Kitap | Kedi, Köpek, Martı

Kapak resminde sahipsiz sandığımız uçan kırmızı bir balon sizi peşinden sürükleyip koca İstanbul’un bütün sokaklarını gezdirebilir.

Nişan Mesut Oyardı

Sokak yalnızca yetişkinlerden ibaret olsaydı işiteceğimiz şey sanıyorum tekdüze bir ritim olurdu. Etrafındakileri görmeden bir yerlere koşuşturanların çıkardığı telaşın sesinden…

Yaşamın olağan temposunun dışına çıkan her ayrıksı sesin arkasında mutlaka bir çocuk vardır. Bütün bir gezegeni çınlatacakmış gibi gelen kahkahalar, yerle gök arasında kaymalara sebep olan ağlamalar ve elbette donup kalmanıza, verecek cevap bulamamanıza sebep olan sorular, sorular, sorular…

Çocukluğun hayatımıza dokunduğu bu olağanüstü anlara şiiri de ekleyebiliriz. Şiir, hiçbir durumda olağanı sunmaz. Gündelik yaşamın içinde fark edilmeyenleri, ince detayları yoğun bir imge denizinin üzerinde yolculuğa çıkararak sunar. Bazı şiirler bu yüzden şairin kaleminden çok hızlı taşıp sokağın, dansın, şarkının, sevginin yani bizim olurlar.

Çocuk şiirleri hem çocukluğun bizzat kendisini hem de onların imgeler dünyasını bize taşıyabildiği oranda daha ilk satırda sarmalarlar okuru. 

Mavisakal müzik grubunun solistliğini de yapan Genç Osman Yavaş’ın kaleminden birbirine sıkıca bağlı üç şiir demetinden oluşan “Kedi, Köpek, Martı” kitabı da okurunu hemen kendi dünyasına alanlardan. Şiirimizin konukları İstanbul’un hemen her yerinde karşımıza çıkan ama çoğu kez görmezden gelinen kediler, köpekler ve martılar. 

İstanbul’da kedi olsam…” diyerek başlayan dizelerle bir anda kendinizi çatı kiremitleri üzerinde sekerken ya da sıcak motor kaputları üzerinde pineklerken bulabilirsiniz. Bu şiir kedi gibi düşündürürken sıradan görünenin öteki yüzünü açığa çıkarır ve yarattığı imgelerle kedilerin gözünden koca İstanbul’a baktırır:

İstanbul’da kedi olsam,
Ama daha sakin bir köşesinden.
Hani yeşilliği bol, sessiz taraflarından…
Bütün gün uyur,
Miskin miskin çimlerde yuvarlanır,
Gölgelerde böcekleri seyreder
Ve bahçe katlarında oturan herkesin
Kedisi olurdum…

Kalabalık İstanbul sokaklarının göze çarpmayan köpekleri ve martıları sıradadır. “İstanbul’da köpek olsam” ve “İstanbul’da martı olsam” dizeleriyle başlayan serüvenler, yedi tepeli şehri karış karış gezdirir.

Şiir okunduktan sonra çok hızlı hepimizin oluverir demiştik. Bu şiirler ise yalnızca okurunun değil, gözlerinden baktığı kedilerin, köpeklerin ve martıların da şiiridir. Bu dizeleri okuyan hiç kimse yanından sessizce geçen kedileri, koca gözleriyle bakan köpekleri ve vapurun yanında süzülen martıları görmezden gelemez. 

İstanbul’da martı olsam,

Yine taze balık düşleri kurardım eminim.
Oradan uzaklaşır,
Yükselirdim yedi tepeli şehrin
aralıksız esen rüzgârında,
Süzülürdüm sıcak hava akımlarıyla,
Her yer küçücük,
Her şey önemsiz olana kadar.

Genç Osman Yavaş’ın “Kedi, Köpek, Martı” adlı kitabı, nahif diline rağmen, basitliğe kaçmayan bir etkiye sahip. Müjde Başkale’nin eşsiz çizimleri anlatının gücüne güç katmış. Kapak resminde sahipsiz sandığımız uçan kırmızı bir balon sizi peşinden sürükleyip koca İstanbul’un bütün sokaklarını gezdirebilir. Peşinden bütün kedileri, köpekleri ve martıları da sürükleyip İstanbul’u seyreden bir çocuğun eline konana dek…

Künye: Kedi, Köpek, Martı, Genç Osman Yavaş, Resimleyen: Müjde Başkale, Final Kültür Sanat, 2022