“Yavuz Rektör” Öğrenci Velisini Ararmış!

KENTİN SESİ - GAZİANTEP Yazıları

Gaziantep Üniversitesi’nde tuhaf gelişmeler yaşanmaya devam ediyor. Bu yazıda size bunları aktarmaya çalışacağım. Yaz aylarından başlayalım…

Öğrenciler başka pek çok üniversitede olduğu gibi, harç zamlarını protesto için bir kampanya düzenleyip bir protesto eylemi düzenlediler. “Öğrencilere kredi veririz” diyen YÖK Başkanı’nın rektörü Yavuz Coşkun bu eylemlere soruşturma tehdidi ile yanıt verdi.

Derken Gaziantep Üniversitesi’ne açılış töreni için gelen Mehmet Şimşek’i karşılamak isteyen solcu öğrencilere sivil polislerin gözetimi altında sağcılar tarafından bir saldırı düzenlendi. Bu olayı protesto edip arkadaşlarına sahip çıkan yüz kadar öğrencinin karşısına dikilmek de “yavuz” rektöre düştü. Saldırıya uğrayan öğrenciler kendilerine neden soruşturma açıldığını sormak için görüşmeye gittiklerinde “hepinizin fotoğrafını çektik, herkese soruşturma açacağım” yanıtı aldılar. Bunun üzerine daha önce burada yapılan bir haberde de belirtildiği gibi Ergenekon savcılarına özenen “Yavuz Rektör”, üç ayrı dalga halinde toplam 22 öğrenciye soruşturma açtı.

Buraya kadar yazılanların benzerleri başka üniversitelerde de yaşandığından size sıradanmış gibi gelebilir. Karar vermek için acele etmeyin…

15 Aralık 2009 tarihinde bir felaket yaşandı: Gaziantep Üniversitesi ABD Köşesi açıldı! Açılışı protesto eden öğrencilerden bazıları sivil polisler tarafından yere yatırılmak isendi ancak arkadaşları buna izin vermedi.

İşte ne olduysa asıl bundan sonra oldu.

“Yavuz Rektör” bu sefer öğrencileri ailelerine şikayet etmeye karar verdi ve TKP’li öğrencilerden bazılarının evine mektup yolladı. Aynen aktarıyorum:

Sayın:....

Üniversitemizde huzur ve güven içerisinde eğitim faaliyetlerini sürdürülerek, öğrencilerimizin çağdaş bilim ve eğitimlerini tamamlanması için Rektörlüğümüzce Üniversite, aile öğrenci ve sosyal çevremizle işbirliği yapılması amaçlanmıştır,

Rektörlüğümüzce amaçlanan huzur ve güvenli eğitimin sürekli kılınması için hoşgörü ve anlayışla yaklaşımımıza rağmen Üniversitemiz ......... kampus alanı içerisinde yasadışı bildiri dağıtma, yürüyüş, toplantı gibi eylemlere katıldığı tespit edilmiştir.

Adı geçen öğrencinin olumsuz sonuçlarla karşılaşmaması bakımından Üniversitemizce gereken tedbirler alınmış ise de bu konuda ailenizin de çocuğunuzla yasadışı eylemlere katılmaması bakımından görüşmesinin yararlı olacağı düşünülmektedir.

Rektörlüğümüz ile işbirliği içerisinde huzurlu ve güvenli eğitime yapacağınız katkılardan dolayı şimdiden teşekkür eder, saygılar sunarım.

Prof. Dr. M. Yavuz Coşkun

Yavuz Coşkun mektupta ailelerden çocuklarının yasa dışı eylemlere katılmasını engellemek için yardım istemiş. İyi de bir üniversite içerisinde ABD Köşesi açılmasını istememenin nesi yasa dışı?

Rektör Coşkun bu sorulara yanıt vermek yerine olayı eleştiren gazete haberlerine yanıt vermeyi tercih ederek “Yavuz Rektör” unvanına hak kazanıyor.

Konu önce soL Haber Portalı’nda işlendi. Ardından hem bazı yerel internet sitelerine düştü hem de Radikal Gazetesi konu ile ilgili bir haber yaptı. Radikal muhabiri Umay Aktaş’ın iki TKP’li öğrenci ile yaptığı görüşmenin ardından hazırladığı “Oğlunuz ülkeyi bölüyor, imza: bir rektör” başlıklı habere hemen itiraz etti rektör: “ben bu ifadeyi kullanmadım!”

Evet, itiraz sadece başlığa taşınan bölücülük iddiasına yapıldı. Oysa asıl tuhaf olan “imza: bir rektör” kısmı değil mi? Gerici basın bu mektup olayını örnek göstermeye kalktı. Oysa kimse bu cüretin kaynağını sorgulamıyor…

Nasıl olur da bir üniversite rektörü ilkokul müdürü gibi öğrenci velisine mektup yollayıp yetişkin bir insanı ailesine şikayet edebilir?

Anlaşılan AKP rektörü olmak böyle bir şey. İktidara geldiği ilk günden beri toplumsal hayatı ve kurumları ABD’nin ihtiyaçları doğrultusunda dönüştüren AKP, üniversiteleri de es geçmemişti.

Şimdi ise bilimi ve aydınlığı üniversiteden tümüyle kovmak için hamle yapıyorlar. Bunun için öğrencileri de sindirmek gerektiğinin farkında olarak, öğrencilere saldırıyorlar. Bir yandan “özgürlük sevdalısı-darbe düşmanını” oynarken diğer taraftan ilerici düşünceye darbe vuruyorlar. Üniversitelerde son aylarda yaşananların başka bir açıklaması olabilir mi?

Ama “Yavuz Rektör” başka bir açıklama girişimde bulunuyor. Basına yansıyan açıklama şöyle: "Biz gençlerimizin güvenliğini sağlama bağlamında, itfaiye aracı ile soğuk basınçlı sular sıkmadan, copla onlara şiddet uygulamadan, gençleri hemen jandarma, polis ve diğer güvenlik güçleri ile karşı karşıya getirmeden, proaktif davranıp bizzat Rektörün de içinde olduğu diyalog ve iletişim anlayışıyla, yönetim, aile, öğrenci ve sosyal çevremizle işbirliği halinde, gençlerimizin suça itilmelerini samimi bir şekilde önlemeye çalışıyoruz. Asosyal, apolitik, düşünmeyen değil, düşünen, yaratıcı, dinamik, sorgulayan, bilimsel, estetik ve sanat duyarlılığı olan öğrencilerle dolu özgür ve güvenli bir üniversite istiyoruz."

Bu ne saçmalık böyle!

Öğrenciler apolitik olmasın diye mi ABD karşıtı ve siyasetle ilgilenen öğrencilere önce soruşturma açıp sonra ailelerine mektup yollayıp saldırıyorsunuz? “Yavuz Rektör” okuduğunu anlama kabiliyetini bütünüyle yitirmeden, ilk mektubun açıklamasını bu şekilde yapabilir mi? Bize mantık dersi okutmadılar, peki koskoca rektörün düz mantıktan da mı haberi yok?

Bu akıl yoksunu uygulamalara yerel basından da tepki geldi tabi. Önce Hakimiyet Gazetesi Haber Müdürü sevgili Murat Güreş konuya değinen kısa ve iğneleyici bir yazı yazdı. Ardından Telgraf Gazetesi yazarı Hüseyin Toprak “Allah öğrenci ailelerinin akıllarına mukayyet olsun, onlara sabır ve metanet, üniversite yöneticilerine de iz’an ve idrak nasip eylesin” yazdı köşesinden. Ne oldu dersiniz? Hemen Hüseyin Toprak’a da bir mektup!

Gelelim başlığa taşıdığım konuya. “Yavuz hırsız ev sahibini bastırır” atasözünü bilmeyen yoktur. Yavuz Coşkun’un son numarası aklıma bu atasözünü getirdi birden. Bu son numara Radikal’deki haberde de adı geçen TKP’li Ahmet Nalbantoğlu’nun babasının numarasıyla ilgili. “Yavuz Rektör” öğrencisinin babasını cepten arayıp “oğlunuza sahip çıkın, polis her gün gelip onu soruyor, götürmek istiyorlar ben vermiyorum ama yazık olacak bu çocuğa, bakın son sınıfa da geçmiş…” demiş.

Bu kadarına densizlik denir, görevinin ne olduğunu unutmak denir, akıl yoksunluğu denir. Bu işi takip etmek gerekiyor. Bu rektöre haddini bildirmek ve gerçekten ailenin çocuğuna sahip çıkması gerekiyor.

[email protected]