Van’dan İstanbul’a getirilen öğrenciler yaşadıklarını anlatıyor…

Van depreminin ardından yıkıntılar arasından İstanbul’a getirilen lise öğrencileri okullarını bitirmek ve üniversiteye giriş sınavını kazanmak için okul yurtlarında günlerini geçiriyor. "Van'ın baharı da güzel, kışı da" diyen öğrenciler, eğitimlerinin ardından Van'a geri dönmek istiyor.

Van depremiyle enkaza dönüşen şehirden birçok insan bölgeden göç etmek zorunda kaldı. Van’da okulların eğitim vermemesiyle ailelerini bırakarak İstanbul’da liselere yerleştirilen öğrenciler, aynı okulların yurtlarında hayatlarını sürdürmeye çalışıyor. İstanbul'da bir çok liseye nakli alınan öğrencilerle yaşadıkları, hayalleri, yaşam koşulları ve gelecekleri üzerine konuştuk.

"Yadırganan" öğrenciler yaşadıklarını isimsiz anlattılar
İstanbul'da yerleştirildikleri bir lisede eğitime ilk başladıkları günlerde hoş karşılanmadıklarını ancak zaman içerisinde en azından "kavga etmeden" günlerini geçirmeye çalıştıklarını anlatan kız öğrenciler, getirildikleri okulun yurduna yerleştirildi. Yurtta sekiz kişilik odalarda kalan Van’lı kızlar, bazı odalarda diğer öğrencilerle de kalıyor. Okullarda öğrenciler ve bazı öğretmenler tarafından "yadırgandıklarını" anlatan Van’lı öğrenciler, sorun yaşanmaması nedeniyle eğitim gördükleri lisenin ismini ve kendi isimlerini paylaşmamamızı istediler.

"Sadece 250 lira verdiler"
Eğitimlerini sürdürmek için ailelerini bırakıp İstanbul'a gelmek zorunda olduklarını söyleyen öğrenciler, “Van’da Milli Eğitim Bakanlığı görevlileri, 'eşyalarınızı bile almanıza gerek yok, her şeyinizi vereceğiz' diyerek bizi oradan aldılar. Ailelerimizi bırakıp da buraya getirildik. Geldiğimizden beri bize sadece 250 lira verdiler. Onun dışında hiçbir geçim kaynağımız yok” diyerek yaşadıklarını anlattılar. Diğer öğrencilerle sınıflarda eğitim gördükleri için "kabul görmediklerini" anlatan Van’lı öğrenciler, kendilerine haksızlık yapıldığını düşündüklerini söylediler. Öğrenciler, "Bir dönemin Matematik dersini sadece iki haftada öğrendik”, “Coğrafya sınavında hemen hemen aynı kâğıdı verdiğim sınıf arkadaşım 100 alırken ben 50 aldım. Çok üzüldüm", "Sınav sonuçları okunurken en son bizim notlarımız okunuyor", "Dersleri anlamak için en öne oturuyoruz. Öğretmen önce bize anlatıyor, sonra arkaya geçip diğer arkadaşlara anlatıyor", "Bizi buradan mezun etmek istemiyorlar" diyerek tanık oldukları olayları paylaştılar. Okula ilk geldikleri gün müdür tarafından hayli azarlanarak yaşadığı kırgınlığı da anlattılar, kendilerine yardımcı olan bazı öğretmenlerini ne kadar sevdiklerini de...

Akrabalarının yanlarına bile göndermiyorlar
Yurttan dışarıya çıkışlarına sadece haftada bir gün, 1,5 saat kadar süre verildiğini söyleyen öğrenciler, öğünlerini günde üç defa yemek çıkan yemekhaneden gideriyorlar. Tüm ihtiyaçlarını okul sınırları içerisinde sağlamaya çalışan öğrencilerin İstanbul’da kalan akrabalarının yanlarına bile gitmelerine izin verilmiyor.

Öğretmen olmak isteyen de var, inşaat mühendisi olmak isteyen de…
Üniversiteye giriş sınavına hazırlanan son sınıf öğrencisi öğrenciler, kimi sayısal, kimi sözel öğrencisi olduğunu ve derslerinin zorluklarından bahsetti. Sayısal bölümü öğrencilere kurs imkânı sağlandığını ve depremden önce Van’da dershaneye gittiklerini anlatırken, hangi meslekleri yapmak istediklerini sorduk. Kimisi edebiyat öğretmeni ya da İngilizce öğretmeni olmak istiyor, kimisi hukuk, kimisi felsefe okumak istiyor. İnşaat mühendisi olmak isteyen bir diğeri ise, “Ağabeylerim inşaatlarda işçi olarak çalıştı. Bir ağabeyim inşaata giderken öldü. Bu yüzden İnşaat Mühendisi olmak istiyorum” diyerek neden bu mesleği istediğini açıkladı. Öğrenciler, üniversite tercihlerini de ağırlıklı olarak Van’ın çevresindeki üniversitelerden yana yapacaklarını söylediler.

"Çadırlar güvenli değil, ailelerimiz evlere geri döndü"
Depremin etkisi hayli üzerlerinde olduğu görülen 17-18 yaşlarında olan Van’lı kızlar depreme nasıl tanıklık ettiklerini paylaştı. “Van’da hasarlı olmayan ev, bina kalmadı” diyen öğrenciler, Van’ın soğuğu karşısında evleri yıkılmayan ailelerin evlerine geri döndüklerini anlattılar. “Soğuktan çadırlarda kalmaya dayanamayıp evlere yerleştiler. Ama depremler hala devam ediyor, korkuyoruz”, “Bazı çadırlara hırsızlar gelip gaz sıkarak çocukları kaçırıyor. Çadırlar çok güvensiz” diyerek endişelerini paylaşan öğrenciler, kendi cep telefonlarıyla hemen her gün aileleriyle konuşabildiklerini de söylediler.

Dostoyevski, Gogol, Rus edebiyatı…
Bir sonraki Van depremiyle yıkılarak birçok insanın hayatını kaybettiği Bayram Otel’den bahsederken söz Hüseyin Çelik’e geliyor. Başbakan Yardımcısı Hüseyin Çelik’in de o otelde çok kaldığını söyleyen kızlar, kamu binalarının ne kadar hasar gördüğünü de anlattı. Yapılaşmanın kötü olduğunu söylerken haber izleyememekten dert yanan öğrenciler, "İzleyebileceğimiz bir tane televizyon var. Ama diğer arkadaşlar televizyonda hep dizi izliyorlar. Biz haber bültenlerini izleyemiyoruz” diyerek gündemi gazetelerden takip etmeye çalıştıklarını anlattılar. Aralarında kitap tartışırken, Suç ve Ceza’nın “Raskolnikovundan” Dostoyevski’ye, Gogol’dan Tolstoy’a varan sevdikleri Rus edebiyatı hakkında görüşlerini dinledik.

"Odalarımıza gizlice Türk bayrağı asıyorlar, neden?"
Okulda kendilerine verilen kitaplarda Türklük övgüsünün dikkat çektiğini belirten öğrencilere, okumaları için de “Şu Çılgın Türkler” ve Çanakkale Savaşını anlatan kitaplar verilmiş. “Bizim ana dilimiz Kürtçe, ilkokuldayken Türkçe’yi öğrendik” diyen kızlar, ilkokul sıralarındayken Kürtçe konuşmaları yasak olduğu için derste sohbet edemediklerini bu yüzden çok uslu öğrenciler olduklarını ise gülerek anlattılar. Gündelik yaşamda aralarında Kürtçe konuştuklarını ama okullarda ve kamu dairelerinde Türkçe konuştuklarını anlatan kızlar, “Bazı oda arkadaşlarımız bizden Kürtçe öğrenmek istediler” diyerek sevinirken, kaldıkları bazı odalara ise gizlice Türk bayrakları asıldığını ve "Biz bayrak düşmanı değiliz ki? Neden böyle yapıyorlar anlamadık" diyerek yaşadıkları üzüntüyü paylaştılar.

"Van’ın baharı da güzel, kışı da…"
Van’daki soğuk hava şartlarından bahsederken özlemlerini de paylaşan öğrencilerin kimi Bitlis’te doğduktan sonra Van’a gitmiş, kimisi bölgede köyleri yakıldığından ötürü ailesiyle Van’a yerleşmiş. Van’ın Erciş’ini, Edremit’ini anlatan kızlar, eğitim döneminin ara tatilinde ailelerin yanına gidecek. Kimisi geri dönmeyip orada okumaya devam edeceğini, kimisi mezun olduktan sonra geri döneceğini anlattı. Üniversite tercihlerini dahi Van’ın çevresinde bulunan üniversitelerden yana yapacaklarını ve hayallerini gerçekleştirmek için yaşadıkları zorlukları aşacaklarını anlatan kızlar, “Van’ın baharı da güzel, kışı da” diyor.

(soL – İstanbul)