“ABD planı” nedir?

KENTİN SESİ - GAZİANTEP Yazıları

Kürt sorununun çözümünü ifade eden “demokratik açılım” süreci devam ediyor. Basından okuyor, radyolardan duyuyor ve televizyonlardan izliyoruz.

“Açılım” denilen şeyin ne getirip neler götüreceği üzerine tartışma sürecek ve bizler de görüşlerimizi söyleyeceğiz elbet. Ancak bugünlerde halkın gözüne sokulmaya çalışılan bir çarpıklığa değinmek bu yazının esas amacını oluşturuyor.

AKP bir şekilde Kürt sorununun çözümü için adım atıyor, MHP ise buna itirazını temel olarak “bu bir ABD planıdır” tezine dayandırıyor. İkisi birlikte bu fotoğrafı veriyorlar. Çarpıklık AKP’nin sorunu çözemeyecek olmasından ya da MHP’nin ABD planına itiraz ediyor görünmesinden kaynaklanmıyor. Biz bunların halkın karşına sahte üniformalarla çıkmalarına alışığız.

Asıl problem AKP ve MHP’nin “ABD planı”ndan ellerine tutuşturulmuş bir direktifler listesini anlıyor olmalarıdır. Böyle olunca ABD planına dönük muhalefet, planın ne olduğuna bakılmaksızın, bütünüyle şekli olarak algılanıyor. “ABD planı” ne olduğu da tam belli olmayan, mistik bir şeye dönüşüyor. Bu sahtekarlığı ortadan kaldırmak için ısrarla bu planı “gökyüzünden yeryüzüne indirmek” durumundayız.

Lafı uzatmadan yazacak olursak, ilk yapılması gereken bu planın ölçeğini hatırlatmak olmalıdır: “ABD planı”nın Kürt sorunu ile sınırlandırılması, sürecin baş aşağı kavranmasının anahtarıdır.

Üzerine yıllardır çalışılan bir dönüşüm sürecinin sadece Kürt sorunundan ibaret sayılması ve emperyalizmin “şu sıkıntı olmasa da işimize baksak” diye düşündüğünün varsayılması, emperyalizm hakkında hiçbir şey bilmiyor olmayı gerektiriyor.

Emperyalizmin stratejisi Türkiye’nin de içinde olduğu Ortadoğu coğrafyasını yeniden şekillendirmektir. Bunun pek çok aşaması olacaktır ve Irak’ın işgali ile kuvvadan fiile çıkmaya başlayan bu yönelimin önemli bir ayağı da Türkiye’nin köklü bir dönüşüme tabi tutulmasıdır. Burada Türkiye’nin dönüştürülmesinin de “son nokta” olmadığını, bu hamleyi başka müdahalelerin izleyeceğini akılda tutmakta büyük fayda bulunuyor.

Şimdiye kadar yazılanlardan çıkan sonuç şu olmalıdır: ABD planına itiraz, bu bütünlüklü sürece itirazdır ve bu süreç bir kez yazılıp her satırı ilgililere dikte edilen bir senaryo değildir. Kürt sorunun çözümünü ifade eden “demokratik açılım” süreci, bu bölgesel sürecin bir parçasıdır.

“ABD planı” tartışmasındaki aldatmacaya karşı yapılması gereken ikinci uyarı ilkinin devamı sayılabilir. Kürt sorunu konusunda ortaya konan projenin emperyalizm için anlamı, “iç sorunlarını çözmüş bir Türkiye’nin bölgede daha etkin roller alması”ndan ibaret değildir.

Burada asıl hedeflenen bir bütün olarak Türkiye’nin yukarıda anılan emperyalist strateji doğrultusunda dönüştürülmesidir. Zaten daha önce TKP’nin Sesi’nde ifade edilen “Kürt sorunu artık Türkiye sorunudur” yaklaşımının altında da bu yatmaktadır. “Kürt sorununun çözümü” söylemi, Türkiye’nin dönüştürülmesinin aracı haline gelmiştir. Dolayısıyla gündemde olan bir çözüm değil dönüşüm sürecidir.

Bu iki uyarı ya da hatırlatma, bir “ABD planı” olarak demokratik açılım sürecinin ayrıntıları ile ilgilenmemektedir. Dolayısıyla buradaki uyarıları geçersizleştirecek somut gündem aranışının pek bir değişikliğe neden olacağı düşünülmemelidir. Zaten günümüzün en önemli ideolojik yanılsamalarının altında bütünlük kavrayışının yitirilmesi yatmaktadır.

Benim yapmaya çalıştığım şey, bu sahte tartışmayı rayına oturtmak için kimi genellemeleri hatırlatmaktı. Ancak sürecin ayrıntılarının da yazılanlardan bağımsız olduğunu sanmıyorum.

Gaziantep’te düzenlenen Uluslararası Irak Fuarı’nı hatırlıyorsunuzdur. Benim daha önce de değindiğim bu işgal ve ihanet fuarı elde ettiği başarıya rağmen bu yıl son kez düzenlenmişti. Hem de o kadar büyük otelin inşaatı henüz bitmişken… Neden acaba?

Ne turizm sermayesi bu kadar parayı hesapsızca gömer ne de Türkiye’yi yönetenler bu yağlı kapıyı ellerinin tersiyle iterler. Bu adımın anlamını daha önce soL’da yazmıştım: “Fuar'ın bundan böyle Irak, İran, Suriye, Lübnan ve Ürdün ile birlikte düzenlenen bir Ortadoğu Yatırım Fuarı'na dönüştürülmek istenmesi meselenin Irak'tan çıktığını ve BOP ile bağlantılı Yeni Osmanlı seferleri ile birlikte düşünülmesinin şart olduğunu ortaya koyuyor…”

Türkiye, emperyalizmin bölgeye yönelimin önemli bir üssü olmak istemektedir ve gelişmeler yukarıda yazılan süreçle yakından ilişkilidir. Türkiye, Irak Fuarı’nın ölçeğini genişletmek istemektedir. İyi de bu fuarın mimarı ABD olduğuna göre nüfuz alanının genişlemesini organize edecek olan da ABD olmalıdır. Bunun yolu ABD’nin müdahale araçlarını çeşitlendirmesinden geçmektedir.

Başlıktaki sorunun harfi harfine yanıtını bulmak mümkün görünmese de “ABD planı”nın Ortadoğu’ya dönük köklü müdahalenin adı olduğu söylenebilir. AKP’nin elinde harfiyen uygulanacak direktifler listesi arayanlar, önce buraya bakmalıdır. Onların bakmayacağı malum olduğuna göre, sol ısrarla bu müdahale sürecinin bütünlüklü fotoğrafını gözler önüne sermeyi ihmal etmemelidir. Kürt sorunu tartışmasının bu eksenin dışında yürütülmesi tüm halkların kaybetmesi anlamına gelecektir.

[email protected]