Kısa bir süre önce, TFF, BeIN Sports ve Kulüpler Birliği arasında futbolun naklen yayın haklarının ve gelirler paylaşımının dağılımındaki gerilimler, kulüp temsilcileri olmadan gerçekleştirilen TFF-BeIN Sports toplantısı ile doruğa çıkmıştı. Dönemsel tabloda, ekonomik darboğazda olan kulüplerin TFF tarafından dışlanmanın ötesinde, var olan yayın gelirlerinin azaltılmasından şikâyetçi oluşları vardı. 

Gelinen son tabloda TFF ile yayıncı kuruluş arasındaki ödeme krizinin bir türlü çözülemediği ve tarafların karşı karşıya geldikleri anlaşılıyor. Daha önce, yayıncı kuruluşun federasyona ve kulüplere maçların yeniden başlayacağı zamana kadar ödemeleri askıya aldıkları iletilmişti. Bu duruma cevap olarak ise Kulüpler Birliği bir açıklama yaparak BeIN Sports'tan fedâkarlık talep etmiş ve ödemelerin aksadığının altını çizmişti.

Aslında sözleşmeler incelendiğinde, federasyonun kendisine yayıncı kuruluş tarafından ödenen parayı kulüplere ilettiği ve burada asıl kaynağın BeIn Sports olduğu biliniyor. Ancak kulüplerin yaptığı açıklama ile Süper Lig'in geçen sezonunda oynanan 23 karşılaşmasının yapılması gereken ödemelerinin yapılmadığını öne sürmüş ve böyle giderse futbolculara yapılması gereken ödemenin yapılamayacağını vurgulamıştı. Ancak burada en önemli 'arabulucu' misyonu üstlenmesi beklenen TFF'nin pasif kalışı da kulüpler tarafından eleştirildi.

Son gelişmeler, TFF ile BeIN Sports arasındaki soğuk savaşın 2020-2021 sezonu için ödenmesi gerekli olan meblağın yüzde 25'lik peşinatının yatmamasında düğümlendiğini gösteriyor. Yayıncı kuruluşa bu sebeple ihtarname gönderen federasyon, 2. kez ihtar çekmiş durumda. Bir 3. ihtar ise sıcak savaşın fitilini ateşleyebilir. Çünkü son bir ihtar daha verilmesi, TFF'ye haklı fesih yolunun açılmasını sağlayabilir. Ancak TFF'nin haklı fesihe ne kadar istekli olduğu, Katar sermayesinin buna ne kadar izin vereceği ve devletin burada ne tür roller üstleneceği de merak konusu olmaya şimdilik devam ediyor. Burada en bilinir olan şey, TFF'nin kararlarını kendi başına veren, özerk ya da bağımsız bir kuruluş olmadığı olsa gerek. Ayrıca bir taraflaşma var ise bunun iki karşıt tarafında TFF ile BeIn Sports'un yer alma ihtimali hem garip geliyor hem de gerçek dışılık içeriyor.

Ancak yine de son durumlar oldukça karışık. Çünkü BeIn Sports'un bir teminat mektubu vermemesi, hükümetin Katar sermayesini ve iktidarını garanti olarak göstermesi yeni belirsizlikler yaratıyor. 

Kulüpler cephesinde durum oldukça sıkışık. Birçok kulübün banka borçlarına naklen yayın gelirlerini temlik ettiği de hesaba katıldığında kulüplerin ne durumda olduğu da anlaşılmış oluyor. Borçların artışı ve faizlerin getirdiği yük, kulüp yükümlülüklerinin kısa vadede daha da aksamasına yol açacak.

BeIn Sports cephesinden beklenen sevindirici haber ise bir türlü gelmiyor ve ısrarla gecikiyor. Çünkü yayıncı kuruluş, TFF ile yaptığı anlaşmada lisans anlaşmasının geçici bir süreliğine durdurulduğunu ve eksik bir ödeme olmadığını "Sezonun tamamlanmasına dair koşullar netleşince yeni ödeme takvimi de belli olacak. Digiturk, naklen yayın lisans anlaşmasını feshetme adımı atmamış, sadece ödemelerini geçici bir süre için dondurmuştur. Ödemelerin eksik yapılması söz konusu olmadığı gibi Digiturk'ün sezon başından beri yaptığı ödemeler, oynanmış olan tüm karşılaşmaları kapsamaktadır. Digiturk'ün naklen yayın lisans sözleşmesine ilişkin unsurları kulüplerle veya Kulüpler Birliği ile doğrudan görüşmek gibi bir yükümlülüğü bulunmamaktadır” sözleriyle yalanlıyor.

Tüm bunlardan ortaya çıkan sonuç ise TFF, Devlet ve BeInSports arasındaki organik ilişkilerin, anlaşmaların, kapalı kapılar ardındaki müzakerelerin futbola ve kulüplere ne kadar da çok zarar verdiğini kanıtlıyor. Bir diğer gerçek ise Katar sermayesinin ölüyü soymadan gitmeyeceğini bu şekilde 'müjdelemiş' olması. 

Ölüyü soyanlar, cebimizi soyanlar ve yardım ve yataklığa soyunanlar aynı tarafta yer alıyor.