AYM Soma katliamı protestosuna yapılan polis müdahalesini haksız buldu

Anayasa Mahkemesi Soma katliamını protesto edenlere yönelik polis müdahalesini, toplantı ve gösteri hakkının ihlali ve insan haysiyeti ile bağdaşmayan muamele yasağının ihlali olarak yorumladı. Mahkemenin birkaç yıl içinde Soma katliamı davası önüne geldiğinde verilen vahim kararın da insan haklarını ihlal ettiğine kanaat getirmesi gerekiyor.

Özge Demir

AYM, Soma katliamını protesto edenlere yapılan polis müdahalesini haksız buldu.

13 Mayıs 2014’te Manisa’nın Soma ilçesindeki Soma Kömür İşletmeleri AŞ’nin yönetiminde olan kömür madeninde çıkan yangın sonucunda 301 maden işçisi hayatını kaybetti. 

Soma katliamı, Cumhuriyet tarihinin en büyük maden işçisi katliamıydı. Dünyanın ise en büyük ikinci maden işçisi katliamıydı, ilki Çin’de 1942 yılında gerçekleşmişti gaz ve kömür tozunun neden olduğu kazada 549 kişi hayatını kaybetmişti. Aradan geçen 72 yıl, bir maden katliamının tekrar gerçekleşmesini engelleyemedi.

13 Mayıs’tan itibaren 3 gün ulusal yas ilan edildi. 

Başbakan Erdoğan, Soma'ya gelerek yaptığı ilk açıklamada "Bunlar olağan şeylerdir. Bunun yapısında, fıtratında bunlar var… literatürde iş kazası diye bir şey var" demişti.

Soma katliamı cinayettir.

Madenci ailelerinin de içinde bulunduğu toplumun büyük bir kısmı AKP’ye tepkiliydi. Tepki sadece bu işin fıtratında iş kazası var sözüne değildi, gerekli denetimlerin yapılmadığı iddia ediliyordu: Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, kazadan kısa bir süre önce, katliamın gerçekleştiği madende 13,14,17,18.03.2014 tarihlerinde yapılan programlı teftişte noksan husus tespit edememişti. Ne olağandı ne de kazaydı.

Hal böyle olunca hem Soma’da hem de İstanbul ve Ankara’da eylemler yapıldı. Eylemlerin öne çıkan sloganı “kaza değil, iş cinayeti”ydi. “Bu daha başlangıç, mücadeleye devam-Soma’nın hesabı sorulacak- Katil devlet hesap verecek- Hırsız katil AKP-İşçi Katili AKP-Soma’nın ateşi AKP’yi yakacak” eylemlerde atılan diğer sloganlardı. AKP gerekli denetimleri yapmadığı için maden kazasından sorumlu tutuluyordu.

Ankara’daki eylemde Madenciler anıtına karanfil bıraktıktan sonra göstericiler meclise yürümek istedi ve polis müdahale etti. Anayasa Mahkemesi tam da olayın bu kısmı ile ilgili dün bir karar verdi:

Mahkeme “başvurucuların da içinde bulunduğu değişik sivil toplum kuruluşlarının yer aldığı gösteriyle bu kişilerin Soma Maden kazasında işçilerin ölüm, yaralanma ve maden ocağında mahsur kalmalarını protesto etmek amacıyla muhalif fikirlerin kolektif biçimde ifade etme çabası demokratik bir toplumda saygı ile karşılanmalıdır.

AYM: Protesto demokratik sistemde olağan kabul edilmelidir.

…13/5/2014 tarihinde Soma’da özel bir şirketin işlettiği maden ocağında 301 kişinin ölümü ve birçok madencinin de yaralanmasıyla neticelenen kazayla ilgili olarak denetimlerdeki ihmalleri dile getirme, bu konularda kamuoyu oluşturmak amacıyla sembolik önemi olan Ankara Olgunlar Sokak’taki Madenci Anıtı önünde toplanma kararı verilmiştir. Kazadan bir gün sonra, olay henüz gündemde sıcaklığını koruduğu sırada bu kadar çok işçinin ölüm ve yaralanmasıyla sonuçlanmasını protesto etmek istemesi çoğulcu demokratik sistemde olağan kabul edilmelidir” dedi.

AYM: Protestoları biber gazı ile bastırmak toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkını ihlal eder.

Mahkeme ayrıca başvurucuların bulunduğu yerde herhangi bir şiddet unsuruna rastlanılmadığını hatırlattı: "Güvenpark’ın içinde toplanan göstericilerin kolluk kuvvetlerine kamu binalarına ya da özel ev ve iş yerlerine saldırdıklarını ortaya koyan bir görüntü tespit edilmemesine karşın olay yerindeki göstericiler arasında yer alan başvurucuların gösterilerinin biber gazı, basınçlı su ve süpürge yöntemi ile sonlandırmıştı. …yetkili mercilerin müdahalenin kamu düzeninin bozulması ya da bozulması tehlikesi olduğunu ikna edici surette ortaya konması gereklidir. …başvurucularda ilave bir korku ve elem duygusunu yol alabilecek mahiyettedir. Başvurucuların maruz kaldıklarını öne sürdükleri biber gazıyla yapılan müdahale Anayasa’nın 17. maddesinin üçüncü fıkrasındaki asgari eşiğin aşıldığının göstergesi olduğundan insan haysiyetiyle bağdaşmayan muamele yasağı kapsamında inceleme yapılmasına karar verilmiştir".

Mahkeme başvurucuların hem insan haysiyeti ile bağdaşmayan muamele yasağının ihlal edildiğine hem de toplantı ve gösteri hakkının ihlal edildiğine karar verdi ve başvurucular lehine 20 bin TL manevi tazminata hükmetti.

Soma’da atılan tekme insan haysiyeti ile bağdaşmayan muameledir.

Mahkemenin 14 Mayıs 2014 günü Ankara’da Soma katliamını protesto edenlere yapılan polisin müdahalesi haksız buldu ancak 14 Mayıs günü sadece Ankara’da haksızlık yapılmadı.

14 Mayıs 2014 günü Soma’da, maden işçisi olan Erdal Kocabıyık, Erdoğan’ın konvoyundaki araçlardan birine tekme attı. Hemen iki özel harekatçı tarafından yakalanıp yere yatırılan Kocabıyık’a, Recep Tayyip Erdoğan’ın müşavirliğini yapan Yusuf Yerkel tarafından da tekme atıldı. Ancak bu kadarla da yetinilmedi. Kocabıyık’ın evi basıldı, gözaltına alındı, uzunca süre de iş bulamadı.

Anayasa Mahkemesi’nin polis müdahalesini haksız bulurken çizdiği hukuki çerçeveden bakacak olursak “Kocabıyık olayın hemen ertesi gün, üstelik olayın gerçekleştiği yerde bir madenci olarak gerekli denetimleri yapmayan yetkililere tepki göstermekle haklı.” Velhasıl Kocabıyık’ın özel harekatçılar tarafından yere yatırılması, Başbakan müşaviri tarafından tekmelenmesi, evinin basılması, gözaltına alınması ve bu nedenle uzun süre iş bulamaması insan haysiyeti ile bağdaşmayan muamele yasağının ihlali sayılmalıdır.

Yerkel daha sonra yaptığı açıklama “Soma’da 14 Mayıs tarihinde yaşanan hadise beni derinden üzmüştür. O gün yaşadığım bütün provokasyonlara, maruz kaldığım hakaret ve saldırılara rağmen sükunetimi muhafaza edemediğimden dolayı üzgünüm" dedi.

Kocabıyık da olanları unutmadı, Soma katliamı ile ilgili adli süreç yürütülürken bir gün “Halen üzgünüm, kalbim kırık. Bir kere telefon etmekle bu iş bitiyorsa, tamam. Tekme fotoğrafının yayımlanmasından sonra Soma’da kimse bana iş vermedi. Kara listeye alındım. Kaç kere yardım için telefon ettim, hiçbirine çıkmadı. Hep ‘Toplantıdayım’ dedirtti. O zaman Ankara’da görevdeydi. Ben de işsizdim. Bir yardımı olmaz mıydı? Yardım istediğimde ilgilenmedi” demişti. 

Peki, göz göre göre öldürülen 301 can, denetimsiz bir maden ocağı, ölümleri protesto edenlere sıkılan biber gazı, tekmelenen maden işçileri varken, Soma davasında verilen karar bir kez daha vicdanları yaralamadı mı? 

Anayasa Mahkemesi, Soma katliamını protesto edenlere yönelik polis müdahalesini, toplantı ve gösteri hakkının ihlali ve insan haysiyeti ile bağdaşmayan muamele yasağının ihlali olarak yorumlarken, birkaç yıl içinde Soma katliamı davası önüne geldiğinde verilen vahim kararın da insan haklarını ihlal ettiğine kanaat getirmelidir.

Soma katliamında ne karar verilmişti?

Mahkeme Soma Kömür İşletmeleri A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanına 15 yıl hapis cezası ve madencilik işinden 3 yıl süreyle men verdi. Gürkan geçtiğimiz Nisan ayında tahliye edildi, madencilik işinden 3 yıl süreyle men kararı ise kaldırıldı. 

Soma Kömür İşletmeleri A.Ş. Genel Müdürü ile Maden Mühendisi ve İşletme Müdür, Müdür Yardımcılarına 22 yıl 6 hapis cezası verdi. Mahkeme 9 sanık için daha hapis cezası verirken, şirketin sahibin ve 36 kişi hakkında da beraat kararı verdi.