Apartheid Duvarı'nın ardındaki emek sömürüsü

İsrailli patronlar, yasadışı yerleşimlerde Filistinlilere istihdam sağladıklarını, 'onlara yardım ettiklerini' savunuyorlar. 'İsrailliler ve Filistinliler arasında barışın ekonomik köprüleri' olarak nitelenen Batı Şeria'daki sanayi bölgelerinde Filistinli işçiler, açık bir sömürü ve ayrımcı muameleye maruz kalıyor.

Emre Köse

Haziran 1967'deki işgalin hemen ardından İsrail yönetimi, Batı Şeria'da yasadışı olarak yerleşimler kurmaya başladı. En başından beri İsrail'in yerleşim politikalarına dahil olan özel işletmeler, uzun bir zamandır yerleşim bölgelerindeki kısmen düşük kiralar, uygun vergi oranları, hükümet sübvansiyonları ve ucuz iş gücünden faydalanarak çok yüksek kârlara ulaşıyor.

İnsan Hakları İzleme Örgütü (HRW) tarafından hazırlanan ''Occupation, Inc.'' başlıklı rapora göre özel işletmeler, yerleşim bölgelerindeki yasa belirsizliğinden de faydalanarak, Filistinlilere sert koşullar getiren ve İsrailli yerleşimcilere öncelikli muamele sağlayan bir çifte standart uyguluyor.[1]

Batı Şeria'daki patronlar, Filistinlilere istihdam sağladıklarını ve onlara 'yardım ettiklerini' savunuyorlar. Peki durum öyle mi?

Batı Şeria'daki yerleşimlerde bulunan fabrikalar yaklaşık 20 ayrı sanayi bölgesine yayılmış hâlde bulunuyor. Söz konusu özel işletmeler bu fabrikalardan, İsrail'in 300 milyar dolarlık ekonomisinin yanında devede kulak kalsa da yılda 600 milyon dolarlık bir gelir elde ediliyor. Bu gelirin en büyük paylarından birine sahip olan Aluminum Construction, Doğu Kudüs'teki Ma'ale Adumim yerleşiminde 150 İsrailli ve 400 Filistinliyi istihdam eden iki fabrikadan yıllık toplam 65 milyon dolarlık bir gelir elde ediyor.[2]

Aluminum Construction'a ait bir fabrikada çalışan Filistinli işçiler. Fotoğraf: Reuters

Söz konusu sanayi bölgelerinin kuruluşu 70'li ve 80'li yıllara dayanıyor ve sonrasında bu bölgeler, bir yandan İsrail'in Batı Şeria'daki nüfuzunu arttırmasına, diğer yandan da Rusya'dan gelen Yahudi göçmenlerin ucuz iş gücü olarak kullanılmasına olanak sağladı.

İddiaya göre, İsrailli işletmelerin Batı Şeria'da faaliyet göstermeyi tercih etmesinin nedeni yoğun emek gerektiren işlere İsraillilerden daha istekli olan Filistinlilerin mevcudiyeti. Fakat Filistin Bölgesel Yönetimi'nin maruz kaldığı yaptırımlarla ekonomisi boğulurken, Filistinliler İsrail'de iş aramak zorunda kalıyorlar.

Bunun yanı sıra İsrail, Filistinli işçilerden kontrol noktalarını geçmek için izin bulundurmasını istiyor ve son verilere göre, 81,500 Filistinli işçi şartlı izin bulunduruyor.[3] İsrail yerleşimlerinde istihdam edilen Filistinli işçiler, çalışma izni sorunları nedeniyle çalıştıkları işletmelerden iş kazaları için sağlık sigortası veya tazminat alamıyor.

Yasadışı yerleşimlerdeki üretim faaliyetleri, insan hakları sorumlulukları konusundaki uluslararası standartlara aykırı olmasının yanında yerleşim bölgelerinde çalışan Filistinliler için açık bir emek sömürüsünü, ayrımcı muameleyi ve diğer suiistimalleri ihtiva eder. İsrail mahkemeleri, yerleşimcileri İsrail medeni kanununa tabi tutarken Filistinliler, 1967'deki işgalin başlangıcında olduğu gibi Ürdün yasalarına tabidir; ancak bu yasalar da askeri yönetim tarafından tadil edilmiştir. Yerleşimciler, Yeşil Hat'ta yaşayan tüm İsrailliler gibi, demokratik bir devletteki tüm haklardan yararlanmaktadır. Sıkıyönetim altında yaşayan Filistinliler ise sistematik olarak hak ihlallerine maruz kalıyor. 

1967 işgalinden 2015'e kadar Batı Şeria'da İsrail İçişleri Bakanlığı tarafından tanınan 127 yerleşim kuruldu. Bunun yanında yerleşim bölgelerinde resmi izin olmadan inşa edilmiş yaklaşık 100 karakol bulunmaktadır. Ayrıca İsrail hükümeti, Doğu Kudüs'te Filistinlilerin yaşadığı mahallelerin tam kalbinde birkaç yerleşim kurulmasına da finansman ve destek sağladı. Şuan Batı Şeria'da kurulan yerleşimlerde yaşayan nüfusun 588,000'den fazla olduğu tahmin edilmektedir; 2015 yılının sonlarında Batı Şeria yerleşimlerinin nüfusu 382,916'ydı, 2014 yılının sonlarında Doğu Kudüs'teki yerleşimlerde 205,220 İsrailli yerleşimci yaşıyordu.[4]

İsrail Yüksek Mahkemesi 2007 yılında, iş yasaları gündeme geldiği dönemde, bu iki yönlü hukuk sisteminin ayrımcı olduğunu ve İsrail hukukunun Filistinlilerin yerleşim bölgelerindeki istihdam koşullarını düzenleyeceğini bu yüzden Filistinli işçilere İsrail mahkemelerinde dava açma hakkı verdiğini açıkladı. Fakat hükümet gözetiminin eksikliği, Filistinli işçilerin İsrail tarafından verilen çalışma izinlerine olan bağımlılığı, yerleşimci işverenlerin Filistinli işçilere asgari ücretin altında ödeme yapması gibi sorunlar var.

İşverene dava açan bir Filistinli, işten kovulma riskini de gözetmek durumunda kalıyor. İsrail'deki işçi hakları örgütlerinden Kav LaOved'in raporuna göre, yerleşim bölgelerinde bulunan özel işletmelerin en az yarısı, Filistinlilere ödenmesi gereken asgari ücret rakamı olan saatlik 23 şekelden (5,75 ABD doları) daha az ücret veriyor ve bu işçilerin çoğu saatlik 8 ila 16 şekel (2 ila 4 ABD doları arası) arasında değişen ücretler alıyor. Raporda, işçilere herhangi bir tatil ve izin hakkının verilmediği, işçilerin İsrailli yerleşimcilere sağlanan sosyal yardımlardan da mahrum bırakıldıkları belirtiliyor.[5]

Haritada da görüldüğü üzere (kırmızı renkle işaretlenmiş yerler) Batı Şeria'da yaklaşık 1,365 hektarlık bir alan üzerine kurulu, İsrail tarafından idare edilen yaklaşık 20 sanayi bölgesi var, bu bölgeler metal, plastik, tekstil ve gıda ürünleri imal eden yaklaşık 1,000 fabrika barındırıyor ve İsrailli yerleşimciler, 9,300 hektarlık bir tarım arazisinin ekimini yapıyor.[6] Buna karşılık, konut yerleşim alanı 6,000 hektarlık bir alanı kapsıyor.

İsrail yönetiminin yasadışı yerleşimlerin menfaati için toprak, su ve diğer doğal kaynaklara el koyması, 1907 tarihli işgal edilen topraklardaki kaynakların kamulaştırılmasını yasaklayan Lahey Yönetmeliği'ne aykırıdır. Buna ek olarak, İsrail'in yerleşim projesi, uluslararası insan hakları hukukunu, özellikle de C bölgesi olarak bilinen ve İsrail'in özel kontrolündeki Batı Şeria bölgesinde, Filistinlilere uygulanan ayrımcı politikalar da söz konusu yönetmeliğe aykırıdır.

1907 tarihli Lahey Yönetmeliği'nin 55. maddesine göre ilhak edilen mülk, intifa hakkı yasalarına tabidir. Bu kuralın genel kabul görmüş yorumu, işgal edilen bölgede bulunan kaynakların yalnızca korunan nüfusun yararına ya da askeri bir gereklilik durumunda kullanılmasını öngörür. Fakat yerleşim faaliyetleri bunlara bakılmaksızın İsrail'in planlama ve imar, arazi tahsisi, mali teşvikler, kamu hizmetleri ve altyapı erişimi politikalarından doğrudan yararlanır.

Bu politikalar, Filistinlilerin zorla yerinden edilmesine ve yerleşimcilerle karşılaştırıldığında büyük bir dezavantaja sürüklenmelerine neden olmaktadır. İsrail, yerleşimlerin büyümesini teşvik etmek için özel işletmelere arazi, su altyapısı, kaynak ve mali teşviklerle destek sağlıyor. İsrail bunu, Filistin topraklarına el koyarak yapıyor. İsrail'in yerleşim alanları için arazinin daha önce özel olarak "devamsız arazi" veya "devlet arazisi" olarak adlandırılmasına bakılmaksızın topraklara el koyması da uluslararası hukuku ihlal etmektedir.

Dünya Bankası, İsrail'in yerleşim ve arazi politikalarına doğrudan bağlı olan Batı Şeria C Bölgesi'ndeki ayrımcı kısıtlamalarının Filistin ekonomisini yılda 3,4 milyar dolar zarara uğrattığını söylüyor.[7] Bu kısıtlamalar işsizliği arttırmakla birlikte Batı Şeria'daki çalışma alanlarında verilen ücretleri düşürmektedir. 

Bölge meclislerinin yetkisi altındaki yerleşim bölgeleri, Alan C'nin yüzde 63'ünü (tamamen İsrail kontrolü altındadır) kapsamaktadır ve Filistinliler bu bölgelerde tek bir çivi bile çakamaz. Filistinliler için uygulanan kısıtlayıcı planlama politikasının aksine, İsrail yerleşimleri ayrıntılı planlama, gelişmiş altyapıya bağlanma gibi hizmetlerden sonuna kadar faydalanmaktadır.

C bölgesindeki çiftçiler, İsrail'in yasalara aykırı toprak ve su politikaları nedeniyle zorluk yaşıyor ve bu durum birçok kişinin geçim kaynağını kaybetmesine neden oluyor. Günün sonunda tarımla uğraşan Filistinlilerin de İsrail yerleşimlerinde iş aramaktan başka seçeneği kalmıyor.

Tüm bu ayrımcı kısıtlamalara tabi tutulan Filistinliler, İsrail yerleşimlerinde bulunan özel işletmelere ucuz iş gücü olarak istikrarlı bir kaynak oluşturuyor.

Tüm bunlara rağmen İsrailli patronlar mevcut durumu küstahça savunmaya devam ediyor. Onlara göre yerleşim bölgelerindeki üretim faaliyetlerinin durdurulması binlerce Filistinlinin işsiz kalmasına yol açacak. Hatta bazıları, mevcut durumun ekonomik işbirliği yoluyla birlikte yaşamaya ve barışa alternatif bir model oluşturacağını iddia ediyor.

Barkan sanayi bölgesindeki fabrika sahipleri ve yöneticileri, binlerce Filistinlinin sanayi bölgelerindeki istihdamının ''İsrail ve Filistin arasındaki birliktelik umudunu pekiştirdiğini'' söylüyor. Benzer şekilde, iki devletli çözümü açıkça reddeden eski Ekonomi Bakanı Naftali Bennett, "İsrailliler ve Filistinliler arasında barışın ekonomik köprüleri" olarak daha fazla sanayi bölgesi kurma çağrısında bulundu.[8] 

İsrailliler yerleşimler üzerindeki sanayi bölgelerinde yer alan fabrikaların büyük çoğunluğunu elinde tutup yönetirken, iş gücünü ezici bir çoğunlukla Filistinliler oluşturmaktadır. 2013'te İsrailli yerleşimcilerin yalnızca yüzde 6,8'i imalat, madencilik gibi sektörlerde çalışırken tarım, ormancılık ve balıkçılık sektörlerinde çalışan yerleşimciler yüzde 0,6 gibi az bir orandaydı.[9] 2009 yılında yerleşim bölgelerinde resmi olarak çalışan 17,000 kişinin 11,000'i Filistinliydi.[10] Fakat bir İsrailli devlet denetçisi, gerçek sayının muhtemelen çok daha yüksek olduğunu, çünkü yerleşimlerdeki sanayi bölgelerinde çalışan birçok Filistinlinin izin bulundurmadığını ve bu nedenle resmi istatistiklere dahil edilmediklerini hatırlatıyor.[11]

Tüm sanayi bölgeleri kapalı askeri bölgeler olarak kabul edilmektedir ve bu nedenle Filistinli işçiler girmek için bir izin almalıdır. Bununla birlikte, bu izinler İsrail'e girme izninden çok daha kolay elde edilmektedir.

Özel işletmeler, sanayi bölgelerinde genellikle İsrail yönetimi tarafından sağlanan daha düşük kira ve vergi oranlarından yararlanmaktadır. Örneğin 2012 yılında Barkan yerleşiminde, kira bedeli metrekare başına 24 ilâ 27 şekel arasında değişmekteydi.

Barkan sanayi bölgesi, Batı Şeria

Barkan sanayi bölgesine en yakın İsrail sınırlarında yer alan Caesarea ve Rosh Ha'ayin sanayi bölgelerinde kira bedeli metrekare başına 43 şekeldir.[12] Doğu Kudüs'teki bir sanayi bölgesi olan Atarot, görece daha ucuzdur; Kudüs'ün diğer bölgelerinde vergiler 92 ilâ 140 şekel arasında değişirken Atarot sanayi bölgesinde kira bedeli 23 şekel, vergiler ise 74 ilâ 85 şekel arasında değişmektedir.[13]

İş güvenliği konusundaki düzenlenme ve denetimler ise yerleşim bölgelerindeki Filistinli işçiler için neredeyse varolmayan bir durum. 2013 yılında Ekonomi Bakanlığı, Knesset'in Kamu Soruşturması Komitesi'ne, hangi yasayı uygulayacaklarını bilmedikleri için yerleşim bölgelerinde herhangi bir faaliyette bulunmadıklarını söyledi. Kav LaOved'e, 2013 yılında Ekonomi Bakanlığı asgari ücret ödemeleri konusundaki şikayetlere dahi yanıt vermeyi durdurdu.

İsrail hükümeti, eğer yasadışı yerleşim bölgelerinde faaliyet gösteren bu tür özel işletmelerin katılımı ve desteği olmasaydı, yerleşimlerde istikrarı sağlamak için daha fazla harcama yapacaktı. Bu şekilde özel işletmeler, yerleşimlerin sürdürülmesine ve genişletilmesine katkıda bulunmaktadır. Diğer yandan yerleşim bölgelerindeki özel işletmeler, yerleşimcilere de istihdam yaratır ki bu, yerleşimcileri cezbetmek ve geçindirmek için bir anahtardır.

Yerleşim alanındaki iş gücünün yaklaşık yüzde 42'sini oluşturan 55,440 yerleşimci, yerleşim bölgelerindeki kamu kuruluşları ya da özel sektörde çalışıyor. Yerleşim bölgelerine konuşlanan özel işletmeler, yerleşim belediyelerine de vergi ödeyerek yerleşimlerin devamlılığının sağlanmasına da katkıda bulunuyorlar. Vergi oranları genelde daha düşük olmasına rağmen, özel işletmeler tarafından ödenen vergiler yerleşim belediyelerinin gelirinde oldukça büyük bir paya sahiptir.


[1] https://www.hrw.org/report/2016/01/19/occupation-inc/how-settlement-busi...

[2] http://www.ynetnews.com/articles/0,7340,L-4769525,00.html

[3] http://hamodia.com/2016/12/07/govt-admit-15000-palestinian-workers/

[4] http://www.btselem.org/settlements

[5] http://www.kavlaoved.org.il/en/palestinian-workers-in-the-west-bank-sett...

[6] https://www.nytimes.com/2014/02/11/world/middleeast/palestinians-work-in...

[7] http://www.worldbank.org/en/news/press-release/2013/10/07/palestinians-a...

[8] https://www.nytimes.com/2014/11/06/opinion/naftali-bennett-for-israel-tw...

[9] http://www.cbs.gov.il/reader/shnaton/templ_shnaton_e.html?num_tab=st12_1...

[10] http://www.knesset.gov.il/mmm/data/pdf/m02501.pdf

[11] http://www.kavlaoved.org.il/en/wp-content/uploads/sites/3/2013/06/KLO-Pa...

[12] http://www.globes.co.il/news/article.aspx?did=1000750150

[13] http://www.biojerusalem.org.il/database_tpi.asp?ID=5