Robert Koch Enstitüsü Covid-19 ile nasıl mücadele ediyor?

Almanya'da Covid-19 salgını nedeniyle yaşanan ölümlerin diğer Avrupa ülkelerine kıyasla oran olarak düşük seyretmesi tartışılmaya devam ediyor. Almanya'da alınan tedbirlerin federal düzeyde koordinasyonundan sorumlu olan Robert Koch Enstitüsü tartışmaların odağında.

Nazlı Cihan

Robert Koch Enstitüsü'nün (RKI) adını, son bir ayda, özellikle Almanya'da duymayan kalmadı. Yüzlerce çalışanı ve bilim insanıyla bulaşıcı hastalıkları araştırmada ve önlemede Almanya’nın en önemli araştırma enstitüsü olan RKI, doğrudan Bulaşıcı Hastalıklar Alman Federal Dairesi’ne bağlı çalışan bir devlet kurumu. Enstitü yeni Covid-19 salgınının baş göstermesinden bu yana salgın ile ilgili kamuoyunu düzenli olarak bilgilendiriyor. Bu nedenle de ilgiyle takip ediliyor. 

RKI’nın sağladığı bilgiler Federal Almanya’daki enfeksiyon olgularını ve ölüm oranlarını da içeriyor. Almanya’da alınan tedbirlerin federal düzeyde koordinasyonundan sorumlu kuruluş olan Robert Koch Enstitüsü’nün önerileri, federal hükümetin karar alma süreçlerindeki en önemli yol göstericisi niteliğinde.  Öte yandan, son günlerde başta bilim insanları olmak üzere birçok çevrenin gerek basında gerekse sosyal medyada enstitüye giderek artan eleştiriler yönelttiği de görülüyor.

ALMANYA’DA HER ŞEY YOLUNDA MI?

Bu eleştirilerin odağında RKI tarafından açıklanan vaka sayılarının yarattığı kafa karışıklığı yer alıyor: Robert Koch Enstitüsü’nün paylaştığı Covid-19 olgu ve ölüm sayıları, daha en başından beri ABD’de yer alan Jonhs Hopkins Üniversitesi'nin açıkladığı sayılarla örtüşmüyordu. Örneğin 27 Mart 2020 tarihinde RKI'ye göre Almanya'da Covid-19’a bağlı 42.288 olgu ve 253 ölüm gerçekleşmişti. Johns Hopkins Üniversitesi ise aynı tarih için Almanya’daki sayıları 49.344 olgu ve 304 ölüm olarak açıkladı.

RKI ve Johns Hopkins Üniversitesi tarafından açıklanan sayılardaki tutarsızlığın, iki kurumun birbirinden farklı veri setleri kullanmasından kaynaklandığı belirtiliyor. Robert Koch Enstitüsü federal eyaletlerin sağlık bakanlıklarından ve onlara bağlı ilgili kuruluşlardan gelen resmi raporlara göre veri paylaşıyor. Johns Hopkins Üniversitesi ise verilerini, Dünya Sağlık Örgütü'nün yanı sıra ulusal ajanslardan ve yerel medyadan gelen raporlardan elde ediyor. RKI'nin en büyük sorunu, ilgili kuruluşlardan gelen raporlarda önemli gecikmelerin yaşanmasından kaynaklanıyor.

Bunun yanı sıra bir başka önemli eleştiri daha dillendiriliyor: RKI direktörü Lothar Wieler basın toplantısı yoluyla kamuoyuna yaptığı açıklamaların ilk günlerinde, Covid-19’un yayılmasında bir yavaşlama olduğu ve Almanya'daki Covid-19 vakalarında yaşanan artışın bu nedenle az da olsa zayıfladığı yönünde dikkatli ama iyimser bir tablo çizmişti.  

20 Mart 2020’de federal eyaletlerin her biri kendi önlemlerini ilan etmiş, ardından eyaletlerdeki farklı uygulamalara bütünlük kazandırmak amacıyla tüm Almanya’da geçerli olmak üzere 23 Mart tarihinde kapsamlı sokağa çıkma kısıtlaması yürürlüğe sokulmuştu. Kısıtlamaların uygulanmaya başlanmasından sadece dört gün sonra, önlemlerin etkisini gösterdiğini ve “artış eğrisinin düzleşmesine" dair bir eğilim gördüğünü belirten Wieler, bu açıklamadan sadece birkaç gün sonra, bu kez "Salgının henüz başındayız" dedi ve bildirilen vaka sayılarının artmaya devam ettiğini sözlerine ekledi. Salgının Almanya’da nasıl bir seyir izleyeceğini artık kendisi de öngöremediği anlaşılıyordu. 

ELEŞTİRİLER VE ÇELİŞKİLER

Almanya’nın tanınmış virologlarından Alexander Kekulé, bu tablo karşısında, "Sokağa çıkma kısıtlamasının üzerinden henüz birkaç gün geçmişken Robert Koch Enstitüsü'nün kısıtlamaya dair tespit ettiği olumlu etkiyi, erken ve fazla iyimser bir yaklaşım” olarak değerlendirdi. Kekulé, son günlerde vaka sayılarındaki büyük artışın kaynağı olarak sağlık kuruluşlarından gecikmeli gelen raporları gösterdi ve bu artışın, Robert Koch Enstitüsü'ne faks yoluyla ulaşan bulgularla daha fazla boyut kazanabileceğini belirtti. 

Covid-19 salgını ile etkin mücadele konusunda Robert Koch Enstitüsü’nü yetersiz bulan uzmanlardan biri de virolog Hendrik Streeck. “Hayal kırıklığı” ifadesini kullanan Streeck’e göre RKI önemli veri toplama fırsatlarını kaçırıyor ve bu tutukluk, virüse karşı alınacak önlemler konusunda aksaklıklara ve çelişkili açıklamalara yol açıyor. Alınan önlemlerin işe yarayıp yaramadığını tespit etmek için verilere gereksinim olduğunu vurgulayan Streeck, bunun için şimdiye kadar hem Almanya’da, hem de koronavirüsle mücadele eden diğer ülkelerde elde edilen deneyimlerin hızlıca veriye dönüştürülmesinin zorunluluğuna dikkat çekiyor. 

Bir başka eleştiri konusu ise, RKI'nın koruyucu maskeler ile ilgili yaptığı tutarsız öneriler ve açıklamalar. Enstitü uzun bir süre, kişilerin ağız ve burunlarını herhangi bir maskeyle kapatmalarının halka bir yarar sağlamayacağı görüşündeydi. Kısa süre sonra ise RKI geri adım atarak hastalığın en azından diğer insanlara bulaşmaması için maske takmanın koruyucu bir önlem olabileceğini belirtti. Geçen Cuma günü ise Wieler, maske takmanın insanlarda "sahte bir güvenlik" duygusu yaratabileceği konusunda yeniden bir uyarıda bulundu. Bunun "olabilecek en kötü şey" olduğunu ifade eden Wieler, insanların mesafelerini korumaya, öksürme ve hapşırma kurallarına uymaya ve el hijyenini gözetmeye devam etmeleri gerektiğini, aksi takdirde maske takmanın yarardan çok zarar vereceğini belirtti.

BASINA KISITLAMA

Aradan geçen zaman içinde Robert Koch Enstitüsü sürecin başında haftada üç kez düzenli olarak yaptığı basın açıklamalarını azalttı ve halkla doğrudan iletişimine kısıtlama getirdi. Muhabirler görüntülü de olsa basın toplantılarına katılamıyor ve sorular yalnızca yazılı kabul ediliyor. Ön seçimle belirlenen sorulara yanıt verildiği için, artık soru sormak da mümkün görünmüyor. Geçen hafta basına ve kamuoyuna açık düzenlenen bilgilendirme toplantısında bir muhabirin, Almanya’nın Doğu eyaletlerinde görülen enfeksiyon ve ölüm oranlarının Almanya’nın diğer eyaletlerine kıyasla neden daha düşük olduğuna dair bir araştırma yapılıp yapılmadığı sorusu duymazdan gelinerek yanıtsız bırakıldı. Nedeni basit: Doğu'daki eyaletler 30 yıl öncesine kadar sosyalist sistemle yönetiliyordu!'

Basın açıklamalarına getirilen kısıtlamada kendilerine yöneltilen eleştirilere ve sorulara yeterli yanıt bulamamalarının bir payı var mıdır bilinmez. Ancak halk sağlını gözeten dünyanın en köklü araştırma enstitüleri arasında sayılan Robert Koch Enstitüsü Almanya’da koronavirüsle mücadele başlığında bütün gözlerin çevrildiği en önemli kurum. Yaklaşık bir aydır hastalığı kontrol altına alma ve önlemler geliştirme yönünde adımlar atılmaya çalışılıyor. Bu adımların işe yarayıp yaramayacağı konusunda yorum yapmak için henüz erken. Ve Robert Koch Enstitüsü’nün koronavirüsün üstesinden nasıl geleceği, bu testten nasıl geçeceği herkeste merak konusu.