Resmi olarak ilk Covid-19 vakasının ülkemizde açıklandığı tarih olan 11 Mart 2020 tarihini takip eden günlerde hükümet tarafından bir dizi önlem paketi açıklanmıştı. Bu paketlerde sermaye lehine çok sayıda düzenlemeye gidilirken, emekçilere yönelik iki tedbir dikkat çekmişti. Bunlardan birisi 65 yaş üstü kişilere kolonya ve maske dağıtımı olurken, diğeri kısa çalışma ödeneğinin kapsamının genişletilmesi ve başvuru prosedürünün kolaylaştırılması olmuştu.
Kısa çalışma ödenekleri bu hafta İŞKUR tarafından, işsizlik fonundan sağlanan parayla ödenmeye başladı.
Kısa çalışma ödeneği ile ilgili olarak Patronların Ensesindeyiz Ağı avukatlarından Deniz Aktaş’ın görüşüne başvurduk.
Kısa Çalışma Ödeneği nedir?
Kısa Çalışma ödeneği, mevzuata ilk defa 4447 Sayılı İşsizlik Sigortası Kanunu’nun ek 2. maddesi ile girdi. Madde düzenlemesinde "kısa çalışma ödeneği" şu şekilde tarif ediliyor:
“Genel ekonomik, sektörel veya bölgesel kriz ile zorlayıcı sebeplerle işyerindeki haftalık çalışma sürelerinin geçici olarak önemli ölçüde azaltılması veya işyerinde faaliyetin tamamen veya kısmen geçici olarak durdurulması hallerinde, işyerinde üç ayı aşmamak üzere kısa çalışma yapılabilir.”
İşçinin kısa çalışma ödeneğinden yararlanabilmesi için gerekli şartlar ise, son üç yıl içinde 600 gün ve son 120 gün içinde de kesintisiz olarak bir işverene iş akdi ile bağlı olarak çalışması gerekliliği olarak belirlenmiş.
Salgın koşullarında 447 Sayılı Kanun’a 7226 sayılı Kanun ile eklenen geçici 23. Madde ile yukarıda belirtilen şartlar hafifletilerek son 3 yılda 600 gün prim ödeme ve son 120 gün bir işverene iş akdi ile bağlı olarak çalışma koşulları 450 gün ve 60 gün olarak değiştirildi.
Kısa çalışma yapan işçilerin ücretleri nasıl belirlenecek?
İşverenin kısa çalışma ödeneği başvurusunda bulunması halinde kısa çalışma yapacak olan işçi son bir yıllık brüt kazancının ortalama günlük tutarının %60’ı tutarında kısa çalışma ödeneğinden gelir desteği alabilecektir. Bu düzenleme işçi lehine bir düzenleme olarak görünmektedir ve bu dönemde işçilere yapılacak olan ödemeler işsizlik sigortası fonundan, yani bizzat işçilerden kesilen primlerden finanse edilecektir. Bu ödeme üç ay ile sınırlı olarak gerçekleştirilecektir.
Hak kayıpları olacak mı?
Kısa çalışma uygulaması nedeni ile işçilerin uğrayacakları hak kayıpları ise şu şekilde olacaktır:
- Kısa çalışma ödeneğinden yararlanan işçi için bu dönemle sınırlı olarak SGK primleri ödenmez.
- Kısa çalışma ödeneğinden yararlanan işçinin bu süre içinde alacağı ödentiler işsizlik ödeneğinden mahsup edilebilir. (Bu ödentilerin işçinin daha sonra işsiz kalması halinde işsizlik ödeneğinden mahsup edilip edilmeyeceğine Cumhurbaşkanı karar verir.)
- İşverenin kısa çalışma ödeneğine başvurması İş Kanunu Madde 22 kapsamında Çalışma koşullarında esaslı değişiklik olarak değerlendirilmeyeceği için işçinin kısa çalışma uygulamasını kabul edip etmemek gibi bir inisiyatifi bulunmamaktadır.
Tam zamanlı çalışmaya 'kısa' ödeme
Bunlarla birlikte, kısa çalışma ödeneğinden yararlanan işçi, işveren tarafından ya hiç ya da haftalık çalışma süresinin önemli ölçüde altında çalıştırılması gerekir. Ancak birçok işyerinde çalışanların tam zamanlı çalışmalarına rağmen kısa çalışma ödeneği alacağı, işsiz kalma korkusunun işçiler üzerinde bu durumu kabul etmeye neden olacağı tahmin ediliyor.
Bu durum, kısa çalışma ödeneğinin oluşturulma amacına da aykırı. Kısa çalışma ödeneği herhangi bir nedenle işyerindeki faaliyeti durdurulan ya da azaltılan işçinin uğrayacağı gelir kaybını geçici bir süreliğine destekleme amacıyla oluşturulmuş bir uygulama. Ancak mevcut uygulamaların çoğunda işveren fiilen işçinin iş gücünden tam zamanlı yararlanmaya devam ederken maaşını da devlet ödemiş olacak. Bu durum işçiden çok işvereni desteklemek anlamına geliyor.
Örnek vermek gerekirse, uzaktan zoom, Skype vb. uygulamalar aracılığı ile ders yapmaya devam eden bir özel okul öğretmeni için özel okul patronlarının kısa çalışma ödeneğine başvurmaları kısa çalışma ödeneğinin ihdas edilme amacına taban tabana zıttır. Hatta şunu açıkça ifade edebiliriz ki pandemi döneminin kazananları bu halde özel okul patronlarıdır. Zira hem özel okulların işletme maliyetlerinin önemli bir kısmından kurtulmuşlar, hem de okul ücretlerini uzaktan eğitim uygulaması sayesinde velilerden tahsil etmeye devam etmişlerdir. Bununla birlikte kısa çalışma ödeneğine de başvurarak personel maliyetini de işçilerden kesilen primlerle oluşturulan işsizlik sigortası fonunun üzerine yıkmışlardır. Nitekim Aile Çalışma ve Sosyal Politikalar Bakanlığı tarafından açıklanan verilere göre kısa çalışma ödeneği başvurularının sektörel dağılımına bakıldığında eğitim sektörünün (özel okullar), ülkede kapladığı istihdam oranlarının oldukça üzerinde, yüzde 6’lık bir paya sahip olduğu görülüyor.
Yukarıda bahsettiğimiz üzere kısa çalışma ödeneği başvuruları pandemi döneminde doğal olarak tavan yapmış durumda. Buna ilişkin olarak Aile Çalışma ve Sosyal Politikalar Bakanlığı tarafından 27 Nisan 2020 tarihi itibarı ile 291.594 işveren toplamda 3.194.610 çalışan için kısa çalışma ödeneği başvurusunda bulunduğu açıklandı.
Kabul edilen başvurulara ilişkin paylaşılan bir bilgi henüz bulunmasa da, tüm başvuruların kabul edildiği durumda dahi, üç aylık süre ile sınırlı olarak ödenekten yararlanacak olan işçilere ödenecek toplam tutar 20 milyar TL civarında olacak. Bu miktar toplam 132 Milyar TL biriktiği bilinen işsizlik sigortası fonundan ödeneceği için işçinin parasının çoğu yine onlara kullandırılmamış olacak.