethullah Gülen’in izinde olduğunu içeren bir bildiri yayınladıkları Prof. Dr. Yusuf Ziya Özcan’ı, YÖK başkanlığına atamıştır.  
  • Bakanlar kurulunun YÖK’e yandaş kişiler ataması kervanına A. Gül de katılıp yandaşları YÖK üyeliğine getirince 2008’in ilk aylarında AKP YÖK’te çoğunluğu elde etmiştir.
  • Y. Z. Özcan’ın YÖK’ü, üniversitelerde seçilen 6 rektör adayını, yandaş olup olmamalarına göre değerlendirmiştir. Yandaş olan aday, en düşük oyu almış olsa da, YÖK tarafından Cumhurbaşkanı’na sunulan ilk üç adayın arasında ve genelde ilk sırada yer almıştır. Temmuz 2008’den sonra, seçilen 6 aday arasında yandaş kimse yoksa mecburen AKP’li olmayan kişi rektör yapılsa da, genelde yandaş olan adaylar rektör olarak atanmıştır. Bu nedenle Ş. Dede, “Gül’ kokulu rektörler, takunyalı üniversite” başlıklı bir yazı yazmıştır (Bilim ve Gelecek, 104, Ekim, 6-30, 2012). 
  • Öğretmen yetiştirme işini fen-edebiyat fakültesine aktarma amacıyla YÖK’te kurulan komisyon başkanlığına, bir YÖK üyesi değil de imam hatip mezunu ve AKP’li olan Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreteri getirilmiştir.
  • A. Gül 2011 Aralık ayında, akademik çalışmalarında, II. Abdülhamit, İslam, Osmanlı, gibi sözcüklerin çokça yer aldığı, cemaate yakın olduğu söylenen, Fethullah Gülen’in onursal başkanı olduğu Gazeteci ve Yazarlar Vakfı’nın üyesi ve bir vakıf üniversitesi rektörü olan Prof. Dr. Gökhan Çetinsaya’yı YÖK başkanlığına getirmiştir. A. Gül’ün Y. Z. Özcan ya da G. Çetinsaya zamanında atadığı rektörlerden örneğin,
  1. Akdeniz Üniversitesi rektörü, 24 Kasım 2008 öğretmenler gününde, ‘Çağdaş Öğretmen ve Köy Enstitüleri’ konusunda konuşma yapılmasına izin vermemiştir.
  2. Bursa Teknik Üniversitesi rektörü,  Said-i Nursi için “Bize iman sahibi olan insanın hiçbir zaman ümitsiz olamayacağını göstermiştir” demiştir. 
  3. Mardin Artuklu Üniversitesi rektörü, 2011-2012 öğretim yılını Kuran-ı Kerim ve dualar okutarak açmıştır. 
  4. Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi rektörü, AKP milletvekili ve Fetöcü futbolcu Hakan Şükür’e, 2012’de onursal doktor unvanı vermiştir. 
  5. Ege Üniversitesi rektörü, türban konusunda yasalara uygun davranan Prof. Dr. Rennan Pekünlü hakkında soruşturma açmıştır. YÖK bu akademisyeni açığa almış ve AKP’nin kadrolaştığı yargı 13 Eylül 2012’de onu hapis cezasına çarptırmıştır.
  6. Süleyman Demirel Üniversitesi rektörü, 21 Mart 2013 günü yapılacak “Evrimi Anlamak” paneline izin vermemiştir.  
  7. Karabük Üniversitesi rektörü, 25 Mayıs 2013’de Osmanlı Sultanı II. Abdülhamit'e onursal doktor unvanı vermiştir.  
  8. A. Gül’ün atadığı rektörlerin bir bölümü, 2013 Gezi Parkı eylemlerinde, olaylara vahşice yaklaşan polisi değil de, Türkiye’de o güne kadar yaşanan en anlamlı insancıl, bütüncül ve çok büyük bir bölümü barış içinde gerçekleştirilen eylemcileri kınamıştır.
  9. A. Gül’ün atadığı rektörlerden 43’ü, Türkiye’de yaşanan hukuk dışı gelişmelere sessiz kalırken, dünyanın en fanatik gerici örgütlerinden biri olan Müslüman Kardeşlerin başkanı devrik Mısır Cumhurbaşkanı Mursi’nin idamının durdurulması için, 30 Nisan 2014 tarihinde bir mektup yazmıştır. “Allah'ın selamı, rahmeti ve bereketi üzerinize olsun” ifadesiyle başlamakta bu mektup Mısır müftüsüne gönderilmiştir!

A. Gül, Cumhurbaşkanlığının son zamanlarında “Laiklik, … devletin bütün dinler ve mezhepler ile inanç grupları ve inançsızlar karşısında tarafsız olmasını, hepsine saygıyla yaklaşmasını öngörmektedir” (Posta Gazetesi, 6 Şubat 2014) demiştir. Ancak A. Gül, Fenerbahçe’ye karşı düzenlenen şike olayında çıkarılan bir yasa dışında tüm yasaları, hatta “Anayasaya aykırı bulduğunu” söylediği yasaları bile onaylamıştır. Onun onayladığı yasalar içinde eğitim sisteminin laik ve bilimselliğini yok eden 4+4+4 yasası ile eğitim sisteminde piyasacılığı artıran dershane yasası da bulunmaktadır. Önüne gelen ve laiklik/ bilimsellik karşıtlığı ile yandaş olduğu bilinen tüm atamalara onay vermiştir. A. Gül’ün onayladığı yasalar ve atamalar sayesinde yargı organları, TÜBİTAK ve TÜBA gibi bağımsız olması gereken tüm devlet kurumları birer AKP kuruluşuna dönüşmüştür. A. Gül’ün 27 Haziran 2014'te Hürriyet Gazetesi yazarı Taha Akyol'a, “AYM’nin mevcut 17 üyesinden 11’ini ben atadım” demesi yüksek yargı organlarının tarafsızlığını neden yitirdiğinin bir açıklaması gibidir.  

A.Gül, AKP noteri gibi cumhurbaşkanlığı yapıp AKP’nin tüm devlet kurumlarında kadrolaşmasının yolunu açtığından, örneğin, 

  • AYM, 4+4+4 yasasının Anayasaya aykırı maddelerini, üstelik daha önceki yıllarda verdiği kararları yadsıyarak iptal etmemiştir2
  • 2010’dan sonra AYM’nin laiklik karşıtı diyerek iptal ettiği bir yasa maddesi yoktur. 
  • Danıştay, AKP’nin Anayasaya ve diğer yasalara karşı olan hiçbir icraatını iptal etmemiştir. 
  • Cumhuriyet savcıları, gözlerinin önünde gerçekleşen şeriatçı söylem ve eylemleri görmemektedir.
  • İktidarın hoşuna gitmeyen kararlar verebilen savcılar ve hakimler anında sürülmektedir.
  • Diyanet hemen her gün Anayasaya karşı açıklamalarda bulunabilmektedir. 

AKP’ye tüm bu kolaylıkları sağlayan A. Gül, ayrıca 10 Mayıs 2014 günü Danıştay'ın 146. kuruluş yıldönümü etkinliğinde Türkiye Barolar Birliği başkanının konuşmasına sinirlenen R. T. Erdoğan’ın isteği üzerine onun peşinden salonu terk etmiştir. Özetle A. Gül, Cumhurbaşkanı olarak R. T. Erdoğan’ın her isteğini yerine getirmiştir (yine de, 2014 cumhurbaşkanlığı seçimlerinde aday olan R. T. Erdoğan, “Seçilirsem saksı gibi Cumhurbaşkanı olmayacağım” demiştir).  

Harvard Üniversitesi Tıp Fakültesi'nde çalışan Dr. Emrah Altındiş’in Cumhurbaşkanı A. Gül’e, “Türkiye'de insanlar ölürken geceleri nasıl uyuyorsunuz?” (gazeteler, 19 Haziran 2014) sorusunu sorması, Cumhurbaşkanı A. Gül’ün tutum ve davranışlarının bir başka yanını yansıtmaktadır.  

Bu A. Gül’den memnun olanların onu yeniden cumhurbaşkanı olarak görmek istemesi, insanı şaşırtmıyor. Ancak, laiklikten, bilimsellikten ve haktan hukuktan söz edenlerin onun adaylığına sıcak bakmasını anlamak mümkün olmuyor.  

[email protected]

  • 1. Bkz. 12 Eylül 1980 Darbesi’nin Ürünü YÖK’ün Kırkıncı Yılında: YÖK, YÖK başkanları ve üniversiteleri, Ütopya Yayınevi, 2021.
  • 2. Bkz. AKP iktidarında eğitim, Ütopya Yayınevi, 2013.