TALPA: Henüz soruşturma tamamlanmadan pilotların tutuklanması endişe verici

Türkiye Havayolları Pilotları Derneği, Sabiha Gökçen'de yaşanan kazadan sonra henüz raporların tamamlanmadan kaptan pilotun tutuklanmasının endişe verici olduğunu belirtti. Dernekten yapılan açıklamada pilotlara yönelik olumsuz izlenim oluşturabilecek ve onların görevlerini yaparken karar alma özgürlüklerini kısıtlayabilecek söylemlerden kaçınılması gerektiği vurgulandı.

soL - Haber Merkezi

Türkiye Havayolları Pilotları Derneği (TALPA) 5 Şubat 2020 tarihinde Sabiha Gökçen'de yaşanan kaza sonrasında kaptan pilotun tutuklanmasıyla ilgili olarak açıklama yaptı.

Kazanın nedenlerinin henüz tüm açıklığıyla ortaya çıkmadığını ve ön raporun dahi yazım aşamasında olduğunun altının çizildiği açıklamada, pilotların omuzlarındaki ağır yükün, ceza ya da sair yaptırım korkuları ile ağırlaştırılmamasının uçuş güvenliği bakımından kritik önemde olduğu ifade edildi. 

"PEGASUS Kaptan Pilotu’nun Tutuklanması İle İlgili Basın Açıklaması" başlıklı açıklamada şöyle denildi:

''Türkiye Havayolları Pilotları Derneği (TALPA) olarak, 5 Şubat 2020 tarihinde Sabiha Gökçen Havalimanı’nda meydana gelen üzücü kaza hakkında yapılmakta olan adlî soruşturma kapsamında, kaptan pilotun tutuklanmasına karar verildiğini derin bir üzüntü ile öğrenmiş bulunuyoruz.

Türkiye Havayolları Pilotları Derneği (TALPA) olarak, bu üzücü kazanın nedenlerinin henüz tüm açıklığıyla ortaya çıkmadığı ve ön raporun dahi yazım aşamasında olduğu bir zamanda, tüm dikkatlerin pilota yönelmesine sebep olabilecek eylem ve söylemlerden kaçınılması gerektiği kanaatindeyiz.

Belirtmek isteriz ki; uçak kazalarından sonra yapılan teknik soruşturmaların en önemli amacı, kazadan dersler çıkartarak, uçuş güvenliğini daha da mükemmelleştirecek yeni önlemler/kurallar oluşmasını sağlamak ve aynı nedenden kaynaklanabilecek kazaların önlenmesi ve uçuş emniyetinin sağlanmasıdır. Bu husus ülkemizin de onaylayarak kabul ettiği  ICAO Annex 13’de vurgulanmaktadır.

Bunun yanı sıra, soruşturma sonucunda kazanın sebeplerinin aydınlatılması ve sorumlular var ise bunların tespiti ile haklarında yasal işlem yapılması gerekliliği tartışmasızdır.

Ancak;

soruşturmanın erken evrelerinde pilotun, kazanın en önemli etkeni olabileceğine dair izlenim yaratan tutum, uçak kazalarının genellikle onlarca farklı eşzamanlı sebebe dayalı olabileceğini gözden kaçıracağı gibi, tutuklanma ve/veya cezalandırılma tedirginliği altındaki kişilerin beyanlarının samimiyetini de etkileyerek, kaza ile ilgili gerçek veri ve bilgilerin bir kısmının dile getirilmesini engelleyebilecektir, ki bu da Uluslararası Sivil Havacılık Örgütü (ICAO) ve Avrupa Birliği’nin 376/2014 Sayılı Tüzük’ünde yer alan emniyet prensipleri ile uyumlu değildir.

Tüm bunlara ek olarak; bu aşamada pilotun tek ve yegâne sorumlu kişi olarak algılanması, halen liyakâtle görevlerini sürdürmekte olan binlerce pilotun karar alma süreçlerinde yaptırım korkusu yaşamasına neden olacak ve gerektiğinde anlık şekilde bağımsız karar alma/inisiyatif kullanma yeteneklerini zedeleyerek kokpitte tedirginlik yaratabilecektir.

Unutmamak gerekir ki, sivil hava araçlarında pilotun mevcudiyeti daha uzun bir süre boyunca kaçınılmazdır. Yüzlerce kişinin canı ve malının sorumluluğuyla birlikte, hızla gelişmekte olan Türk Sivil Havacılığı’nın bayrağını tüm dünyaya taşıyan pilotların omuzlarındaki ağır yükün, ceza ya da sair yaptırım korkuları ile ağırlaştırılmaması uçuş güvenliği bakımından kritik önemdedir.

Bu nedenle, üzücü kazanın sebepleri henüz net olarak belirlenmemişken, pilotlara yönelik olumsuz izlenim oluşturabilecek ve pilotların görevlerini ifa esnasındaki karar alma özgürlüklerini kısıtlayabilecek söylem, eylem ve işlemlerden olabildiğince kaçınılmasının uygun olacağı yönündeki kanaatimizi kamuoyunun değerli bilgisine sunarız.

Saygılarımızla,

TALPA Yönetim Kurulu"