Tele İman

"İbadet de gizli, kabahat da" diye bir vecize vardır Türkçe'de. Yapıp etmelerde sorumluluğun sadece bireysel olduğunu anlatmaya/anlamaya yarayan, ama yan yana bile gelmemesi gereken ibadetle kabahatı, saklanmaya muhtaç iki eylem olarak gösteren tuhaf bir zihniyetin ifadesidir bu. Kurnaz olduğu kadar, kimseye eyvallahı da olmayan birinin yumurtladığını düşünürüm ben hep bu vecizeyi.

Cümlenin laik düşünce yapısına uygun tarafını, tabii ki, ibadetin gizliliği oluşturuyor. Yani "ibadetim kimi ilgilendirir" anlamında. İmanlı olup da dünyevi keyfiyeti ihmal etmeyenler de herhalde kabahatin gizliliğini hatırlatıp şunu söyleyebilirler karşılarındakine: "Günah benim, kime ne?".

Hangi açıdan bakarsanız bakın, sözkonusu vecize, enteresan bir Türk buluşudur. "İbadet de benim, kabahat de" demiş olmanın, olası bir sorgulamanın önünü kesmeye yarayan bir tarafı var çünkü. Hem iman sahibi laikin, hem keyif düşkünü imanlının işine gelmez mi bu? Tuhaf, kaypak, ilkesiz bir zihniyeti ifade ediyor oluşu bundandır.

Yakın geçmişe kadar, ibadetini bir şova dönüştürmeyen, dünyevi zevkini de ulu orta yaşamaktan kaçınan insanlarımızın, bu vecizenin gereğini bir hayli yerine getirdiği doğrudur. Varsın, faydacı bir zihniyetten izler taşısın, önemi yok. Ancak, gizli kalması öğütlenen ibadetin günümüzde ciddi bir "moral rant"a dönüşmesi, kabahatın da, işleyene, her anlamda popülarite kazandırıyor oluşu bu vecizeye artık kulak asılmadığını gösteriyor. Bir çok kişi, ibadetini, ne kadar iman sahibi olduğunu göstermek, günahını da, ne kadar dünyevi olduğunu kanıtlamak için uluorta sergiler oldular. Her fotoğrafını gördüğümde kahkaha attığım Mazhar Alanson adlı şarkıcının Umre ziyaretlerine ne buyrulur?

Şimdi yapılacağı söylenen bir televizyon programı ise işin tuzu biberi oldu iyice. Gülgün Feyman adlı bir televizyon figürünün sunuculuğunu üstlendiği program, İmana Gel adını taşıyormuş. Programa katılan bir ateist, karşısındaki imamla, papazla, budist rahiple, hahamla allahın varlığı yokluğu konusunda tartışma yapacakmış. Bu Gülgün Feyman, geçtiğimiz haftalarda bir ödül törenine, üzerinde Uğur Mumcu, Ahmet Taner Kışlalı, Turan Dursun, Bahriye Üçok gibi öldürülmüş şahsiyetlerin fotoğraflarının basıldığı bir elbiseyle katılmıştı. Bu isimlerin ortak özellikleri tümünün de laik olmaları. Hatırlatmak istedim sadece.

Ödül de var programda. Ergenekon sanıklarıyla ilişkisi olduğu için gözaltına alınıp serbest bırakılan, ilgili televizyonun üst düzey yöneticisi Seyhan Soylu'nun (şu Sisi diye bilinen zat) dediğine göre "en büyük ödül tanrıya kavuşmak". Değeri buna göre daha düşük olan ödüller de şunlar: Yarışmacı, eğer haham tarafından ikna edilirse Kudüs'e, Papaz ikna ederse Vatikan'a, Budist ikna ederse Nirvana'ya ulaşsın diye Tibet'e, imam ikna ederse Hacca yollanacakmış.

Hepinizle iddiaya girerim, programa katılan ateist(!) yarışmacı oradan gayet inanmış bir halde çıkacak, göreceksiniz. Tersi mümkün mü? Ya da tersi mümkün olursa ortaya çıkacak manzarayı hayal edebiliyor musunuz? İmamı, papazı, hahamı, budisti, eğer ateiste yenilirlerse, dinlerinin hiç de ikna olunacak öğretiler olmadığına, istemeyerek de olsa alet olmuş olacaklar. Buna izin verenin alnından öperim ben.

Dinin, inancın, kışkırtıcı, vahim sonuçlara yol açmadan tartışılmasına itirazım yok benim. Keşke tartışılabilse. Hatta tartışılmalıdır. Bir kötülük yok bunda. İlerletici olduğu bile söylenebilir. Ama, her çeşidinden bir "fikir marketi"ne dönüştürülmüş programlarla yapılacak şey değil bu.

Şarlatan bunlar.

Yapımcısı da, sunucusu da, yetkilisi de, katılan din adamı da, yarışmacısı da ucuz şahsiyetler. Bunlar, ülkemizi bir gariplikler ülkesi haline getiren, ciddi akıl yanılsamasından muzdarip tipler. Ötesi yok. Bunların hayatlarındaki tek amaçları, televizyonda seyredilmeyecek hiç bir şey bırakmamak. İnancı da, inançsızlığı da seyirlik birer malzemeye dönüştürmek. Kapılarının anahtar deliklerinden komşularını izleme ihtiyacını duyan apartman sakinlerinin ruhlarına seslenmek.

Gülgun Feyman'ın ödül gecesindeki eteği geliyor aklıma. Eteğindeki laikliği ödül gecelerinde dökmekle, televizyonda imanlı kişi imal etmek bu kadın için birbirinin aynısı tutumlar.

Joan Huizinga yazmıştı, okursunuz, orta çağda gerdek gecesi halka açık olurdu. Bu program yapımcılarına öneriyorum. Reytingde tavan yaparsınız, hemen benzeri bir program için sıvayın kollarınızı.

Ortaçağ insanından geri misiniz siz?