Kuşatma ve Eğitim

KENTİN SESİ - GAZİANTEP Yazıları

AKP eliyle karşılık bulan gericileşmenin kilit kavramlarından birinin kuşatma olduğunu düşünüyorum. Her türlü toplumsal mevziyi ele geçirmeye çalışırken ilk yaptıkları şey kapsamlı bir kuşatma harekatı oluyor. Bu kuşatmanın önemli bir ayağı toplumu gericiliğe muhtaç hale getirmek olarak yaşanıyor. Eğitim, sağlık, sosyal devlet, Kürt sorunu, özgürlükler... Her başlık bu yaklaşımın örnekleriyle dolu.

Bu sürecin sadece dincileşmeyi artırmakla kalmadığı ortada. Sermaye sınıfını ve emperyalistlerle dincileşme arasındaki çıkar birliğinin ağırlığını hissettirmesi, kuşatmadan zafere doğru hamle yapılmasını sağlıyor.

Bu açıdan eğitimde yaşananlar özellikle ele alınmalı. Çünkü eğitimin para ile anılır olmasıyla dincileşmesi arasında artık bir mesafe bulunmuyor. Mevcut eğitim müfredatının durumu ve gittiği yer malum. Gericilik ağırlığını her geçen gün artırıyor. Ancak bundan daha önemli olduğunu düşündüğüm bir süreç işliyor.

AKP bizzat müsebbibi olduğu sorunları yine kendi ihtiyaçları doğrultusunda kullanmaktaki becerisini burada da gösteriyor ve parası olmadığı için okuyamayacak olan yoksul insanlara tarikatları bir alternatif olarak sunuyor.

Dinci vakıf ve derneklerin faaliyetlerini bu kuşatma ile birlikte düşünmek gerekiyor ancak eğitimden devam etmeden önce dinci yardımlaşma derneklerinin faaliyetlerine değinmekte fayda var. Karadeniz'de yaşanan sel felaketin ardından Deniz Feneri Derneği'nin devletin bıraktığı boşluğu kullanmaya kalkışması kuşatmanın diyalektiği olarak not edilmelidir. Bu konu ayrıca ele alınmalıdır ancak ben eğitimde yaşanan dönüşüme ve Gaziantep'e geri döneceğim.

Gaziantep'in orta yerinde bulunan Kırkayak Parkı düzenli olarak gerici dernek ve vakıflara ev sahipliği yapıyor. Bu vakıfların yarısı yardımlaşma ile ilgili yarısı ise eğitimle. Bu gerici örgütlenmeler düzenledikleri kermeslerle bir yandan tanıtımlarını yaparken bir yandan da mali kaynaklarını artıyorlar.

Eğitim sadece parası olanlar için satın alınabilir bir şey olurken bu gerici odaklar da mali açıdan sistemin dışına itilen kesimleri düzene bağlama işini üstleniyorlar. Bu sürecin eğitim birliği ilkesini yok edecek kadar ilerleyeceğini düşünüyorum.

Baksanıza, üniversite harçları astronomik boyutlara yelken açmışken çoğu tarikat vakıflarına ait olmak üzere özel üniversite sayısı artıyor. Bunun bir örneği Zaman gazetesi tarafından “Güneydoğu'nun ilk özel üniversitesi” oluşuyla göklere çıkarılan Özel Gaziantep Zirve Üniversitesi.

Üniversitenin mütevelli heyetinde kimler yok ki? Eski Hürsiad Başkanı, birkaç sanayici, AKP kontenjanından birkaç akraba... Bu bileşimi önemsemek lazım çünkü Zirve Üniversite'si tüm öğrencilerine iş garantisi veriyor!

Seçmek size kalmış. Şimdi siz Gaziantepli bir emekçi olsanız çocuğunuzu binlerce lira harç ödeyeceğiniz ve sonuçta diploma aldıktan sonra KPSS ile boğuşması gereken Gaziantep Üniversitesi'ne mi yollamak istersiniz yoksa direk iş garantisi veren Zirve Üniversitesi'ne mi?

Özel üniversitenin harcı daha fazla olur tabi ama gericiliğin hizmetleri(siz kuşatması anlayın) bununla sınırlı değil ki! Az önce bahsettiğim dinci dernek ve vakıflar ne güne duruyor? Gidersiniz, durumunuzu anlatırsınız, yardımcı olurlar belki.

Haklısınız, sadece durumunu anlatana yardımcı olmazlar. Bir adım daha atıp durumunuzu değiştirmenizde fayda var. Mesela bir tarikata katılabilirsiniz. Emin olun yeni kazanılan insanlara müdavimlerden daha fazla ayrıcalık tanırlar.

Bu ikilem aslında milyonlarca emekçiyi ve yoksulu her gün sıkıştırıyor. Ve mesele sadece üniversite eğitimi ile sınırlı değil. Hatta yüksek öğretimin bu açıdan sadece tetikleyici olduğu, asıl dönüşümün alt tarafta yaşanacağı söylenebilir.

Bildiğimiz örgün eğitimin yerine medrese benzeri tarikat eğitimlerinin geçeceği günleri o kadar da uzak saymamak lazım. Zaten şu an neredeyse her yerleşim yerinde kendi dershaneleri bulunan gerici odaklar kuran kursları ile birlikte bu işi yapmaya başlamışlardı.

Gidişat eğitim birliğinin terk edilmesi ve her iki eğitim sisteminin de dinciliğin kontrolünde bulunmasına doğrudur. Bu yazdığımı yerel yönetimlere verilmesi planlanan yetkiler, Milli Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu'nun açıklamaları, Kürt açılımı bağlamında gündeme gelecek olan yerelleşme ile birlikte düşününce tablo tamamlanıyor.

Gerici kuşatma hafife alınmamalıdır. Hala hafife alan kaldıysa etrafına biraz daha dikkatli bakmalıdır.

Ben geçen hafta Osmaniye'ye giderken yanımızdan geçen bir minibüste hepsi açık mavi entarili, kafaları takkeli, on yaşlarında çocuklar gördüm. Nereye gidiyorlardı, direksiyon başındaki meczup gibi olmaya mı? Çok canım sıkıldı...

Minibüs 27 plakalıydı ama ne önemi var ki? Kuşatma sürdüğüne göre 35 de olabilirdi 21'de...

[email protected]