Anketlerde François Hollande, bir Fransız devlet başkanının şimdiye kadar elde ettiği en kötü popülarite sonuçlarına saplanmış durumda. Fransız halkının sadece yüzde 25’i, yani dört kişiden biri François Hollande’a dair olumlu bir görüşe sahipken diğer üç kişi Hollande’dan memnun değil. Bu kadar kötü bir anket sonucu, 2006 Mayıs’ında Jacques Chirac’ın yüzde 26’sının bile altında. Tabii bir önceki devlet başkanı Nicolas Sarkozy, ki kendisi Fransa’da büyük bir protesto dalgasını tetiklemiş ve halkın büyük tepkisini çekmişti, bu kadar kötü bir sonuca düşmemişti.
Peki Hollande neden bu kadar sevilmiyor, çünkü Hollande sağ seçmenin doğal mesafesinin yanı sıra, aslolarak sol seçmende büyük bir hayal kırıklığı yaratmış ve Fransa’da solun solu olarak bilinen kesimdeki kredisini tamamen tüketmiş durumda. İktidar karşıtı toplumsal hareketler de yavaş yavaş şekilleniyor Geçen hafta Neşilşah Başaran’ın soL portal’daki güzel yazısında da aktardığı gibi:
“Fransa’da bir süredir vergi politikalarına ve fabrikaların kapanmasına karşı radikal bir mücadele sürdüren Bretonyalılar. Kırmızı başlıklar da Fransa’nın en batı ucu olan Bretonya’da, taa 14. Louis zamanında yani 17. yüzyılda, kralın çıkardığı yeni vergilere karşı gerçekleşen köylü ayaklanmasının simgesi. Vergilerin yanı sıra feodal beylerin baskılarına karşı da ayaklanan Bretonyalı köylüler silahlanıp bir ordu haline gelirken başlarında da bu kırmızı başlıkları taşıdıkları için ‘kırmızı başlıklılar’ olarak adlandırılıyormuş.
“300 yıl sonra, hükümetin çıkardığı yeni vergilere ve işsiz kalma tehdidine karşı ayaklanan Bretonyalılar yine bu kırmızı başlıkları takıyorlar. Bu sefer gaz maskeleri ile beraber…”
Fransa’da bu ayaklanmalar sadece başlangıç. Bana kalırsa, Sosyalist Parti hükümeti ve Hollande giderek daha da fazla zorlanacak halkın tepkisini soğurmakta. Bu noktada devreye solun solu ve Komünist Parti meselesi giriyor. FKP’nin belediye seçimlerinde kimi yerlerde Sosyalistler ile beraber davranması, ki bu partinin çok eski bir alışkanlığı, ilk kez bu kadar tepki çekiyor ve geniş kesimler tarafından gayrimeşru bulunuyor. FKP merkezi de bu basıncı karşılamakta zorlanıyor.
Yazının başlığına dönersek, Sosyalist Parti neoliberal mi? Yazar ve sinemacı Gérard Mordillat’ya göre öyle. Ona göre artık Fransada Le Pen’in Milliyetçi Cephesine benzeyen neofaşist UMP ve bir de üşengençlikten adını değiştirmeyen Sosyalist isimli bir neoliberal parti bulunuyor. L’Humanité gazetesinde yayımlanan makalesinde artık iki sağ var tespitinde bulunan yazar, FKP’nin belediye başkanlığı seçimlerinde Paris’te Sosyalistler ile hareket etmesine de ilk turdan itibaren eleştiri getirmiş.
Buna Henri Malberg isimli Parisli bir komünist militan da cevap yazısı yayımladı L’Humanité’de ve Mordillat’ya Sosyalistlere duyduğu öfkede katıldığını ama Sosyalist Parti artık sağ bir parti demenin mümkün olmadığını, belediye seçimlerini yerellik bazlı değerlendirmek gerektiğini söyledi. Parti merkezine yakın bir çizgiden yazıldığını düşündüğüm bu yazı, hakikaten de bir meşruiyet krizine işaret ediyor. FKP, Sosyalist Parti’ye sağ tespitini kabul ederse, belediye başkanlığı seçimlerinin yanı sıra ikinci turda Sarkozy’nin karşısında seçilmesini sağladığı Hollande tercihinde de yanıldığını kabul etmiş olur, en azından bir sonraki seçimlerde yine bir Sosyalist adayı eskisi kadar kolay destekleyemez.
Bu da hayırlı olur ama kısa vadede zor olur. Yine de Fransa’da solun solunun giderek sağcılaşan, adı sosyalist kendisi liberal bir partiyle ilişkilerinde ve gerici eğilimlerin her geçen gün yükseldiği bir ülkede bağımsız ve devrimci siyaseti izlemesi de zaman alır. Yine de Sosyalistlerin değer ve itibar kaybı gerçek bir sol siyasetin Fransa’da yapılma zeminini de oluşturuyor. Tabii köklü ve çok parçalı bir radikal sol havuzdan birlik ve reformizden tamamen kurtulmuş devirmci bir hattın çıkması da zaman alır.