İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi’nin (İSİG) verilerine göre geçtiğimiz mayıs ayında en az 156 emekçi iş cinayetinde öldü. Hayatını kaybedenlerin 5’i kadın, 14’ü göçmen ve 6’sı çocuktu. Çocuklar tarım sektöründe kayıt dışı çalışıyordu. Mayısta ölen emekçilerin 29’nun ölüm sebebi koronavirüstü. Koronavirüs nedeniyle 3 ayda ölen emekçi sayısı 146’ya ve 2020’nin ilk 5 ayında iş cinayetlerinde ölenlerin sayısı 737’ye yükseldi.
İSİG verilere ilişkin değerlendirmede bulundu ve koronavirüsün bir meslek hastalığı haline geldiğinin altını çizdi: “ SGK tarafından 7 Mayıs’ta bir genelge yayınlandı ve Covid-19’un bulaşıcı hastalık olduğu ve iş kazası/meslek hastalığı olarak değerlendirilmemesi gerektiği açıklandı.”
“Bu süreçte uluslararası sendikal hareket sermayenin ve devletin sorumluluklarını belirtip Covid-19’un işçiler için meslek hastalığı sayılması ile ilgili bir deklerasyon yayınladılar, işçilerin ve ailelerinin korunması konusunda adımlar atılması gerektiğini belirtip en riskli meslek gruplarını sıraladılar. Ancak bütün bu yapılanlar yetmez. Covid-19’un iş kazası/meslek hastalığı olarak kabul edilmesi için elbette gerekli hukuki girişimlerde bulunulmalıdır. Bu talebin kabul edilmesi için aktif bir kampanya yürütürsek işçi sınıfının bütünü tarafında özümsenebilir ve bir örgütlenme başlığı olarak alana müdahale etme gücümüzü yükseltebiliriz.”
İSİG Meclisi'nin tespitleri şu şekilde:
1- İşçi sağlığı mücadelesi olarak daha evvel karşılaşmadığımız bir süreç yaşadık ve lokal çıkışlar dışında buna uygun bir yanıt veremedik. İnşaat-İş, Dev Yapı-İş, Enerji-Sen, Limter-İş vd. işyerlerinde, sokakta yaptıkları eylemler, Birleşik Metal-İş’in bazı fabrikalarda çalışmaktan kaçınma hakkını kullanması, DİSK’in 1 Mayıs eylemi, oluşturulan platformların basın açıklamaları vb. dışında işçi sağlığı mücadelesi bütünlüklü bir ses ve eylem hattı oluşturamadı. Facebook, twitter, instagram, zoom gibi iletişim kanalları yoğun olarak kullanıldı ama işçi sınıfının çoğunluğu işyerlerine gitmek zorunda kalmıştı ve gerekli alan pratiği gerçekleştirilemedi.
2- Covid-19 ile birlikte işçi sağlığı ve halk sağlığı mücadelelerinin ortak, güçlü bir ses oluşturmasının nesnel zemini ortaya çıkmıştı. Bizler daha evvel Kuzey Ormanlarının Savunulması ile inşaat işçilerinin iş cinayetlerinde ölmemesi ve hak mücadelelerini birleştirmeye yönelen ortak zeminler için uğraşmıştık. Ancak yerellerde oluşturulan ‘Dayanışma Ağları’ ile -belirli pratikler olsa da- ortak bir mücadele zemini oluşturmakta zayıf kalındı.
3- Covid-19 ile birlikte farklı koşullarda çalışmaya sürüklenen işçilerin talepleri arasındaki açıyı kapatma pratiğinde eksik kaldık. Zorunlu olarak çalıştırılanlar (sağlık, belediye, kargo, market, gıda, enerji işçileri vb.), zorunlu olmasa da rekabet gerekçesiyle çalıştırılanlar (metal, lastik, inşaat, tersane işçileri vb.), evden çalıştırılanlar (büro çalışanları vb.) ve zorunlu olarak çalıştırılmayanlar (kafe, turizm, uzunyol ulaşım işçileri vb). Tabi sınıfın bu farklı kesimlerinin talepleri biraz farklıydı: Zorunlu çalıştırılanlar İSİG önlemleri, ulaşım sorunları, çalışma saatleri... Zorunlu olmasa da rekabet gerekçesiyle çalıştırılanlar çalışmama hakkı, ücretli-idari izin... Evden çalıştırılanlar çalışma saatlerinin belirsizleşmesi, uzun-fazla çalışma, boş zaman-izin haklarının alınması... Zorunlu olarak çalıştırılmayanlar işsizlik, ücret.
Mayıs ayında 156 iş cinayeti
Yüzde 79’unu ulusal basından; yüzde 21’ini ise yerel basın, işçilerin mesai arkadaşları, aileleri, iş güvenliği uzmanları, işyeri hekimleri ve sendikalardan öğrendiğimiz bilgilere dayanarak tespit ettiğimiz kadarıyla Mayıs ayında en az 156 işçi iş cinayetlerinde yaşamını yitirdi.
• İş cinayetlerinin aylara göre dağılımına baktığımızda Ocak ayında en az 114 işçi, Şubat ayında en az 133 işçi, Mart ayında en az 113 işçi, Nisan ayında en az 221 işçi ve Mayıs ayında en az 156 işçi yaşamını yitirdi. 2020 yılının ilk beş ayında iş cinayetlerinde en az 737 işçi arkadaşımızı kaybettik.
• 156 emekçinin 113’ü ücretli (işçi ve memur), 43’ü kendi nam ve hesabına çalışanlardan (çiftçi ve esnaf) oluşuyor.
• Ölenlerin 6’sı kadın işçi, 150’si erkek işçi. Kadın işçi cinayetleri tarım, gıda, tekstil ve metal işkollarında gerçekleşti.
• Altı çocuk işçi can verdi. Çocuk işçi cinayetleri tarım işkolunda gerçekleşti.
• Ölenlerin yaş ortalamasına baktığımızda: Kendi nam ve hesabına çalışanlar (çiftçi ve esnaf) 50 yaş, ücretliler (işçi ve memur) 41 yaş.
• 51 yaş ve üstünde ise çalışırken ölen 59 emekçi bulunuyor: Çiftçi ve esnaflar ile tarım, tekstil, ticaret, metal, inşaat, taşımacılık, gemi/tersane, sağlık, güvenlik ve belediye işçileri.
• 14 göçmen/mülteci işçi yaşamını yitirdi: 6’sı Afganistanlı, 5’i Suriyeli, 1’i Azerbaycanlı, 1’i Gürcistanlı ve 1’i Iraklı...
• Ölen işçilerin 2’si sendikalı. Sendikalı işçiler cam ve belediye işkollarında çalışıyordu.