Tihon Hrennikov'dan anılar, Moskova pencereleri

Her şeyin metalaştığı, kâr aracı yapıldığı bugünkü ortamda Tihon Hrennikov'un adı, onun müziği elbette az bilinecek. Ancak anılarımız var, tarihimiz var, deneyimimiz var.

Levent Özübek

Rusya devlet başkanı Putin yurtdışı gezilerinden birinde piyano çalınca, dünyayı şaşırtmıştı. Ne sürprizli bir kişiydi başkan... Oysa Sovyet eğitim sisteminden geçmiş, Sovyet kültürünü teneffüs etmiş bir kişinin piyanonun başına geçip, bir müzik parçasını hem de yetkinlikle çalması şaşırtıcı bir şey değildir kuşkusuz. Burada dikkati çeken asıl olay, Putin'in ne çaldığıydı. Sovyetler Birliği'nin dağılışından sonra, bu başkalaşım sürecinde kültür dünyasına neredeyse hiçbir şey koyamamış Rus toplumunun fertleri hâlâ eski Sovyet kültürünün eserleriyle yaşıyordu, onlarla övünüyordu demek ki. O geçmişe, o kültürü yaratanlara şimdi karşıt bir tavır almış olsalar bile.

Sovyet Besteciler Birliği'nin simge başkanı ve SSCB Halk Sanatçısı unvanlı, Sosyalist Emek Kahramanı, değerli besteci Tihon Hrennikov 1950'li yılların sonlarında, ilkbahar aylarındaki nekahât dönemini geçirmek üzere Moskova yakınlarındaki Barvikha sanatoryumuna yerleşmişti. 

Onu ziyarete gelenlerden biri, o günlerin önde gelen sinema yapımcısı Grigori Aleksandrov, ziyareti sırasında besteciden bir de ricada bulundu. Eşi, sevilen aktris Lyubov Orlova'nın başrolünü oynayacağı bir film tasarısı için ondan iki şarkı bestelemesini istiyordu.  Ancak şarkıların gerçekten etkileyici, parlak melodileri olmalı, bunlar toplum içinde kült yaratmalıydı. Hrennikov isteği duraksamadan kabul etti; "Neden olmasın, Grigori Vasilyeviç?" dedi.

Tihon Hrennikov şarkılardan ilkini kısa sürede besteledi. Artık sanatoryumdan çıkmıştı ama yapımcı Aleksandrov kendisiyle hâlâ temas kurmamıştı. Aslında ikinci şarkı için Hrennikov'a herhangi bir ilham da gelmiyordu o sıralar. Bir şey besteleyemedi. O günlerde uzun süreli bir yurtdışı gezisi araya girince, Hrennikov bestelediği o müzik parçasını unuttu.  Anlaşılan sinema yapımcısı Aleksandrov da tasarısını ya iptal etmiş veya ertelemişti. Aralarında bir kontrat da yapılmamıştı zaten.

Aradan üç yıl geçti. 1960 yılında bir başka film yapımcısı Kirill Molçanov müziği bir filminde kullandı ama film hiç tutulmayınca, rafa kalktı. "Görüyor musun Tihon? Berbat ettim..." diye şaka yapmıştı Molçanov. Müzik tamamen ortada kalmıştı. Hrennikov daha sonra şöyle diyecekti: "Notalar piyanonun üzerinde kalmıştı ve ben onu tamamen unutmuştum."

Ancak şarkı daha sonra yine canlandı: Şarkıcı Leonid Utesov bir gün Hrennikov'u arıyor. Konserlerinde seslendirmek için yeni şarkılara gereksinimi olduğunu söylüyor ve bana verebileceğin yeni bir şarkı var mı, diye soruyordu. Hrennikov o zaman unutulmuş müziğini hatırladı. Notalarını piyanoda Utesov'a çalınca, şarkıcı bunun tam aradığı şey olduğunu söyledi. Ancak bir sorun vardı ki, önemliydi: Şarkının sözleri yoktu.

Şair Mihail Matusovski'ye başvurdular. Matusovski önce olumlu düşünmemişti. Hazır müziğe söz yazmak onun işi değildi. Ismarlama konulara girmez, şiirini içten gelen ilhamla yazardı. Ama sonra içine öyle doğdu ki, bu müzikte kendisine dokunan, lirik bir hava vardı. Dahası bu müzik ona söz yazmak için çok elverişli gelmişti. Bilinmez, Matusovski belki o günlerde geceleri Moskova'ya bakıp, her birinde farklı bir yaşam sürülen, her birinin ayrı bir öyküsü olan, her biri değişik renkte, değişik tonda aydınlanmış pencerelere dalıyordu. Bu müzik o duygulara çok iyi gidiyordu. İşte bir müzik parçası bir şaire şiir yazdırmıştı. Yüksek kültürün emekçileri için sıra dışı bir olaydır bu.

Yukarılarda yine, gökyüzü kararıyor

İşte alacakaranlıkta pencereler yanıyor

Dostumdur benim, orada yaşayanlar

Ve soluğum kesilerek ben,

Gözlerim pencereleri gece olunca.


O pencerelerin altında, dalabilirim hayallere

Bir kitap gibi okuyabilirim onları 

Sevgimi büyütüp o hazine ışığa

Heyecanlanır, baştan çıkarım,

Onlar bakarken bana, birer insan misali.


Geçen yıllardaki gibi yine,

Hazırım durmaya senin pencerenin altında

Ve ışığının aydınlığına 

Hep aceleyle koşmaya,

Yetişmek ister gibi sanki, gençlikte kalmış bir randevuya.


Hayranlık duyarım size geceleri bakıp,

Pencereler sevgili oldunuz bana yıllar boyunca,

 Daha parlağı yoktur benim için,

Sönmeyen Moskova pencerelerinin.

Mihail Matusovski şiiri tamamlayınca Utesov orkestrasının provasına götürmüş. Provalar Moskova Şoförler Klübü'nün salonunda yapılıyormuş. Salon çok soğukmuş. Şarkıcı Leonid Utesovski üzerinde palto, ayağında çizmelerle çalışyormuş. Şairin getirdiği sözleri inceledikten sonra piyano eşliğinde üzerinde çalışılmış, o andan itibaren Moskova Pencereleri şarkısı doğmuş.

Şarkı ilk kez Leonid Utesov tarafından, Moskova Varyete Tiyatrosu'nda seslendirilmiş. Şarkıyı dinleyenler o anda herhalde, zihinlerinde akşamın lacivert alacakaranlığıyla her birinin kendi yaşamı, kendi kaderi olan Moskova pencerelerinin bir bir yanışını  canladırmış olmalıydılar. Şair ne incelikle, ne güzel duygularla dönmüştür o pencerelere...

Moskova Pencereleri kısa sürede halk tarafından benimsendi, birçok ünlü şarkıcının repertuarına girdi. Sanatçı İrina Brjevskaya'nın ismi bu şarkıyla anılır olmuştu. Brjevskaya 1964 yılında bu şarkıyla Dresden Pop Müzik Festivali'nde ödül kazandı. Ondan başka Margarita Suvorova, Mihail Novokhizjin, Muslim Magomaev, Ludmila Gurçenko, Larisa Dolina, Dmitri Hvorostovski, Valery Sutkin, Oleg Pogudin, Alman  şarkıcı Christelle Schulze ve diğer birçok sanatçılar seslendirdiler. Yorumlardan çok beğenilen biri de Sovyetler Birliği'nin unutulmaz opera sanatçılarından biri olan, Estonyalı bariton Georg Ots'a aittir. 

Tihon Hrennikov çok verimli bir besteciydi. Eserleri arasında üç senfoni, altı senfonik eser, dokuz konçerto, on üç opera ve beş bale vardır. Ayrıca çok sayıda piyano eserleri, oda müzikleri, sayısız şarkı, film ve tiyatro müzikleri bestelemiştir. Tüm yaşamı boyunca Sosyalizm savaşımını hiç bırakmadı. Sovyet Besteciler Birliği'nin başkanlığı görevini Sovyetler Birliği'nin dağıldığı 1991 yılına kadar aralıksız sürdürdü. "Bana göre, müzikten hepimizden çok anlıyor," dediği Stalin'in yakın desteğini görmüştü. Seksenli yıllardaki Perestroyka akımına tüm gücüyle karşı durdu: "Bu, bizim liderlerimiz tarafından yapılan bir ihanetti. Sovyet sanatını kasten tahrip eden Gorbaçov ve yandaşlarının Parti'ye ve halka ihanet etmiş olduklarını düşünüyorum," demişti.

Hayattan ayrılmadan kısa süre önce kendisiyle yapılan bir söyleşide, "Antik Yunan'da olduğu gibi, Sovyetler Birliği'nde de müzik son derece büyük öneme sahipti. Entelektüel ve iradeli insanlar yetiştirilmesinde büyük bestecilerin, sanatçıların manevi etkisi çok büyüktür," diye belirtmişti düşüncesini.

Günümüzün önde gelen piyanistlerinden Yevgeni Kissin, Anılar ve Düşünceler adı kitabında Tihon Hrennikov için bir yer ayırmış. Sözleri vefanın, değerbilirliğin, iyiliğin örneğini gösteriyor. Yevgeni Kissin, bugün batının çeşitli merkezlerinin yönlendirmesiyle, sanatının manevi etkisini eskiyi kötülemede kullanan kimilerinden farklı bir sanatçı demek ki. Onun Hrennikov ile ilgili anılarına bakalım:

1984 yılında,okulumuzun müdürü Zinovi İsakoviç Filkenstein beni Tihon Nikolayeviç Hrennikov'a göstermenin iyi bir fikir olduğuna karar vermişti.Kararlaştırdığımız gün, 1 Mayıs'ta Anna Pavlovna ile birlikte Hrennikov'un evine gittik. Bizi çok sıcak karşıladı, o anda epeyce kalabalık olan stüdyosuna aldı: Tihon Hrennikov'un eşi Klara Arnoldovna, kızları Natalya ve onun eşi, okulumuzun müdürü Zinovi İsakoviç, besteciler Lev Solin ile Aleksandr Çaykovski ve onun o zamanki eşi İrina Vinogradova ve daha başkaları... 

O gün Tihon Hrennikov'a ve orada hazır bulunanlara birçok şey çaldım.Benim bestelerimden de çaldım (çocukken birçok şey bestelemiştim). Bu görüşme için tam olarak hazırlanmıştım ve orada gayet iyi çaldım. Tihon Nikolayeviç çok beğenmişti, "Sabaha kadar dinlemeye hazırım!" dedi. Beni İkinci Uluslararası Çağdaş Müzik Festivali'ne davet etti. Festival Moskova'da ve onun yönetiminde birkaç hafta sonra başlayacaktı. Ayın 23'ünde, o zamanlar Tihon Hrennikov'un aktif olarak desteklediği [günümüzün önde gelen kemancılarından] Vadim Repin ile birlikte, festival kapsamında Moskova Konservatuvarı'nın Küçük Salon'unda resital verdik. İlk bölümde ben çaldım, ikinci bölümde Vadim.

Tihon Hrennikov da festivalde solist olarak yer aldı. Moskova Konservatuvarı Büyük Salon'da kendisinin Üçüncü Piyano Konçertosu'nu icra etti. Konserden sonra Yeşil Oda'ya, Hrennikov'u görmeye gittim. Bana, kendisi hakkında L. Grigoryev ve Y. Platek tarafından yazılmış olan, Hrennikov: Yaşamı ve Zamanı adlı kitaptan armağan etti. İlk sayfaya şöyle yazmıştı: "Jeniçka Kissin'e, hayranlıkla. Tihon Hrennikov."

1 Mayıs'taki ilk görüşmemizde Tihon Hrennikov Anna Pavlovna'ya benim neden böyle solgun olduğumu sormuştu. Anna Pavlovna benim çok yorgun olduğumu çünkü evle okul arasında çok uzun bir mesafe olduğunu, yolda çok vaktimi ve gücümü harcıyor olduğumu anlatmıştı. Tihon Hrennikov hemen bir not hazırladı: "Onu yakına getirelim." Ve seneye Haziran ayında, onun çabaları sayesinde Gnessin okulundan sadece yarım saat mesafede yeni bir daireye çıkma hakkı elde ettik. O günden sonra evimiz orası oldu. Oraya taşınırken eski Bechstein piyanomuzu satmak zorunda kaldık çünkü yeni taşındığımız apartmanın asansörü küçüktü ve merdivenleri de dardı. Üstelik ondördüncü kata taşınacaktık. O zaman mecburen enstrümansız kalmış oldum. O zamanlar çalışmak için duvar piyanosu bana uygun değildi. Tihon Hrennikov bir kez daha devreye girdi. Devlet Müzik Fonu'ndan bana ücretsiz olarak bir grand piyano verildi. O ilk buluşmamızda "solgun Jeniçka Kissin" dediği benim için yaptığı, sadece o uzun yollarda troleybüste, metroda yorgun düşmemi, zaman kaybetmemi önlemek değildi, bize iyi şartlar sağlamış, yaşamımızı güzelleştirmişti. Her yaz ve her kış, tatillerimizi çeşitli sayfiye yerlerindeki ve özellikle Ruza'daki Besteciler Evi'nde geçiriyorduk. Ne zamanlardı, ne atmosferdi, ne sohbetti o unutulmaz yerlerdeki! Şimdi Ruza'da bir tatil yapmayı ne kadar isterim! Ama bana geçenlerde oraya giden arkadaşlar söylediler, şimdi o Ruza'dan hemen hiçbir şey kalmamış, heyhat...

Ne adamdı o... Daha sonra öğrendim ki ve hâlâ öğreniyorum, ben Hrennikov'un yardım ettiği çok sayıda insandan sadece biriydim. Üstelik, birçoklarının tersine, Tihon Nikolayeviç yaptığı sayısız güzel işlerin, özellikle kamuoyu önünde konuşulmasını hiç istemezdi.

Sonraki yıllarda sıkı temasımız devam etti.1986 yazında onun İkinci Piyano Konçertosu'nu çalıştım ve ülkenin çeşitli kentlerinde ve birçok ülkede çaldım. Tihon Nikolayeviç, Vadim Repin ve [zamanımızın önemli kemancılarından] Maksim Vengerov ile birlikte Schleswig-Holstein Festivalinde, Odessa'da ve Moskova'da, "Hrennikov'un Yaratıcı Akşamları' etkinliklerinde beraber çaldık. Önce Maksim, Hrennikov'un İkinci Keman Konçertosunu çaldı, sonra Tihon Nikolayeviç kendisinin Üçüncü Piyano konçertosunu çaldı. Aradan sonra ben Hrennikov'un İkinci Piyano Konçertosunu seslendirdim, sonra Vadim kapanışı Hrennikov'un Birinci Piyano Konçertosuyla yaptı.Ne hoş seyahatlerdi onlar.

Her yıl, annem Anna Pavlovna ile, eğer Moskova'daysak, Tihon Nikolayeviç'i doğum gününde ziyaret ederdik. Hrennikovların evi, yaşamım boyunca ziyaret ettiğim en konuksever evdi ve ben birçok ülkelerde, değişik kıtalarda pek çok ziyaretler yapmışımdır. O günlerde Tihon Hrennikov'un büyük evi hep konuklarla dolu olurdu. Arkadaşları, dostları, öğrencileri... Ve atmosferindeki sıcaklık, candanlık, iyilik ve sevgi hiç azalmazdı. 

Bugünlerde arkadaşlarımızla ne zaman bir araya gelsek, hep onun şarkılarını söyleriz (ben genelde piyanoyla eşlik ederim). Ve kuşakların milyonlarca insanının sevdiği bir şarkıyı mutlaka söyleriz: Moskova Pencereleri. Hrennikov bu harika şarkıdan başka bir beste yapmamış olsaydı bile, sanırım adı yine tarihe geçerdi. Hep hatırlarız, söyleriz: Hayranlık duyarım size geceleri bakıp, Pencereler, sevgili oldunuz bana yıllar boyunca, Daha parlağı yoktur benim için, Sönmeyen Moskova pencerelerinin.

Hatıranıza saygıyla, sevgili Tihon Hrennikov!

Bu anılarla, Tihon Hrennikov'u biraz daha yakından tanımış oluyoruz. Zamanımız şimdi bir karmaşa devri olabilir; dünyada sanatın, bilimin, toplumculuğun, gerilediği bir dönem olabilir. Her şeyin metalaştığı, kâr aracı yapıldığı bugünkü ortamda Tihon Hrennikov'un adı, onun müziği elbette az bilinecek. Ancak anılarımız var, tarihimiz var, deneyimimiz var. İnsanlık mutlaka galip gelecek.