TKP'li Hukukçular: Barolara müdahaleye karşı yükselen ses hepimizindir

TKP'li Hukukçular, barolara yönelik saldırının ardından, 'Savunma hattı ve örgütlerine siyasi iktidarlarca yapılan ve yapılmak istenen müdahaleleri kabul etmiyor, insanlığın ve adaletin önündeki barikatları kaldırmak için var olan savunmanların mücadelesini dayanışma duygularımızla selamlıyoruz' açıklaması yaptı.   

Haber Merkezi

Türkiye Komünist Partili Hukukçular (TKP)  baro başkanlarının 'Savunma Yürüyüşü' başlatarak Ankara’ya gitmesi ve dün polis saldırısıyla karşı karşıya kalmasıının ardından bir açıklama yaptı.

Açıklamada, "Savunma, yalnızca kendi sesini yükseltmemektedir; bu ses katledilirken failinin ismini kanla yere yazan kadınların, herkes evde kalsın denilirken zorunlu olarak ölümüne çalıştırılan ve hakları gaspedilen emekçilerin, dereleri, toprakları, zeytinlikleri yağmalanan köylülerin, kendi haklarını savunamayan çaresiz yurttaşların, çocukların, düşüncelerinden dolayı hapsedilen yazar ve gazetecilerin, sömürülenlerin sesidir. Susturulmak istenen bu sestir" denildi.

TKP'li Hukukçular'ın açıklaması şöyle:

SAVUNMA SUSTURULAMAZ 

BAROLARA MÜDAHALEYE KARŞI YÜKSELEN SES HEPİMİZİNDİR

Değiştirilmeye çalışılan Avukatlık Kanunu ile gerçekte iktidarın boyun eğdiremediği savunmayı hedef aldığı açıktır.

İktidar, seçilmiş Baro Başkanlarını ve avukatları kendilerine Kanun, Anayasa ve uluslararası sözleşmeler ile tanınmış en temel haklardan olan toplanma, düşünce ve ifade özgürlüğü hakkından mahrum bırakmaya çalışmakta ve Ankara sınırlarında tutarak içeriye almamak konusunda direnmekte; ancak kendisine biat eden başkanlara  her türlü özgürlüğü hak görmektedir.

Yüzyıllar önce yanan eşitlik, özgürlük, aydınlanma ve insanca yaşama meşalesindeki temel hak ve özgürlükler mücadelelerle şekillenmişler, hiç kimse tarafından lütuf edilmemişlerdir. Biat edene hak, biat etmeyene yasak olan hak ve özgürlük anlayışı ancak otokratik rejimlere mahsustur.

Savunma, yalnızca kendi sesini yükseltmemektedir; bu ses katledilirken failinin ismini kanla yere yazan kadınların, herkes evde kalsın denilirken zorunlu olarak ölümüne çalıştırılan ve hakları gaspedilen emekçilerin, dereleri, toprakları, zeytinlikleri yağmalanan köylülerin, kendi haklarını savunamayan çaresiz yurttaşların, çocukların, düşüncelerinden dolayı hapsedilen yazar ve gazetecilerin, sömürülenlerin sesidir. Susturulmak istenen bu sestir. 

Temel haklar ve ilkeler nasıl o belgelere kendiliğinden veya muktedirin lütfuyla yazılmadıysa, o şekilde de kaldırılamaz; bu hattın savunucuları da susturulamaz. Bulunduğu çağın toplumsal dokusunun ve mücadelelerinin ürünü olan hukuksal hak ve ilkelere yönelik gerici müdahalelerin toplumsal dirençle karşılaşması kaçınılmazdır. İşte bu direncin hukuk alanında en yoğun görüldüğü yer savunma ve savunmanın örgütü olan barolar olduğu içindir ki bugün AKP can havliyle baroları işlevsizleştirmek, önemsizleştirmek için yasal kılıf bulmaya çalışmaktadır.

Boyun eğmeyen Barolara ve avukatlara yapılmak istenen müdahale hiç bir tarihsel ve toplumsal meşruiyete sahip değildir. 

Ankara’ya yürüyerek yükselen ses adaletsiz düzeni değiştirmek isteyen hepimizin sesi, geçilemeyen bu hat ise savunma hattıdır. Bu sesin ne engellenmesi, ne bastırılması ne de durdurulması mümkündür.

Savunma hattı ve örgütlerine siyasi iktidarlarca yapılan ve yapılmak istenen müdahaleleri kabul etmiyor, insanlığın ve adaletin önündeki barikatları kaldırmak için var olan savunmanların mücadelesini dayanışma duygularımızla selamlıyoruz.