"Düzmece davada savunma hakkı gasp edildi"

Bilim ve Gelecek dergisi Genel Yayın Yönetmeni Ender Helvacıoğlu, dergi çalışanı Baha Okar da dahil birçok kişinin yargılandığı Devrimci Karargâh davasının dünkü duruşmasının ardından görüşlerini kaleme aldı.

Düzmece Devrimci Karargâh davasında savunma hakkı gasp edildi
Bu faşizmdir!

Dün (13 Nisan) bir mahkemeye katıldık. Aralarında dergimizin İdare Müdürü ve editörü Baha Okar’ın da bulunduğu 15 sosyalistin yargılandığı düzmece Devrimci Karargâh davasının ilk duruşmasına… Haklarında yapılan deli saçması suçlamalara ve düzmece iddialara karşı sözlerini söylemek için 7 aydır bugünü bekleyen sanıkların ve avukatlarının savunmalarını dinlemek için oradaydık. Fakat dinleyemedik! Çünkü savunma hakları, açıkça hukuka aykırı bir biçimde, zor kullanılarak gasp edildi!

Uzaktan yakından ilişkinizin olmadığı, hakkında hiçbir bilgiye sahip olmadığınız bir örgütün üyesi olmakla suçlanıyorsunuz.

İşinizin gücünüzün, günlük yaşamınızın gereği olan doğal etkinlikleriniz “örgütsel faaliyet” kanıtlarıymış gibi önünüze getiriliyor.

Olmadı, tamamen düzmece iddialar uyduruluyor.

Bu iddialarla 7 aydır hayatınıza (ve yakınlarınızın hayatına) el konuluyor.

7 ay bekledikten sonra sonunda sözümü söyleyeceğim diyerek mahkemeye çıkıyorsunuz.

Mahkeme sizi dinlemediği, savunmanızı almadığı gibi, bir de davanızı ilk Devrimci Karargâh davasıyla birleştiriyor. Yani daha en baştan hükmü veriyor. Hem de “kutsal” dedikleri savunma hakkınızı hiçe sayarak, gasp ederek.

Ve tek bir söz söyleyemeden duruşmanız 4 ay sonraya atılıyor. Hayatınıza el konulmaya devam ediliyor.

Ey sevgili halkım,

Hepinizin başına gelmiştir devlet dairelerinin kapısındaki “bugün git yarın gel” uygulamaları. Akşama kadar beklersiniz, sonunda bir muhatap bulursunuz, o da size “yarın gel” der. Bir gününüz çalınmıştır, isyan edersiniz!

Ya 7 ayınız çalınmışsa! 7 ay sonra bulduğunuz muhatap size “bugün git 4 ay sonra gel” diyorsa? Hem de gideceğiniz yer eşinizin dostunuzun yanı, işinizi gücünüzü göreceğiniz yer değil de cezaevi ise? Bu duruma itiraz ettiğinizde o “kutsal” mahkeme salonunda tartaklanıyorsanız? Avukatlarınız cüppelerini çıkarıp atmaktan başka çare bulamıyorsa? Sizinle dayanışmak için davaya girmek isteyenler içeri alınmıyorsa? Bu duruma tepki gösteren dışarıdaki yakınlarınız coplanıp gazlanıyorsa? Ne yaparsınız? İnsan olan ne yapar?

Bu hukuksuzluk değil…

Bu mantıksızlık değil…

Bu vicdansızlık değil…

Bu kavramların hiçbiri durumu tam olarak açıklamıyor.

Bu faşizmdir!

Yaşadığımız dönemde emperyalistlerin ve uşaklarının “demokrasi” dedikleri şey, faşizmdir!

Kurmayı hedefledikleri “ileri demokrasi”nin örneklerini geçmişte Irak ve Afganistan’da gördük, bugün ise Libya’da görüyoruz.

Haksızlığa karşı isyan en doğal hak! Bu noktada tartışacağımız mesele, göz göre göre üzerimize gelen faşizme nasıl göğüs gereceğimizdir, nasıl isyan edeceğimizdir.