Myanmarlı kadınlar, kürtaj yasağı nedeniyle ölüyor

Myanmar'da kadınlar, “Tüm hayatlar kutsaldır” söylemini kabul eden Budist inanışından dolayı kürtaj kaldırılmasını teklif dahi edemiyorlar.

Dış Haberler

Myanmar'da, toplumdaki sessizlik kültürünün ve baskının yılda en az 250 bin kadını gizlice ve çoğunlukla güven teşkil etmeyen biçimlerde yapılan yasadışı kürtajlara ittiği belirtiliyor.

Kadınları yasadışı ve tehlikeli kürtaj yöntemlerine iterek ölüm kalım arasında sürükleyen kürtaj yasağının ise Myanmar toplumda yaygın bir biçimde kabul gören “Tüm hayatlar kutsaldır” söylemini kabul eden Budist inanışından dolayı kaldırılmasının teklif dahi edilemediği iddia ediliyor.

İstenmeyen gebeliğini sonlandırmak için içtiği ilacın son dozundan sonra Thiri’nin kalbi hızla çarpmaya ve vücudu titremeye başlamış.  Hamile olduğunu öğrendikten sonra erkek arkadaşı tarafından terk edilmiş ki bu, pek çok insanın evlilik öncesi cinsel birliktelik yaşaması durumda bir kadını “harabe”, “bozuk” olarak etiketlediği Myanmar’da oldukça alışılageldik bir durum. Önünde başka bir seçenek olmadığından, Thiri de ülkesinde hayatını riske atarak yasadışı kürtaj olanakları arayan binlerce kadının arasına katılmış. 

Kendini koruma altına almak için adını değiştirerek bir Fransız ajansına konuşan 28 yaşındaki Thiri, “O son dozu da aldıktan sonra kalbim hızla atmaya, vücudum baştan ayağa titremeye başladı. Ardından kanama başladı ve midemde çok şiddetli bir ağrı hissettim. Şimdi ise rahmim için endişeleniyor, bir daha çocuk sahibi olup olamayacağımı düşünüp duruyorum” dedi.

Myanmar’da kadının hayatı riskte olmadığı müddetçe kürtaj yasak ve bu yasaya muhalefet eden doktorlar ise 10 yıllık hapis cezasıyla karşı karşıya kalıyorlar. 

Çoğunluğun Budist olduğu toplumda seks hakkında konuşmak bile bir tabu. Hatta çoğunluğun dili olan Birmanya dilinde “vajina” için düzgün bir kelime dahi bulunmuyor. Doğum kontrol yöntemleri mevcut olsa da, pek çok kadın ya kullanmayı bilmiyor ya da toplumsal çekincelerden ötürü almaya utanıyor.

Myanmar toplumunun cinselliğe olan tutumunu anlatan Thiri, “Kadınlar cinsellik hakkında konuşamıyor bile, sanki büyük bir sır gibi” diyor. Durumun ciddiyetini vurgulamak isteyen genç kadın, yeni nişanlısına 2 yıl önce kürtaj geçirdiğini bile söyleyemediğini; gebeliği hakkında kendisini bilgilendiren doktorun, evli olmadan cinsel birliktelik yaşadığı için kendisini utandırdığını ve bir an önce evlenmesi gerektiğini söyleyerek azarladığını anlatıyor.

Uzmanlar ise, bu sessizlik kültürünün ve bu tür skandalların yılda en az çeyrek milyon kadını el altından ve çoğunlukla güven teşkil etmeyen yasadışı kürtajlara ittiğini belirtiyor.

Her 100 bin hamilelikten 282’sinin ölümle sonuçlandığı Myanmar, Güneydoğu Asya’da 2. en yüksek anne ölümü oranına sahip ve bölge ortalamasını ikiye katlıyor. 

Resmi rakamlara göre, bu oranın yaklaşık yüzde 10’unu uyarım yoluyla, yani ilaç ve benzeri yöntemlerle gerçekleştirilen kürtajlar oluşturuyor. Fakat uzmanlar bu yüzdenin gerçekte çok daha yüksek olduğunu çünkü enfeksiyon sonucu gerçekleşen ölümlerin ayrı olarak sayıldığını vurguluyorlar. Kadınların mecburiyetten değil, istedikleri için çocuk sahibi olması gerektiği söylemiyle uluslararası çalışmalar yürüten Marie Stopes Organizasyonu’nun verdiği rakamlara göre ise ülkedeki anne ölümlerinin yaklaşık üçte biri kürtaj kaynaklı ölümler. 

BİSİKLET TELLERİ VE BAMBU DALLARI 

Thiri gibi birçok kadın, hakkında çok az bilgi sahibi oldukları ve kara borsada satılan haplara başvuruyorlar. Diğer kadınlar ise “merdiven altı” kürtaj kliniklerine gidiyorlar. Adeta birer ölüm kuyusu olan bu klinikler hakkında edinilen bilgiler ise en hafif tabirle dehşet verici. Eğitimsiz, sahte doktorlar tarafından ‘işletilen’ bu kliniklerde, fetüsü çıkarmak için şemsiye sapından bambu ve ince dallara kadar birçok tarih öncesi, insanlık dışı, ölümcül yöntemler kullanılıyor.   

Uzmanlar, tek başına ülkenin ticari sermaye merkezi ve eski başkenti Yangon’da bile yüzlerce yasadışı cerrah bulunduğunu ve bunların, prosedür için 20-75 Amerikan Doları arasında değişen ücretler talep ettiğini belirtiyor.  

Kadın sağlığı savunucusu örgütlerden IPAS’ın bölge sorumlusu, 14 yaşındaki bir kız çocuğunun böyle bir yasadışı yöntem sonucu bir bisiklet tekeri teliyle yırtılan rahmini tamamen aldırmak zorunda kaldığı bir olayı anlatıyor. 

Pek çok kadın direkt olarak operasyon sonrası yoğun kanama sonucu hayatını kaybederken, geri kalanı sonradan ölümcülleşebilen iç enfeksiyonlarla başbaşa bırakılıyorlar. 

Yangon Kadın Hastanesi’ndeki kayıtlara göre geçtiğimiz yıl Ocak ve Eylül ayları arasında, yaklaşık 300 kadın kürtaj kaynaklı kan enfeksiyonlarıyla hastaneye kaldırıldı. Eski bir hastane çalışanı “Eğer erken gelmezlerse yardımcı olamıyoruz. Ve çoğunlukla geç geliyorlar çünkü korkuyorlar” dedi.

ERKEKLER İZİN VERMEDİĞİ İÇİN KADINLAR KORUNAMIYOR

Bunlara ek olarak, aktivist gruplar pek çok evli kadının kocalarının isteklerini reddecek güce sahip olmadığı için korunamadığını ve bunun sonucunda da hamile kaldıklarını belirtiyor.

Birçok hastane kaydında 20’li, 30’lu yaşlarının ortasında ve 40’lı yaşlarındaki kadınların listelendiği ve çok az bir kısmının yanında kırmızı kalemle “bekar” yazıldığı görülüyor. Akhaya Kadınları isimli kadın örgütünün kurucusu Htar Htar, “Kadınlar kocalarının isteklerini reddettiğinde tehditler alıyorlar. Ne ‘hayır’ diyebiliyorlar ne de doğum kontrol isteklerini belirtebiliyorlar” dedi. 

Doğum kontrol, Myanmar’daki eski cunta tarafından komşu ülkeler Hindistan, Çin ve Tayland’ın kalabalık nüfusundan korkulması nedeniyle kısıtlanmış ve aileler çocuk sahibi olmaya “teşvik” edilmişti.

Bu durum, 2011 yılında yönetimi alan yarı sivil hükümetin evli kadınların doğum kontrole erişimi artıran bir planlama yürürlüğe konmasıyla birlikte değişti. Birleşmiş Milletler Planlama Fonu Myanmar temsilcisi Kaori Ishikawa, “Bu düzenlemeden önce ‘aile planlaması’ söylemi bile bir çeşit tabuydu” dedi. 

IPAS gibi uluslararası ve yerel kadın sağlığı örgütleri, özellikle anne ölümlerinin şehirlere kıyasla neredeyse iki kat fazla olduğu kırsal alanlarda doğum kontrolünü yaygınlaştırma çalışmaları yürütüyor. Fakat bu konudaki toplumsal tutumu kırmak çok daha zor görünüyor. 

Htar Htar, kadın haklarını korumak adına kürtajın suç olmaktan  çıkarılması için çabaladığını fakat bu talebin “bütün hayatlar kutsaldır” diyen Budist inanışına aykırı olduğu söylenerek reddedildiğini belirtti. Htar, özellikle Myanmar’ın başı çeken katı Budist grubu Ma Ba Tha’yı işaret ederek, kürtaj yasasını değiştirmenin oldukça hassas bir konu olduğunu vurguladı. 

Fakat unutulan şu ki, Thiri gibi binlerce kadın için bu bir ölüm kalım meselesi.

Htar, “Eğer yasal olsa, pek çok hayat kurtulabilir” diyerek durumun hassasiyetini özetliyor.