Paris 68’i ve Gezi Parkı eylemleri

Fransa yazılarımda Fransa’daki gelişmeleri aktarmanın yanı sıra, elimden geldiğince Fransa’nın tarihi, sosyal, siyasal ve düşünsel birikimine dair ilgi çekici olabilecek şeyleri gündeme getiriyorum. Tabii geçen haftaki yazımda olduğu gibi, bazen de karşılıklı ilişkilere, Türkiye ve Fransa arasındaki etkileşime eğilme ihtiyacı duyuyorum. Bu tür bir ilişki zemini, Gezi Direnişi sürecinde de Fransız 68 ile pek çok kez kuruldu. Bu benzerliğin birçok açıdan zemini bulunuyordu. Ne de olsa Fransız ve Dünya 68’i birçok açıdan dünya mücadeleler tarihinde önemli izler bıraktı, bir isyan romantizmi ve öte yandan direniş güzellemesi olarak.

Fransa 68’i ile Gezi Direnişi öncesinde yine benzerlik kurmamı sağlayan bir konu, Emek sineması eylemleri ile yine Fransa’da 68 hareketini önceleyen ve önemli bir sinema kurumu olan Fransız Sinematek’inin iktidar tarafından keyfi şekilde efsane yönetici Henri Langlois’nın elinden alınmasına karşı yapılan eylemlerdi. Kızlı-erkekli aynı evlerde kalınmasına müdahale edilmesi, yurtlardaki baskılar da Fransız 68’inin itici güçlerinden olan kızlı, erkekli aynı yurtlarda kalınmasına izin verilmemesine gösterilen tepki ile bir benzerlik taşıyordu. Fransa’da kaldığım sürede kızlı-erkekli kaldığım yurtta da yurt yönetmeliğine baktığımda 68 sonrası değiştiğini, 69 yılında hazırlandığını görmüştüm.

Bu ilişkiyi bir kez daha hatırlamamı sağlayan ise 1968 hareketi ile benzerlikler kurulan bu foto sitesi oldu. Yazıyı internetten okuyanların kolaylıkla ulaşacağı bu site bence toplumsal olayları ilişkilendirmenin yeri geldiğinde çok güzel sonuçlar doğurabileceğini gösteriyor ve 1968’le kurulan bu ilişkinin Fransızların da ilgisini çekeceğinden eminim: http://www.buzzfeed.com/ioanniskronos/20-similarities-between-gezipark13...

Siteye ulaşamayanlar ve İngilizce bilmeyenler için, “baskı”, “barikatlar”, “yakılan arabalar”, “çatışmalar”, “polise duyulan tepki”, “biber gazı kullanımı”, “basın orduları,” “polisin tutuklaması”, “polisle eylemcilerin yüz yüze gelmesi”, “kaçan kitleler”, “polise çiçek uzatılması”, “kadın ve erkeklerin kol kola girmesi”, “takılan maskeler”, “çok büyük kalabalıkların toplanması”, “polisin orantısız güç kullanması”, “duygusal anlar”, “polisin kendini kahraman sanması”, “insanların yaptıkları büyük fedakarlıklar”, “su tankları” ve “polis şiddetinin gazetecileri hedef alması” başlıklarında toplanan bu fotolar, gerçekten çok ilgi çekici. Fransa olsun, Türkiye olsun mücadelenin bazı doğruları var, mücadele eden insan güzelleşiyor, ve mücadele eden insana benzer baskılar uygulanıyor. İnsanlığın bu ortak birikimi bence her zaman karşılaştırılmayı hak ediyor.

Fransa’da 68 hareketi tabii yarattığı büyük dinamizme ve çok değerli birikime rağmen, hemen sonrasındaki seçimlerde Fransa, yine sağın zaferine sahne olmuştu. Ülkede oluşan devrimci atmosfer Komünist Parti ve çeşitli gençlik hareketleri düzeyinde önemli tartışmalara, karşılıklı suçlamalara sahne olmuş ve neden bu durumun değerlendirilemediği uzun tartışmalara yol açmıştı. Ülkemiz ile oldukça farklı dinamikleri olan bir ülkeyi bundan 45 yıl öncesinin ortamıyla karşılaştırmanın sınırları var. Yine de 68 hareketi nasıl önemli bir toplumsal, siyasal dinamik yarattıysa, Gezi ve Haziran Direnişi de ülkemizde bir dönüm noktası oldu. Bir arkadaşımın değişiyle, sonumuz benzemesin ve 68 hareketini belki de aşan bir dinamizmle ülkemizde toplumsal direncin, haklı direnişinin yeni etapları yaşansın ve sağ bir kez daha kazanmasın.