Türkiye Komünist Gençliği 'üç fidanı' anıyor

Türkiye Komünist Gençliği ve Solcu Liseliler’in 6 Mayıs dolayısıyla yaptığı çağrıda 'Gelin, hep birlikte onlara verdiğimiz sözü tutalım, bu düzeni değiştirelim' denildi. Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan bugün saat 18.00'de TKG'nin Youtube kanalı üzerinden yayınlanacak bir programla da anılacak.

Haber Merkezi

Türkiye Komünist Gençliği (TKG) ve Solcu Liseliler’in 6 Mayıs dolayısıyla yaptığı çağrıda “Gelin, hep birlikte onlara verdiğimiz sözü tutalım, bu düzeni değiştirelim” denildi. 6 Mayıs 1972’nin Türkiye tarihinin en utanç verici günlerinden biri olduğu belirtilen açıklamada şu ifadelere yer verildi:

“6 Mayıs 1972, Türkiye tarihinin en utanç verici günlerinden biri. O gün, emperyalizme ve onun iş birlikçilerine karşı  yaşamları pahasına mücadele eden gençliğin önderlerinden Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan Türkiye burjuvazisi tarafından idam edildiler.

Denizler, yani bizim ‘Üç Fidanımız’ Türkiye halklarının bağımsızlığı için, devrim için canlarını verirken bile mağrur ve kararlıydılar. Biliyorlardı ki mücadeleleri yarım kalmayacak ve kendilerinden sonraki genç kuşaklar onların bıraktığı yerden bayrağı devralacak, Türkiye’de devrimi yapana kadar da vazgeçmeyecekler.

Bugün Üç Fidanı sermaye sınıfı tarafından katledilmelerinin 48. yıl dönümünde anarken onlara verdiğimiz sözü tekrarlıyoruz:

Denizlere sözümüz Devrim olacak!

Gelin, hep birlikte onlara verdiğimiz sözü tutalım, bu düzeni değiştirelim! “

Programla anılacak

TKG ve Solcu Liseliler 68 kuşağının unutulmaz gençlik önderleri Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan’ı idam edilişlerinin 48. yıl dönümünde, Türkiye Komünist Gençliği'nin Youtube kanalı üzerinden yayınlanacak bir programla anıyor. Bugün saat 18.00’de yayınlanacak programa TKP üyesi tiyatro sanatçıları Orhan Aydın şiirleriyle konuk olacak, Cansu Fırıncı Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan'ın son mektuplarını seslendirecek, TKP Parti Merkez Konsey üyesi Aydemir Güler ise “Denizlerin mücadelesini ve bugüne bıraktığı devrimci mirası” genç komünistlerle birlikte değerlendirecek.

Mesajlar paylaşıldı

Denizlerle aynı sıralarda okumuş, birlikte mücadele etmiş olan TKP üyelerinin ve sosyalizm mücadelesiyle Denizler sayesinde tanışmış olan gençlerin de bugünle ilgili mesajları Türkiye Komünist Gençliği ve Solcu Liseliler’in sosyal medya hesaplarından paylaşıldı.

Mesajların bazılarını şöyle:

Deniz’in sıra arkadaşı Mehdi Beşpınar: Deniz’le Haydarpaşa’dan tanışırdık. ikimiz de mücadeleye partili başladık. Ben ODTÜ’de o İstanbul Hukuk’ta öğrenciydi. İkimizde o dönemler TİP’te örgütlüydük. Birlikte, dönemin öğrenci hareketi içerisinde omuz omuza mücadele ettik.

Deniz gerçek bir devrimciydi, hayatının her döneminde devrim ve sosyalizm mücadelesini yükseltmek için mücadele etti. Emperyalizme karşı Dolmabahçe’de de, Taksim’de de hep yan yana ve en önde yer aldık. Biz örgütün ve örgütlü mücadelenin önemini bilen insanlardık. Deniz’i Deniz yapan bu örgütçülük ve sosyalizm mücadelesine bağlılıktır.

Bugün aradan geçen yıllardan sonra gençliğe bakarken umut görüyorum. Deniz’in yolunda mücadele eden örgütlü gençleri gördükçe umudun olduğunu görüyorum. Emin olun bugün Deniz yaşasaydı, yine sizin yanınızda en önde mücadele ederdi.

Denizlerin mücadele yoldaşları Serpil ve Kaya Güvenç: Bu sene korona nedeniyle Deniz’leri mezar başında anamıyoruz. Ancak virüsün bir farklı tarafına değinmek istiyorum. İyi demek doğru olmayacak ama değişik bir tarafı oldu o da ortaya çıkardı ki bu vahşi sermaye düzeni, kapitalizm aslında çöküyor. Sermaye sınıfı ne kadar kurtarma çalışsa da bir sona gidildiği çok belli.

5 Mayıs dolayısıyla Marx’ı da hatırlayarak, onun dediği gibi devrimden başka kurtuluş yok! Mutlaka bir devrimle sonuçlanacak. Ne zaman olacağına dair yorum yapmak elbette kehanetten öteye gidemez, bunu kimse bilemez. Ama emekçilerin mücadelesi hiç şüphesiz kolaylaştıracak, hızlandıracak.

Ve yeni düzen hiç şüphesiz emekten yana sosyalist bir düzen olacak Gelelim bunun Denizlerle ilişkisine. Denizlerin son sözleri:

“Yaşasın tam bağımsız Türkiye!

Yaşasın Marksizm Leninizmin yüce ideolojisi!

Yaşasın Türk ve Kürt halklarının bağımsızlık mücadelesi!

Kahrolsun emperyalizm!

Yaşasın işçiler, köylüler!”

Bu ne demektir? Açıkça görülüyor ki verdikleri mücadele sınıf mücadelesidir. Sömürü düzenini işçiler ve köylüler birlikte yıkacaktır.

Kahrolsun emperyalizm diyorlar!

Bu mücadele Kürt ve Türk halklarının mücadelesiyle olacaktır.

Şimdi soralım, 70’lerde mi kaldı acaba bu mücadele? Nasıl Marksizm 19. yüzyılda kalmadıysa Denizlerin mücadelesi de tarihte kalmadı, bugüne dair ipuçları taşıyor.

Biz bu lanet düzenden kurtulacağız. Hani Marx diyor ya “Bir hayalet dolaşıyor” diye. O hayalet 19. yüzyıldaki gibi bugün de geziyor ve iyi ki geziyor!  Ve iyi ki de mücadele ettiler!

Denizlere, komünizme, sosyalizme, sınıfsız sömürüz toplum mücadelesinde var olan herkese selam olsun!

Son olarak Aşık İhsani’nin şiirinden bir alıntıyla sözlerimi sonlandırmak istiyorum.

Korkuyorlar, korkacaklar, korksunlar

Geliyoruz geleceğiz yakındır!

Ben de İhsani’nin sözlerine sonuna kadar katılıyorum.

Hüseyin İnan’ın sıra arkadaşı Mesut Odman: “Denizler” bizim devrimci gençlik hareketimizin unutulmaz kahramanlarıdır. Tırnak içinde yazdığım ve yarım yüzyılı aşkın bir süredir böylece tekleşmiş adlandırma, hem oradaki üç insanı hem de bütün bir gençlik hareketini anlatır.

Onlar “görkemli altmışlar” biçiminde tarihimize yazılmış dönemde yaşayıp mücadele etmiş; buna karşılık, kendilerinden önce yaşamış devrimcilerden devraldıkları yüksek özelliklerle birlikte kendi yarattıklarının bugüne ve geleceğe taşınmasında eşsiz bir örnek oluşturmuşlardır. “Ülkemize ve halkımıza borcumuz var; ödeyeceğiz!” demekte ısrarlı ve inatçı olmuş Denizler, bugünün gençlerinin dilindeki “Deniz olunmalı!” sözünde yaşamaya devam ediyorlar.

Bence, onlar Avrupa’nın kapitalist ülkelerindeki çağdaşlarından farklıdırlar. İlle  dilimize takılmış “68’li” sözünü kullanacaksak, hemen şunu da eklememiz gerekir: Bizim 68’imiz çok farklıdır. Bir kez, gelişip güçlenmekte olan ve emekçi sınıfların rengini çaldığı bir toplumsal mücadelenin parçası olarak kendini var etmiştir. İkincisi, devrimci gençlik hareketimizin önde gelen adları, Batıdakilerin tersine, hiç düzene kapılanmamışlardır. Ömürleri yetmedi ki, türünden bir itiraz, gerçekçi olmamakla kalmaz, onların anılarına saygısızlık anlamına da gelir; yüz yıl yaşasalar, yine devrimci kalırlardı, bağımsız ve sosyalist bir ülke için mücadeleye devam ederlerdi.

Denizler’den kişisel olarak en az tanıdığım Deniz idi; bir süre bizim üniversitenin yurtlarında konuk etmiştik onu. Oradan bir merhabamız vardı. Yusuf ile hem aynı üniversitenin öğrencileri hem de Sosyalist Fikir Kulübü’nün üyeleri olarak arkadaştık. Hüseyin ise benim sevgili sınıf ve sıra arkadaşımdı. Ayrıca, Fikir Kulübümüzde yine devrimci gençlik hareketimizin büyük kahramanlarından Sinan Cemgil’in başkanlığındaki yönetim kurulunun bir üyesi olarak ben, bizden sonraki yönetim kurulunun üyesi olan Hüseyin’e devir teslim töreninde bayrağı devretmiştim. Bu son cümle, bir şaka elbet; öyle bir tören falan yapılmamıştı kuşkusuz.

Bundan yirmi dört yıl kadar önce yazdığım ve ilk kez 2000 yılında yayımlanmış bir şiiri buraya aktarmama izin verin lütfen:

HÜSEYİNYUSUFDENİZ

kaç mayıs geçti çocuklar ben yaşlandım

sizin babanız yaşında oldum

pırıl pırıl bir gündü bugün ne çok ölülerimiz oldu

demokrasi savaşçısı da ilan edildiniz ya aldırmayın

ama ben öfkelendim bir yığın küfür savurdum

gazeteden kestim resminizi bir kartona yapıştırdım

altına da darağacında söylediklerini yazdım Hüseyin’in

sıra arkadaşımdı

onu ayırdığımdan değil kusura kalmayın

şimdi duruyor masasında armağanım

hiç inanamadığı  tarih kitaplarına dayanmış

anılmanın en güzeli böyledir

doğrulandınız işte o durmadan büyüyen çocuklar sizinledir

ODTÜ öğrencisi Oğuzhan Üzel: Denizler'e dair bir şeyler gördüğümde aklıma hep Aydemir Güler'in Dolmabahçe'de düzenlenen anmada "Koskoca adamlar oturdular ve ölümü oyladılar" dediği geliyor. 20li yaşlarında 3 gencin, hayatlarının baharında üç gencin ölümü oylanıyor. Onay alıyor ve dalında yeni bitmiş çicekler koparılıp atılıyor.

Bu düzen böyledir işte. İnsanlar öldürülür ama utanmadan onları anar. İnsanlar katledilir ama hiçbir şey olmamış gibi yola devam eder. Diyor ya şair "Yeter ki kararmasın sol memenin altındaki cevahir" diye. Kararır. Unutursak kararır. Unutturursak kararır. Bugün ben Denizlerin öldürüldüğü yaşlardayım. Onları öldürenleri unutmamak, unutturmamak için kendime de insanlarımıza da sözüm var.

Lise öğrencisi Nehir Erdoğdu: Denizler benim için; eşitlik, özgürlük ve sosyalizm mücadelesi demektir. Bu mücadele inat ve kararlığı, devrime olan sarsılmaz inancı ifade ediyor.

Öncelikle Denizleri bugün sosyalizm mücadelesinin dışına itecek, onları tarihin içerisinde birer "karikatüre" dönüştürecek her tür yaklaşımı "karşımıza" almalıyız.

Çünkü egemenler yani patronlar, gençliğin düşüncelerinde Denizleri bu şekilde "zararsız" resmetmek istiyorlar. Bunu reddetmeliyiz.

Denizleri anmak için onların fotoğraflarını, sözlerini sosyal medyadan paylaşmak yetmez. Yapılması gereken onların mücadelesini yani sosyalizm fikrini, devrim mücadelesini yaygınlaştırmaktır.

İstanbul Üniversitesi öğrencisi Yaren Bedel: Bu topraklarda sosyalizm mücadelesi vermiş, sınıf mücadelesine büyük bir enerji kaynağı olmuş gençlik hareketinin önderlerinin, İstanbul Üniversitesi’nde adımlarının izini görüyorum.

Koridorlarında, kulesinde, meydanında, sürdürdükleri mücadelelerini ve dimdik duruşlarını gördüğüm bu üniversitede okuyorum.

Bu yüzden bugün 48. yılında Denizlerin idam edilişlerini anarken, 6. filoyu unutmuyor, sömürücünün yerlisine karşı olunmadan yabancısına da karşı olunamayacağının bilinciyle okulumuzda “müşteri değil öğrenciyiz” sloganlarımızı yükseltiyoruz. Onları anmak bir günle sınırlı kalamıyor, her gün mücadelemizle anıyoruz anarken de ekliyoruz; 21. yüzyılda denizlere sözümüz devrim olacak.