Çocuklar için zihinsel, fiziksel, toplumsal ya da ahlaki açılardan tehlikeli ve zararlı olan, bu düzenin organize işlerinin ta kendisidir.

Pınar ile Veysi

Benim adım Veysi’dir, ben boyacıyım”, diyor, kıpır kıpır, oyuncu gözlerle gülümseyerek. Hemen omuz başında oturmuş, güzel mi güzel zehir gibi akıllı ablası Pınar giriyor söze:  “Ben de selpak satıyordum, ama bu sene genç kız olduğum için gitmedim satmadım.

Veysi ile Pınar, Sivil Toplum Geliştirme Merkezi Derneği- STGM’nin 2014 yılında yayınladığı, yönetmenliğini Şebnem Top’un yaptığı Sivil Hikayeler adlı belgeselde, “Bir çocuk hikayesi” isimli bölüme konuk olan iki güzel çocuk.1

Veysi’nin hesaba göre, dokuz kardeşler, tümü, yaşları gelene kadar sokakta çalışıyor. Hesap biraz karışık ama kardeşlerin çoğunun kız olduğunu anlıyoruz.

Veysi günde üç, beş çıkartıyorum diyor.  Pınar ise gururla, ben selpak satarken, günde dokuz’a kadar kazanıyordum, bu, içinden çalışmak gelmediğinden az kazanıyor diye dalga geçiyor kardeşiyle. Veysi’nin morali çok bozuluyor, yüzü düşüyor: “Iıh, çalışmak istiyorum ama boyatmıyorlar işte” diye itiraz ediyor ablasına. 

Boyalar pahalı, fırçalar pahalı, sandık pahalı, ne yapsın Veysi. Hepsinin de fiyatını ne zaman ne kadar zamlandığını falan tek tek biliyor. Torbaya dolduruyor malzemeyi öyle çıkıyor işe.

Pınar ise ikna değil, diğer kardeşinden örnek veriyor. “O dört yaşında çalıştı, dört!”. Veysi düşünceye dalıyor, hesap yapıyorlar birlikte, “Şimdi 10 yaşında yani altı senedir çalışıyor”. Ablası bak işte gördün mü gibisinden tamamlıyor sözü, “Yani hayatının yarısından çoğunu çalışarak geçirdi bence”...

Sanırım karşıdan niye çalışmak zorundasınız sorusu geliyor, bizimkiler: “Anne baba nasıl çalışsın?” diyerek anlam veremiyorlar soruya. “Zaten babam yaşlı kırkaltı yaşında” diyor Veysi, “kırkaltı yıldır bize bakıyor. Azdır?” diye soruyor Pınar.

Dün Uluslararası Çalışma Örgütü-ILO ve UNICEF’in ortak çalışması olarak Dünya çocuk işçiliği 2020 tahminleri raporu yayınlandı, yarın Dünya Çocuk İşçiliğine Hayır! günü, üstüne, 2021 yılı da BM tarafından Çocuk İşçiliğinin Sona Erdirilmesi Uluslararası Yılı ilan edildi.

Yani lafın kısasa ben bugün çocuk işçiliği yazmayayım da ne yazayım. Yazarım yazmasına da, tam lafa gireceğim, Pınar’la Veysi geçiyor karşıma. Sanki hadi yaz bakalım ne yazacaksın der gibi?

Dün yayınlanan raporda, dünyada çalışan çocukların sayısının 160 milyona ulaştığı yazılı. Bu çocukların yarısından fazlasının da 5-11 yaş arası çocuklar olduğu söyleniyor. Her dilden her renkten Pınar’lar Veysi’ler.

Türkiye’ye baksan, resmi rakamlarda yedi yüz binlerle sayılıyor çocuk işçiler, ama gerçekte iki milyonu aşkın olduklarını biliyoruz.

Sözü geçen uluslararası örgütler çocuk işçiliğini, “...çocukları çocukluklarını yaşamaktan alıkoyan, potansiyellerini ve saygınlıklarını eksilten, fiziksel ve zihinsel gelişimleri açısından zararlı işler”de çalışmak zorunda kalınması olarak tanımlıyor.

Bu “zararlı” işlere şunlar giriyor:

  • çocuklar için zihinsel, fiziksel, toplumsal ya da ahlaki açılardan tehlikeli ve zararlı işler;
  • okula düzenli devam etmelerini engelleyen, okullarından erken ayrılmalarına yol saçacak işler;
  • çocukları okullarıyla aşırı uzun süren ve ağır işleri beraber yürütmek zorunda bırakan işler.

Bunları sıralamak iyi güzel de, çocukların bu işlerde çalışmasına sebep olan nedenlerden söz eden yok!

Niye eğitimleri, büyümeleri, gelişmeleri, hayatta kalmaları uğruna çalışmak zorunda kalıyor bu çocuklar?

Kim zorluyor, kim yönlendiriyor, kim faydalanıyor, kim sömürüyor onları? Anne babaları mı? Onlardan yara bandı, selpak alan yumuşak yüzlü vatandaş mı? “Eti senin olsun” ustalar mı?

Onlar mı gerçekten?

Hiç kavramadıysanız, Pınar’la Veysi’yi  bir kez daha iyi dinleyin.

Çocuklarımızın bugününe, hepimizin geleceğine el uzatanlar, kar hırsıyla gözü dönmüş sömürücü çetesinin tümüdür, bir bütün olarak sermaye sınıfı ve onların temsilcileridir. 

“Çocuklar için zihinsel, fiziksel, toplumsal ya da ahlaki açılardan tehlikeli ve zararlı” olan bu düzenin organize işlerinin ta kendisidir. 

Bunları görmeden, çocuk işçiliğine nasıl hayır denir? 

Bırakın çocuk işçiliğini önlemeyi, tüm dünyayı sarsan ölümcül hastalık karşısında kendi düzenlerinin derdine düşüp, ilk sırada çocuklarımızın eğitimlerini, geleceklerini gözden çıkarmadılar mı?

Bunlar mı yürütecek, çocuk işçiliğiyle mücadeleyi? Bunlara mı emanet çocuklarımızın saygınlıkları, potansiyelleri?

Hiç aklım almıyor. Ne aklım ne yüreğim...

Pınar’ın da aklı almıyor belli, sokak çocukları için kurulmuş gençlik merkezlerini anlatıyor, iyi niyetlerinden emin aslında, “sokakta gezmeyelim diye bize yer açıyorlar, orada oyun oynuyoruz resim yapıyoruz,” ama diyor, “Bu sefer de annemizden fırça yemeyelim diye, akşamları geç saate kadar çalışıyoruz”...

Üstüne de ekliyor:

Ama bence herkes bizim yaptıklarımızı yapamaz ha

Bugün yapamıyor Pınar haklısın, ama yapacak, yapacağız birlikte, yakındır. Bu ülkede çocuk işçiliğinin yasaklandığı, her yaştan yurttaşın saygınlığının geri alındığı günler gelecek, sana ve kardeşlerine sözümüz olsun...

'Bir Çocuk hikayesi'

  • 1. Bir çocuk hikayesinin yanısıra, Bir yol hikayesi; Bir kadın hikayesi; Bir köy hikayesi ve Bir pembe hikaye’nin yer aldığı Sivil Hikayeler belgeselinin tümünü şu linkten izleyebilirsiniz: https://www.youtube.com/watch?v=AAhh8c2gq_Y