Kılıç-saban ikilemi, Gazi Mustafa Kemal’in iyi bilinen bir ifadesidir ama dayandığı arka plandaki analiz daha da önemlidir.

Dört perdede 'kılıç–saban ikilemi'

Perde I – SSCB – Moskova – Dışişleri Halk Komiserliği, 1922.
Georgi Çiçerin – Vladimir İlyiç Lenin – Semyon İvanoviç Aralov

Semyon İvanoviç Aralov, Birinci Dünya Savaşında Rus ordusunda Almanlara karşı savaşmış, 1917 Şubat Devrimi’ne cepheden aktif olarak katılan askerler arasındadır. Ekim Devrimi’nde, ikinci Sovyet Kongresi’ne ordu delegesi seçilmiştir. Lev Troçki’nin Ordu ve Bahriye Halk Komiseri (Savunma Bakanı) olduğu sırada Kızıl Ordu’daki alay ve tümenlerin örgütlenmesini üstlenen Aralov, hem Askeri Devrim Sovyet’i hem de Cumhuriyet Askeri Devrim Sovyet’i üyesidir.

Georgi V. Çiçerin, Semyon İ. Aralov, Vladimir İ. Lenin

Aralov’un Anılarının1 26’ıncı sayfasında yer alan ara başlığın adı, Türkiye’ye Gitmeden Önce Lenin’le Görüşme’dir. Gelin Aralov’un anılarını birlikte okuyalım:

"Bir gece Çiçerin beni Dışişleri Halk Komiserliği’ne çağırdı. Onu çalışır halde buldum. Masanın üzerinde bir yığın evrak ve kitap vardı.
- Vladimir İlyiç sizi görmek ve Türkiye işleri üzerine görüşmek istiyor dedi Georgi Vasileviç. Artık siz işleri, yazışmaları, antlaşmaları, Türkiye tarihini öğrenmiş bulunuyorsunuz. 13 Ekim’de Türkiye’nin Güney Kafkasya Cumhuriyetleriyle imzalamış olduğu antlaşmayı mutlaka dikkatlice okuyunuz. Bu antlaşmayı Sergey Konstantinoviç Pastuhor’da bulabilirsiniz. Yarın Vladimir İlyiç’e gideceğiz. Hazır olunuz.
Vladimir İlyiç’le bu yeni buluşmayı heyecanla bekliyordum. Nihayet bu saat geldi, çattı. Lenin’in çalışma odasında hiçbir şey değişmemişti. Hatta iç savaş yıllarında cephedeki durumu Vladimir İlyiç’e anlattığım harita bile aynıydı. Yazı masasının üstü tam bir düzen içindeydi… Kitaplar, gerektiği an alınabilecek bir yerde ve durumdaydı… Büyük çiçek buketi yine aynı yerdeydi…
Vladimir İlyiç yerinden kalktı, masasının arkasından çıktı. Çiçerin’le dostça selamlaştı. Hal hatır sordu. Sorgu dolu gözlerle bana baktı, elimi sıktı, cesaretlendirici sıcak bir bakışla ve sempati okunan gülümseyişle,
- Demek böyle, azizim dedi. Savaşı bitirdiniz, diplomat oldunuz, âlâ! Kılıcı saban haline getirdiniz! İyi ve gerekli bir iş. Lütfen oturunuz… Şimdi size büyük bir iş veriliyor. Türkiye’de yararlı çalışacağınızı umuyorum. Türkler, ulusal kurtuluşları için savaşıyorlar. Bunun için Merkez Komite, askerlik işlerini bilen birisi olarak sizi oraya gönderiyor. Emperyalistler Türkiye’yi soyup soğana çevirdiler, hâlâ da soyuyorlar. Köylüler ve işçiler buna katlanamadılar, başkaldırdılar (…)"

Anıların bu kısmı, Lenin’in, Mustafa Kemal’i öven siyasi tespitleri ile sürmektedir.

Perde II – Türkiye, Akşehir – Konya. 28 Mart 1922
Büyük Taarruzun Son Hazırlıkları

Aralov, artık Sovyetlerin Ankara Büyükelçisidir. Ve büyük taarruzun son hazırlıklarında dahi, Milli Mücadelenin harekât merkezinde, Mustafa Kemal ve arkadaşlarının yanındadır.

16 Mart 1921’de imzalanan Türkiye – Sovyet Rusya Dostluk ve Kardeşlik Antlaşması ete kemiğe bürünerek yürürlüktedir. Tarihler 28 Mart 1922 gününü göstermektedir. Bu fotoğrafta bulunanlar soldan sağa doğru:

Batı Cephesi Kumandanlığı Kurmay Başkanı Asım Paşa (Gündüz), Batı Cephesi Kumandanı İsmet Paşa (İnönü), Sovyet Rusya Temsilcisi K.K. Zvonarev, SSCB Büyükelçisi Semyon İvanoviç Aralov, Mustafa Kemal Paşa, Azerbaycan Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti temsilcisi İbrahim Abilov ve Birinci Ordu Kumandanı Ali İhsan Paşa (Sabis).

Bence, Perde II için başkaca söze gerek yoktur. 

Perde III – Birinci Türkiye İktisat Kongresi Açılışı – İzmir. 17 Şubat 1923
Gazi Mustafa Kemal Paşa, Semyon İvanoviç Aralov…

Milli Mücadele’den sadece beş ay sonra, Cumhuriyet öncesindeki Erzurum ve Sivas Kongrelerinden sonra kurucu üçüncü kongre olan Birinci Türkiye İktisat Kongresi 17 Şubat 1923 günü İzmir’de toplanır. Bu coğrafyanın tüm üretici ve yaratıcı güçleri olan çiftçiler, tüccarlar, sanayiciler ve işçilerin temsil edildiği kongre 15 günde çalışmalarını tamamlayarak 4 Mart 1923 günü sona erer. Mustafa Kemal’in daveti ile Aralov ve Abilof yoldaşlar özel bir trenle İzmir’e gelirler. Kongrenin ilk gününde Semyon İvanoviç Aralov da bir selamlama konuşması yapar.

Mustafa Kemal Paşa

Kongre’nin açılış günü Gazi Paşa’nın yaptığı konuşma kritik önemdedir.2 Gazi Mustafa Kemal’in konuşması bir büyük devrimcinin3 geçmişle, yani eski rejimle hesaplaşmasıdır. Aslında geçmişle hesaplaşmanın kolay bir yöntemi vardır. Mustafa Kemal, kendi aktif hayatının canlı izlenim ve yargılarını da kullanıp Abdülhamit’ten başlayarak, Vahdettin’e kadar giden çöküş, yozlaşma döneminin en açık seçik örneklerini Kongreye katılan delegelere anlatabilirdi. Gazi Paşa böyle bir yolu seçmez ve doğrudan Osmanlı düzeninin en zirve noktalarını temsil eden Fatih Sultan Mehmet, Yavuz Sultan Selim ve Kanuni Sultan Süleyman ile cepheden hesaplaşır. 

Takiben de bu yazının esas omurgasını oluşturan “kılıç – saban” ikilemine değinerek konuşmasını sürdürür:

Efendiler, kılıç kullanan kol yorulur, nihayet kılıcı kınına koyar ve belki kılıç o kında küflenmeye, paslanmaya mahkûm olur. Lakin saban kullanan kol gün geçtikçe daha ziyade kuvvetlenir ve daha çok kuvvetlendikçe daha çok toprağa malik olur, sahip olur. (Alkışlar)”

Kılıç – Saban ikilemi, Gazi Mustafa Kemal’in iyi bilinen bir ifadesidir ama dayandığı arka plandaki analiz daha da önemlidir. Yukarıda değindiğim gibi Osmanlı düzeniyle hesaplaşmasını doğrudan doğruya Osmanlı tarihinin en yüce, en övgüye layık görülen üç büyük sultanı hedef alarak yapması çok öğreticidir. 

Dikkat ediniz, kılıç-saban ikilemini yapıp sabandan yana tercihini kullanan kişi, bir halk hareketi olduğu kadar büyük bir savaşın da lideri, yoksulların zaferiyle sonuçlanan Milli Mücadelenin de muzaffer komutanıdır. Yani beş ay önce kılıçla emperyalizmi İzmir’de denize döken kişi bu tespiti yapacak analiz gücünü ve devrimci perspektifi Kongre’deki 1135 kişilik delege topluluğuna intikal ettirmektedir. 

Evet şimdi not edeceklerim spekülatif bulunabilir. Ama Perde – I’de Vladimir İlyiç Lenin’in, Semyon İvanoviç Aralov’a söylediği; “Savaşı bitirdiniz, diplomat oldunuz, âlâ! Kılıcı saban haline getirdiniz! İyi ve gerekli bir iş” cümlesini yeniden hatırlamalıyız. Ve takip eden süreçte, Aralov’un Milli Mücadelenin karargâhında, cephelerinde Gazi Paşa’nın hep yanında olduğunu, az önce not ettiğim İzmir’de toplanan Kongre’de de bulunduğu ve hatta bir selamlama konuşması yaptığını birlikte düşündüğümde benim aklıma Lenin’in Aralov’a söylediği “Kılıcı saban eylediniz” metaforunu Aralov’un Gazi Paşa’ya aktardığı ve Gazi Mustafa Kemal’in de bu metaforu benimseyerek konuşmasında isabetli bir biçimde kullandığı tespitinde bulunabilirim. Siz ne dersiniz?

Perde IV – “Saban Kılıçtan Üstündür” , On Kuruşlar ve Yıl 1972    

Aslında Perde IV, esas olarak bir final bölümü olarak düşünülebilir.

1970’lerin sonundan itibaren dünyada egemen hale gelen neoliberal politikaların üç taşıyıcı kolonu; üretim ekonomisinin, planlamanın ve kamuculuğun tasfiyesidir.


Evet, bizim kuşak (68 ve esas olarak 78’liler) bu kuruşlarla büyüdü. Mektep kantinlerinde kâğıt külahta şekerli leblebi tozu aldı. Kapıdaki şerbetçiden mevsimi ise cam bardakta buz gibi karadut şurubu ya da onyüzmilyonbin baloncuklu harbiden gazoz içti. Ya da Kitapçı Tevfik’ten divit ile hokka aldı. 

Ama hiç kimse o paralarda, traktörün üzerindeki Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü, “saban kılıçtan üstündür” yazısını bize anlatmadı. Biz de farkında olmadık ki soralım. 

Aslında farkında olmadığımız, 1923 Cumhuriyeti kurucu iradesinin simgesi olan üretim ekonomisi idi.

Ta ki, Mülkiye’de sevgili Hocamız Gündüz Ökçün’ün Türkiye (İzmir) İktisat Kongresi kitabını4 görene kadar. Gördüğümüzde de çok kavradığımızı hatırlamıyorum. Yine sevgili Bilsay Kuruç5 ve Korkut Boratav hocalarımızı dinleyene, okuyana kadar bu sözü kavramadık.  Ama sonra bu sözü hiç unutmadık. 

Yazdığımız kitaplarda, verdiğimiz konferanslarda hep en önde tuttuk. Evet, sözün manası çok ama çok büyüktü. Ve bu makale de işte bu öğrendiklerimizi hatırlayıp, özetlemekle ortaya çıktı.

Yazıyı her şeye rağmen 1970’li yılların Türkiye’sini ve büyük usta Nâzım Hikmet’in dizelerini çok sevdiğimi ifade ederek bitirmek isterim… 

(…)
Dünyaya erken geldim diye kahretmedim hiçbir zaman
Ben yirminci asırlıyım
Ve bununla övünüyorum
Bana yeter
Yirminci asırda olduğum safta olmak
Bizim tarafta olmak
Ve dövüşmek yeni bir âlem için
(…)

Son Notlar
 

  • 1. Semyon İvanoviç Aralov (2019): Bir Sovyet Diplomatının Türkiye Anıları (1922 – 1923). (Çeviren: Hasan li Ediz). Türkiye İş Bankası. Kültür Yayınları. 5. Basım. İstanbul.
  • 2. Konuşmanın tam metni için bakınız: Serdar Şahinkaya (2009): Gazi Mustafa Kemal ve Cumhuriyet Ekonomisinin İnşası. ODTÜ Yayıncılık. 2. Basım. Kasım. Ankara.
  • 3. Korkut Boratav (2007): Dünden Yarına Atatürk ve Atatürkçülük. Açık Oturum. Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi. Yayın No: 594. Ankara.
  • 4. Gündüz Ökçün (1981): Türkiye İktisat Kongresi 1923-İzmir. Haberler, Belgeler, Yorumlar. Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi. Yayın No: 471. Ankara.
  • 5. Bilsay Kuruç (2011): Mustafa Kemal Döneminde Ekonomi: Büyük Devletler ve Türkiye. Bilgi Üniversitesi Yayını. İstanbul.