Sağlıkçı olarak çalışıyorlar sağlıkçı sayılmıyorlar!

Kovid-19 salgını, hekiminden hemşiresine teknisyeninden laborantına tüm sağlık emekçilerinin önemini bir kez daha hatırlattı. Salgının ilk günleriyle birlikte sağlıkçıların izinleri kaldırıldı ve rutin çalışma programları birçok kamu hastanesinde günler içinde değişti. Sağlık Bakanı önümüzdeki aylarda sağlık çalışanlarına yapılacak 'ek ödemelerin' tavandan yapılacağını açıkladı. Ancak…

soL - Haber Merkezi

Türkiye artık haftalardır yeni koronavirüs salgınıyla uğraşıyor. Aksaklıklar ve soru işaretleriyle devam eden salgın özellikle sağlık çalışanlarının önemini bir kez daha hatırlattı. Bu nedenle hem Türkiye'de hem de dünyanın farklı ülkelerinde sağlıkçılar "alkışlarla" desteklendi. Sağlık Bakanlığı ise yaptığı düzenlemeyle kamuda çalışan sağlıkçıların önümüzdeki aylarda alacağı "ek ödemelerin" tavandan yapılacağını duyurdu. Ancak kamu hastanelerinde birer sağlıkçı olarak çalışıp bu düzenlemeye dahil edilmeyen çalışanlar var. Güvenlik görevlileri, temizlik işçileri, kat görevlileri, yemekhane çalışanları, şoförler hastanelerde çalışmalarına rağmen bu düzenlemedeki sağlıkçılardan sayılmıyorlar. 

Konu farklı kanallardan bakanlık yetkililerine sorulmasına rağmen bir gelişme olmaması üzerine farklı hastanelerdeki işçiler Patronların Ensesindeyiz Ağı ile iletişim kurdular. Birçoğu sendika üyesi de olan işçiler kendi hazırladıkları "Sağlık Ekip İşidir" başlıklı bir kampanya ile seslerini duyurmaya çalışıyorlar. PE Ağına ulaşan işçiler ile hem hastanelerdeki durumu hem de taleplerini konuştuk.

Kendinizi tanıtır mısınız?

4D'li işçileriz. Yani geçtiğimiz yıllarda taşeron şirketlerde çalışan, bir KHK düzenlemesi ile kadrolu olan hastane işçileriyiz. Kadromuz 4D olarak geçiyor. 657 sayılı kanuna tabiyiz. Bu değişimle kimi haklar kazandık, ama aslında çalışma hayatımızda çok da bir değişiklik olmadı. Hepimiz hastane çalışanıyız. Güvenliğe, temizliğe, servislere malzeme teminine, yemek çıkarılmasına... Tüm bu işlere bakıyoruz.

"Sağlık Ekip İşidir!" başlıklı bir kampanya düzenlediniz. Talepleriniz neler?

Salgın başladıktan sonra sağlıkçılar önem kazandı. Ama bir görünen sağlıkçılar var bir de görünmeyen sağlıkçılar var. Tabii ki sağlık hizmetinde tıbbi bilgi, tedavi çok önem taşıyor ama bugün hastaneler fabrika gibi yerler. Örneğin bizim hastanemizde yüzlerce doktor, yüzlerce hemşire ve yüzlerce 4D'li işçi var. Bir araya geldiğimizde binlerceyiz. Ama biz görünmeyen kısımdayız. Hastanenin en altında bizler varız. Bu nedenle sağlık hizmetinin bir ekip işi olduğunu hatırlatmak istedik. 

Taleplerimiz bir yandan ortak: güvenli çalışma ortamı. Ekipman açığının giderilmesi ve iyi bir planlama yapılması. Ama bir yandan da ekibin bir parçası olduğumuzun görülmesini ve ek ödeme düzenlemesinden yararlandırılmamızı istiyoruz.

Ek ödemeden neden yararlanamıyorsunuz?

Burası muamma. Sağlıkçı olarak çalışıyoruz ama sağlıkçı olarak görülmüyoruz. Örneğin tüm izinlerimiz kaldırıldı. Şehir dışına çıkamıyoruz. Kamudaki dönüşümlü çalışma bizi kapsamıyor. Yani tüm kararlardan bizler de etkileniyoruz ama ek ödeme düzenlemesinde kapsam dışıyız. Nereden baksak 300 bin çalışanı etkileyen bir karar bu. 

Doğrudan bakana da soruldu bu soru ama yanıt değişmedi. Halbuki hastanelerde aynı risk altındayız. Çamaşırhaneye enfekte çarşafları biz indiriyoruz; enfekte atıkları çöpe biz götürüyoruz; hastane kapılarında enfekte hastalar ilk bizleri buluyor; tek bir örnek için hastanenin dört bir yanını bizler dolaşıyoruz ama sağlık ekibinin içinde sayılmıyoruz. 

Hastanelerde kimler 4D kadrosunda çalışıyor?

Birçok kişi. Daha önce saydığımız güvenlik görevlileri, temizlik işçileri, kat görevlisi personeller, yemekhane çalışanları, şoförler, laborantlar, tıbbi sekreterler, teknisyenler, elektrik işçileri, çamaşırhane çalışanları, bilgi-işlem elemanları... Uzun bir liste yani. Ama hepimizi kadromuz, işimiz bir araya getiriyor. Bu salgında özveriyle çalışıyoruz, çalışmaya da gönüllüyüz. Ülkemizi, insanımızı seviyoruz. Ama "Sağlık Ekip İşidir" diyoruz. Bu unutulmasın.    

Salgın süreci çalışma ortamınızı nasıl etkiledi?

Açıkçası herkes ne yaşıyorsa bizler de aynısını yaşıyoruz. Dağınıklık, karmaşa, endişe... Hepsi var. İlk günler malzeme yoktu örneğin. Maskeler hemen gelmedi. Ya da vardı ama idari süreçlerdeki yavaşlık nedeniyle bir türlü dağıtılmadı. Öyle gittik geldik. Sonra hastalar gelmeye başladı hastaneye. Önlemler arttı. İlk günler tek maske alabiliyorduk. Sonradan günde iki maske dağıtılmaya başlandı. Hastane içinde eğitim alanlar oldu, eğitim almadan servislere çekilenler oldu. Bir sabah bakıyorsunuz çamaşırhanedesiniz, bir başka sabah Koronavirüs servisinde hastaların altını değiştiriyorsunuz. Belirsizlik ve keyfilik çok fazla.

Çalışma saatleri de dert olmaya başladı. 8 saat çalışan da var, 10 saat çalışan da var, 12 saat çalışan da var. Çoğunluğumuz toplu taşıma araçları ile işe geliyoruz ve gidiyoruz. Başka yolumuz da yok. Üniformamızı gören şoförlerden yardımcı olan da var "doktor değilsin, hemşire değilsin" diyen de. Öyle gidiyoruz.