'Ayasofya müze olarak korunmalıdır'

Bilim ve Aydınlanma Akademisi'nin düzenlediği 'Ayasofya: Tartışmaların Odağında Bir Başyapıt' konulu konferans Prof.Dr. Engin Akyürek’in sunumuyla gerçekleşti.

soL - Haber Merkezi

Bilim ve Aydınlanma Akademisi (BAA) tarafından düzenli olarak gerçekleştirilen "Bilim ve Aydınlanma Konferansları", Prof.Dr. Engin Akyürek’in, İstanbul Nâzım Hikmet Kültür Merkezi’nde (NHKM), 29 Şubat 2020, Cumartesi günü yaptığı “Ayasofya - Tartışmaların Odağında Bir Başyapıt” konulu konferans ile devam etti.

Erken Toplumsal Hareket Bilim Alanı tarafından 26 Aralık 2019’da kamuoyunun değerlendirmesine sunulan “Ayasofya: Siyasi Tartışmaların Ortasındaki Emanet” adlı kapsamlı raporun devamı niteliğinde yapılan konferansta, Ayasofya’nın cami olarak kullanılması tartışmaları ele alındı.

400 bin yıllık tarihi ve çok farklı kültürlerin kalıntılarıyla, dünyanın sayılı kentlerinden biri olan İstanbul’un en önemli kültürel varlıklarından Ayasofya’nın inşa edilmesindeki politik hedeflerle birlikte, yapının kısa tarihinin aktarılmasıyla başlayan söyleşi, bu önemli eserin mimari ve sanatsal unsurlarına yönelik bilgilendirme ile devam etti. Mimarlık tarihi açısından “öncesi ve sonrası olmayan eşsiz bir başyapıt” olarak tanımlanan yapının kubbe ile örtülü bir bazilika olarak özgün bir mimariye sahip olduğunun vurgulandığı bu bölümde Ayasofya’nın öne çıkan yapısal ve sanatsal bölümleri detaylı bir şekilde katılımcılara aktarıldı.  

Ardından sadece İstanbul’un değil, dünyanın da en önemli mimarlık eserleri arasında gösterilen Ayasofya’nın neden müze olarak korunmasına değinen Akyürek, “Ayasofya bütün insanlığa ait bir kültür varlığıdır, tüm insanların kısıtlama olmaksızın bu eseri görme hakkı vardır” diye başladığı sözlerini şöyle sürdürdü:

“Ayasofya, tarihsel olarak çağları, bölgesel ve kültürel sınırları aşan, uygarlıklar üstü ve yeniden yapılamayacak eşsiz bir eserdir. UNESCO Dünya Miras Komitesi tarafından İstanbul’un Tarihi Alanları kapsamında koruma altına alınmış yapılardan biri olarak yaratıcı insan dehasının bir başyapıtı olması, mimarlık tarihi açısından önemli bir örnek olması, birden çok uygarlığın eşi olmayan kültür varlığı olması ve insanlık tarihinin önemli bir aşamasını gösteriyor olması gibi Üstün Evrensel Değer Taşıyan Varlıklar kriterlerinin tamamını taşımaktadır."

'AYASOFYALAR KUŞATILIYOR'

Söyleşinin devamında bu önemli eserin özgün kimliğiyle geleceğe taşınabilmesi için sürekli bir bakım gerektirmesini, bu bakımın uzman ekipler tarafından gerçekleştirilmesi zorunluluğunu ve bunun için büyük bir maliyete ihtiyaç duyulduğunu vurgulayan Akyürek ayrıca yapının neden cami yapılmamasına dair çarpıcı görüşler paylaştı. Bu bölümde, Ayasofya adını taşıyan ve müze statüsünde olan İznik, Trabzon ve Enez Ayasofyaları gibi yapıların tek tek camiye dönüştürülüyor olması bir “kuşatma” olarak tanımlanarak bu yapılardaki tahribat görsellerle aktırıldı. 

Bu örneklerden de hareketle yapının camiye dönüştürülmesi durumunda olacakları belirten Akyürek, “Ayasofya bu haliyle cami olarak kullanılamaz. Bu şekilde bütün insanlığa ait olan bu kültür varlığı bir dinin bir mezhebine hizmet eder hale gelecek. Günümüz koşullarında yeniden cami olarak işlevlendirilmesi durumunda yapının özgün tarihsel kimliği büyük ölçüde bozulacak. Ziyaret kısıtlanacak ve yapı içinde ziyaretçiler belli bir yere kadar girebilecek. Mermer kaplama zemin, duvar resimleri gibi bazı kısımları görülemez olacak. Ayrıca müze için gerekli olmayan ancak ibadet için gereken zeminin halı kaplanması, aydınlatma, ısıtma ve havalandırma sistemleri, dâhili ses sistemi ve ayakkabılar için raflar gibi eklemeler yapılacak” dedi.

Sonuç bölümünde ise Ayasofya için nelerin yapılacağına yönelik temel öneriler paylaşıldı. Büyüklük ve tarihi önem bakımından dünyanın sayılı mimari anıtlarından birisi olan Ayasofya, evrensel niteliği, eşsiz mimari yapısı ve siyasi tarih açısından olağanüstü değeri gibi özellikleriyle hiç tartışmasız çağdaş koruma ve yaşatma yaklaşımları üzerinden gelecek kuşaklara aktarılması zorunlu olan bir kültürel emanet olarak asla camiye dönüştürülemeyeceğinin belirten Akyürek sözlerini şu şekilde tamamladı:

“İktidarın Ayasofya’yı cami olarak açması çok zor. Bu neredeyse mümkün değil. Peki, müze-yapının özgün haliyle korunabilmesi için ne yapılabilir? Öncelikle buranın eşsiz kültür varlığı olduğu ve en doğru işlevin müze olarak kullanılması konusunda güçlü bir kamuoyu oluşturması gerekiyor. Bununla birlikte müze gelirinin genel bütçeye gitmeyip, yapının korunabilmesi için harcanması sağlanmalı. Ayasofya çok daha fazla uluslararası bilimsel çalışmalara konu edilmeli. Milyonlarca ziyaretçi nedeniyle yorgun düşen yapıya yönelik kapsamlı bir ziyaret programı oluşturulmalı. Müze yönetimi özerk olmalı, idari personeli ve kadroları uzmanlardan oluşmalı. Ayasofya’ya özel, her daim yapıda görev alan mimar, mühendis, sanat tarihçi, restoratör gibi uzmanlardan oluşan bir bilim kurulu oluşturulmalı ve yapı kültürel emanetlere yönelik evrensel konservasyon ve restorasyon uygulamalarıyla birlikte müze olarak korunmalı.”

Bilim Aydınlanma Akademisi – Erken Toplumsal Hareket Bilim Alanı tarafından yazılan rapora buradan ulaşabilirsiniz.